10 Temmuz- 4 Ağustos 2018
“Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar…’’ Pablo Neruda
Uzun süredir seyahat eden, dünyayı bisikletle dolaşan kişileri takdir ve merakla izliyor, blog ve fotoğraflarını hayranlıkla takip ediyor, kendimi onların yerinde hayal ederek, bir gün gerçekleştirme düşüncesini heyecanla zihnimde hikayeleştiriyordum. Kurumsal çalışma hayatımın devam ettiği süreçte boş zamanlarımda yürüyüş gruplarının düzenledikleri doğa yürüyüşü ve seyahatlere katılıyor, bireysel veya arkadaş grupları ile bisiklete biniyor ve yoga yapıyordum. Yurtiçi ve yurtdışı bisiklet turu yapan arkadaşlarımdan Temmuz ayında Paris’te başlayıp, Türkiye’ye devam edecek turlarına katılma teklifi, bu hayalimin gerçeğe dönüşmesinde ilk adım oldu. 28 Yıllık kurumsal çalışma hayatımı sonlandırdıktan sonraki ilk günümde başlamak üzere 10 Temmuz gidişli Paris biletimi aldım. İlk hedef olarak grupla birlikte Paris’ten Basel’e kadar sürme hedefini belirledim. Uzun sürecek ilk yurtdışı bisiklet tur deneyimimde 780 km civarındaki mesafeyi daha önce yapmadığım için başarıp, başaramayacağımdan çok istediğime emindim. Öncelikle tur bisikletçisi olma yolunda hazırlıklar yapmam gerekiyordu; tura uygun yeni bir bisiklet ve kamp malzemelerimi almam, çadırlı kamp yapma konusunda deneyim yaşamam, bisiklet sürüşünde uzun yol yapma, rampaları çıkma konularında becerilerimi geliştirmem gerekiyordu. Hazırlık dönemim Nisan-Temmuz ayları arasındaki süreçte hafta sonu tatillerimi bisiklet sürmeye, uzun yol yapmaya, rampa çıkmaya ayırdım. Deneyimli bir arkadaşımla kendime uzun tur yapabileceğim yeni bir bisiklet ve tüm eşyamı yanımda bisiklet üzerinde taşıyacağım için çanta, ayrıca eksik kamp ekipmanlarımı aldım, hafta sonu yaptığım turlara yeni bisikletimle bagajlarımı doldurarak, ağırlıkla sürdüm. Tur öncesinde Yalova Kapılıçınar’da ve İznik Gölü çevresinde sürüş ve kamp yaptım. Hazırlık dönemi benim için keyifli ve verimli geçti. Bu dönemde bisiklet ve sürüş konusunda yapabileceğim en iyi performansı göstermek üzere beden, ruh ve zihin uyumunu sağlamaya çalıştım.
Paris Orly Havaalanı- 10 Temmuz 2018
Tur Başlangıcı
Bisikletle uçak yolculuklarında gerekli prosedürleri tamamladık; bisikletimiz olduğunu önceden uçak firmasına bildirdik, bisiklet ve bagajlarımızı kutulattık. 8:05 Uçuşumuza göre sabah çok erken saatte havaalanına ulaşıp, tüm bagaj ve biletleme işlemlerimizi tamamladık. İlk yurtdışı ve uzun turum olması sebebiyle son derece meraklı ve heyecanla biran önce Paris’e varma isteğimle uçağımıza yerleştik, uçuş boyunca görevli hostesle turumuz hakkında sohbet ettik, bizi merakla dinledi ve önceden tebrik etti. Paris’te bizden önce Bükreş’ ten itibaren süren ve bizi Paris’te Seine nehri kenarında konaklayacağımız kampta bekleyen iki grup üyesi daha vardı, Paris havaalanına indikten sonra bisiklet kutularımızın ve bagajlarımızın çıkışını sorunsuz şekilde halledip, bisikletlerin kutulardan çıkışı ve deneyimli arkadaşımız tarafından tekrar montajlanmasını ara yardımlarımızla bekledik.
Bisikletlerimizin montajlanması tamamlanınca yüklerimizi yerleştirerek, havaalanından itibaren diğer arkadaşlarımızla buluşmak ve kamp yerimize ulaşmak üzere sürmeye başladık.
Aylarca uğruna hazırlık yaptığım ve merakla beklediğim maceram başlamıştı, yabancı bir ülkenin şehir ve trafiğine alışma sürecinde hafif bir panik hissiyle bisiklet ve üzerindeki yükümle uyumlanmaya çalıştım. Çadırlarımız, malzemelerimiz, tüm kişisel eşyalarımız bisiklet üstünde olması nedeniyle aylar öncesinde her eşyanın gram ağırlığı bizim için önemliydi, grup içinde ön bagajı olmayan ve en hafif ağırlığı olan bendim. Tura 18, 5 kilo yük ağırlığıyla başladım, tur boyunca taşıdığımız sularla 20 kiloyu biraz geçen ağırlık zaman içinde normal kabul edilebilir ve hatta onsuz bisikletimi boş hissedeceğim bir hal aldı. Tur boyunca dengeli ve kontrollü, emniyetli sürüş için grubun mesafe olarak gerisinde kalmak pahasına ilk yarım saatimi bisikletim ve yükümle zihinsel uyumlanma sürecine ayırdım.
Paris-Seine Nehri 10 Temmuz
Fransa İlk Yurtdışı Bisiklet Tur Deneyimi için Doğru Ülke
Havaalanından başlayıp, 1,5 saat Seine Nehri kenarındaki kampımıza kadar sürede bazen araç yolu, bazen bisiklet yolundan ilerlerken dikkatimi bisiklet ve doğru sürüşe vererek, bir taraftan hep merak ettiğim ve hayalimde canlandırıp, içinde bulunma şansı bulunduğum büyülü şehre göz atıyordum, yollarına, yürüyen insanlarına, binalarına…Kampa doğru oldukça yeşillik ve ormanlık diyebileceğim bir alana geldik, şehirden sadece 8 km uzakta bir ormanla karşılaştık. Trafikte dikkatimi çeken şey araç sürücülerinin bisikletlilere yaklaşmamaları, yol vermeleri, hatta bazen yol vermemize karşın durmaları ve ilerlememizi beklemeleri oldu. Bisiklet yolu olmayan durumlarda araç sürücülerinin farkındalıklı yaklaşımı ağır yüklerimizle sürüşümüzü oldukça rahatlattı. 10 Temmuz’da başlayan turumuz tesadüf olarak France de Tour zamanına denk geldi, şehirde yarış bisikletçisine benzer çok bisikletliyle karşılaştık. Kampa kadar geçen sürede grubumuzun başından iki kez sağ şeridi aşmamam konusunda ciddi ayar aldıktan sonra kendime emniyetli sürüş konusunda sıkı bir tembih çektim. Turumuzun Fransa bölümünde şehir içi ve dışı yollarda araç yolunda bulunduğumuz süre boyunca araç sürücülerinin saygılı ve bilinçli davranışı karşısında çoğunlukla kendimi güvende hissettirdi. Şehir dışı araç yollarında araç sürücülerinden bazen tezahürat ve tebrik kornaları, bazen alkışlar aldık. Bisiklete ve bisikletlilere sempati ve saygı duyan bir ülke olması, ilk turumda benim için büyük şans oldu.
Fransa, Tarih, Sanat, Mimari, Çiçek ve Spor Kent
Paris’e gitmeden önce özellikle gezilecek ve görülecek yerler hakkında her gezi öncesi yaptığım gibi araştırma ve çalışma yaptım, kendime kısa notlar aldım, telefonuma haritaları yükledim, gezilmesi ve görülmesi gereken yerlerin hepsini kafamda canlandırdım. Paris benim için tarihi, devrimi, sanat ve aşkı simgeliyordu; turumuzun ilk gününü Paris’e dolaşmaya ayırdık. Eyfel Kulesi, Notre Dame, Louvre Müzesi, Opera Binası, Mirebeau Köprüsü, Bastille ve Republique’ i harita ve navigasyon aracılığı ile bularak gezdik. Şehrin tarihi dokusunu koruması, bahçelerin ve yeşilliklerin bakımı, her detayda çiçeklendirmeye önem vermeleri gözden kaçılmaz, bizi neşelendiren, mutlu eden bir detay oldu. Ayrıca yeşillikler üzerinde ülkemizde yaygın olduğu üzere mangal yapılmaması, çöp ve çekirdek kabuklarıyla kirletilmemesi takdire şayan bir durum olarak aklıma yerleşti.
Yeşilliklerin üzerinde gencinden yaşlısına günün her saatinde spor, yoga ve meditasyon yapan insanları görmek bana ayrı mutluluk verdi. Bazen yazlık tayyör giymiş veya kırmızı elbise, topuklu ayakkabı ile bisiklet süren çok şık kadınlara rastladım. Bu görüntüler kafamda keşke bizim ülkemiz de böyle olsa düşüncesini çağrıştırdı. Sabah erken saatte Paris’i keşfe çıktığımız sabah şehrin herhangi bir yeşil alanında bireysel olarak sabah jimnastiğini yapan genç, yaşlı çok sayıda insanı, bisikletle gezen ya da işine, alışverişine giden bisikletlileri, bizim gibi gezgin turcuları, öğlen saatlerinde turist kalabalığının yoğun olduğu saatlerde parkın yeşilliği üzerinde meditasyon yapanları, şehrin orman yollarında ailece 3- 70 yaş arası ailece süren bisikletlileri gözlemleme şansını bulduk.
Turumuzun İlk Gününde Tatsız Deneyim…
Paris’i dolaşmaya ayırdığımız turumuzun ilk gününde turistik yerlerin kalabalığı ve bazı yolların tadilatlı oluşu biraz sıkıntılıydı. Öğle saatinde yiyeceklerimizi almak için market alışverişimiz sırasında bisikletlerimize birimiz gözcü olmasına rağmen maalesef bir arkadaşımızın bisiklet üstündeki telefonu çalındı. Turun ilk günü can sıkıcı olayın meydana gelmesi kısa süreli olsa da moralimizi bozdu, telefon iletişim ve fotoğraf çekimi için şart olduğundan arkadaşımıza turistik yerlerin yanı sıra telefon alabileceği bir mağaza bulduk ve alışverişi gerçekleştirdik. Dünyanın belki her büyük şehrinde dikkatli olmamız gereken bu durumu maalesef deneyimledik. Aklımıza bir yıl önce Paris’e tura gelen arkadaşımızın bisiklet ve üstündeki tüm eşyasının çalınması ve hazin olay sonrası ülkeye geri dönmesi geldi ve durumumuza şükrettik.
Eyfel Kulesi-11 Temmuz 2018
Alışverişle Sınavımız
Bir diğer farklı durum, Fransa’da dolaştığımız kasaba ve şehirlerde marketlerin, alışveriş yerlerinin saat 19:30’da kapanması, küçük marketlerin öğlen saatlerinde, Pazar günleri ise tamamıyla kapalı olmaları oldu. Birçok şehirde sadece akşam değil, gündüz saatlerinde de mağazaların, alışveriş yerlerinin kapalı olması dikkatimizi çekti, bu durum en çok tur boyunca gıda alışveriş saatlerimizi kısıtlayan ve bizi akşam saatlerine doğru varmamız gereken yere daha hızlı sürmemizi zorlayan bir durumdu.
Paris, 11 Temmuz 2018
Turumuz boyunca çadır kamp yerlerinde kalmamız gerektiğinden varmamız gereken yere varmadan önce konaklayacağımız yer kadar navigasyonda alışveriş yapabileceğimiz yeri önceden tespit ederek, kamp yerine varmadan önce o günün akşam yemeği, ertesi günün kahvaltılığı ve ertesi günü aç kalma riskine karşı koruyucu önlem olarak öğle kumanyasını önceden tedarik etmek oldu. Turumuz Temmuz ayına ve Avrupa’ nın sıcak bir dönemine denk geldiği için sıcak havada taze gıda taşımak zor oldu. Rewe alışveriş merkezleri bizi ençok kurtaran mağaza oldu. Tur boyunca yemeğimizi, çayımızı, kahvemizi pişirebilmek için kamp ocak tüpümüz ise 2. sıkıntılı konu oldu, ocağımıza uygun kamp tüpü bulmakta zorluk çektik, gezinin orta zamanında kendime yeni bir ocak aldım ve Fransa’da o ocağın tüpünü bulmak daha kolay oldu.
Arzu Şatıroğlu
Mirebau Köprüsü-11 Temmuz 2018
Paris, 11 Temmuz 2018
İkinci bölüm için tıklayınız.