Orhan Pamuk’un Yeni Hayat kitabını bilirsiniz. “Bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti” diye başlar. Henüz öyle bir şey yaşamadım ama, geçenlerde okuduğum bir söz, beni yazmaya itti nedense.
Chuck Palahniuk’a ait bir sözdü bu. “Neden seviyorum seni?” diye başlıyor ve ben de cevap vermek istiyorum.
Birini niye seversiniz?
Kendinize yakın bulduğunuz için?
Ortak birçok noktanız olduğu için?
Hayalinizdeki ideal tipe çok yakın olduğu için?
Onun yanında kendinizi huzurlu ve güvende hissettiğiniz için?
Birlikte çok eğlendiğiniz için? Sizi güldürdüğü için?
Onlarca cevap sıralamak mümkün. Ben de düşündüm ve sıraladım.
Neden mi seviyorum seni?
Aslında bunu itiraf etmek hem çok kolay, hem çok zor.
Kendimi buluyorum sende çünkü. Kafamdaki soruların cevabını çözüyorum gözlerinin içinde.
Aklımdan düşünceler, içimden gemiler geçiyor. Her saat başı yeni bir vapura biniyorum. Rüzgar vurduğunda yüzüme, üşüyorum, yaşadığımın farkına varıyorum, seni düşünüyorum.
Neden mi seviyorum seni?
Güzel bir yüreğe sahip olduğun için, sözlerinde huzur bulduğum için seviyorum.
Kafamı karıştırdığın, beni bazen kızdırdığın, yeni şeyler düşünmeme sebep olduğun için seviyorum. Kendimi iyi hissettiğim için seviyorum. Tek bir cümlenle beni susturduğun için seviyorum. Aradan yıllar geçmiş, araya mesafeler de girmiş olsa, bu duyguyu hissetmek istediğimde, aklıma gelen tek kişinin sen olduğunu bildiğim için seviyorum.
İtiraflar kolay değildir, zorlar insanı ama söylediği zaman da rahatlatır, tuhaf bir huzur da verir kimi zaman. Hatalar, yanlışlar, kızgınlıklar, kırgınlıklar, hepsi bizim için. Hepsi yaşanıyor, hepsi geride kalıyor, öyle veya böyle, hepsini sadece belki de, ‘sevmek’ unutturuyor bize.
Neden mi seviyorum seni?
Sana göre, çok duygusal olduğum içindir, kesin. Bana göre değil… Sevmek, içinde duygusallık barındıran bir duygu evet, ama aklı, fikri, mantığı, korkuyu, ümidi, gayreti de alır yanına. Sevdiğimiz kadar ümit de ederiz, gayret de mesela…
Hayır, sadece kendimi düşündüğüm için söylemiyorum elbette bunları. Egoist değilim. Sadece kendimi iyi hissettiğim, huzur bulduğum, gülümsediğim filan için de değil tabi ki, sevme nedenim. İnsan, sadece kendisi için mi sever sence?
Karşılık beklemeden sevmek güzel. Ama niyeyse, karşılık görememek acıtır içimizi. Hep böyledir bu… Sevdiği kişinin aklında olmadığını fark ettiğinde, yıkılır insan. Ben yıkılmadım oysa. Ne aklındaydım, ne de yanında. Düz, duru, yalın, olduğun gibi sevdim seni. Olduğu gibi de söyledim, hiç çekinmedim. İnsanın doğru bildiklerini söylemesi, doğru şeydir, dedim.
Neden mi seviyorum seni?
Edebiyat yapmak derdinde değilim, şimdiye kadar söylediklerimin hiçbirini laf olsun diye demedim. Ama bambaşka biri oluyorum ben bu duyguda. Yanında veya uzağında olmam farketmiyor, aklıma sen düştüysen, zaman duruyor. Zamanın geçmesini istemediğim için, seviyor olabilir miyim?
Neden mi seviyorum seni ?
Seni iyi tanıyorum. Yaşadıklarını biliyorum. Konuşmasan da, hiçbir şey söylemesen de, aklından geçenleri anlıyorum. Aklından geçenlerin içinde, ‘ben’ var mıyım, yok muyum, çok da umursamıyorum. Her şeyi umursamış olsam, böyle bir duygu oluşmazdı belki de, bilmiyorum.
Neden mi seviyorum seni?
İmkansız ve mucize arasında gidip geldiğim için seviyorum. İmkansız diye bir şey varsa, mucizelere inanmıyorum; mucizeler varsa, imkansız diye bir şey yoktur o zaman diyorum. Bu iki şeyi sende buluyorum.
Neden mi seviyorum seni?
Bu liste uzar gider, sayfalar dolusu yazı olur, anlatırım anlatırım bitiremem .
Belki de, bitmediği için seviyorumdur, ne dersin?
Neden mi seviyorum seni?
Beni umutlandıracak, daha güzel bir ihtimal yok da, ondan.
Sence?
Zeynep Kıyak