Büyük Devrimci Thales ve Arkhe

MÖ 500’lü yılların başı… Yer, Miletos…
Bugün kısaca Milet diye bildiğimiz Miletos, o yıllarda bir deniz şehriydi. Şimdiyse denizden 10 kilometre kadar içerde. Miletos ticaretiyle ünlenmişti. Fakat ticari ününü geride bırakacak olan olay, genç bir adamın Miletos sahilinde oturup, Ege’ye karşı uzun ve dalgın bakışlarından sonra sorduğu bir soruyla başlayacaktı. Bu genç adamın adı Thales’ti; sorduğu soru da “arkhe nedir?” idi.
Bu soruyla, düşünme tarihinde mitolojik düşünme dönemi kapanıyor, yeni bir düşünme dönemi başlıyordu. Bu yeni düşünme döneminin adı, İonya Aydınlanması’ydı…
 İonya Aydınlanması, bilimsel düşünmenin başlangıcı kabul edilir.

 Arkhe nedir?

Arkhe, eski Yunanca’da “başlangıç”,  “ilk”, “öz”, cevher”, “ilk neden” gibi anlamları taşıyan bir sözcük.
 “Arkhe nedir?” ile artık insanın ve evrenin varoluşuna, mitoslar  ve mitoloji üzerinden değil, doğa üzerinden cevaplar aranacaktı…
Felsefe tarihçileri, Thales’in “arkhe nedir?” sorusunu sormasıyla felsefenin başlamış olduğunu kabul ederler. Bu sorunun sorulmasından bu yana yaklaşık 2600 yıl geçti.
 “Arkhe nedir?” sorusu, düşünce tarihinin ilk büyük devrimiydi.
Artık insan, bir şeyi anlamak için Olimpos’a değil, doğaya bakacaktı…
Zeus’un emekliliği
Thales’in arkhe’si “su” ydu.
 Su, her şeyin özüdür, her şeyin ilk nedenidir… Böylece felsefe tarihi, ontoloji ile tanışıyordu.
Zeus, emekli olacaktı artık… Yaşlanmıştı… İnsana yol göstermesi buraya kadardı… Bundan sonra mitolojik bir figür olarak kalacaktı yalnızca; dünyayı ve evreni açıklamak onun işi olmayacaktı. Yıldırımlar ve şimşekler yaratamayacaktı…
Zeus’un babası zaman tanrısı Kronos’tu. Zeus babasına karşı isyan etmiş, onu öldürmüş ve Olimpos’ta egemenliğini kurup Tanrıların babası olmuştu. Bin yıllardır  süren bu dönemin ardından Thales adında bir ölümlü gelmiş, bir soru sormuş ve Zeus’un saltanatını paramparça etmişti… Öyle demiyor muydu Karl Jaspers, düşünme tarihinde sorular cevaplardan önemlidir, diye… Bu ilk sorudan sonra, insanı geliştiren şey, soru sormak olacaktı…  Evrenin karanlığı sorularla aydınlanacaktı…
İlyada ve Odysseia bir daha yazılmayacaktı…
Hesiodos’tan öğrendiğimiz  Theogonia (Tanrıların Doğuşu) bir daha yaşanmayacaktı…
Olimpos’ta Tanrılar kavgasına tanık olmayacaktık…
Denizin köpüklerinden Afrodit bir daha doğmayacaktı…
Ve Zeus o meşhur çapkınlıklarına  veda edecekti…

Bilge Thales

Thales, Platon’un dediği gibi yedi bilgeden biriydi. Astronomi ile de uğraşmaktaydı. Ayın büyüklüğüne, güneşin büyüklüğüne dair hesaplamalar yapardı. Mevsimleri bulmuş ve yılı üç yüz altmış beş güne bölmüştü.
Adına dikilen heykelinin altında şu dizeler yazılıdır:
İon Miletos bu Thalesi yetiştirdi;
bilgeliğiyle herkesin içinde
en eski gökbilimci olduğunu gösterdi!..”
Felsefe ve astronomi araştırmalarının yanında şiirler ve şarkılar yazdığı da biliniyor.
Örneğin şu şarkı Thales’in:
                “akıllı düşünmeyi gösteren
               çok konuşmak değildir
               bir tek bilgeliği ara
                bir tek onuru seç
             böylece geveze insanların
          kesilmek bilmez seslerini kısacaksın!..
 Thales, matematik ve fiziğin yanında özdeyişleri ile de ünlüdür:
             “En hızlı şey akıldır, çünkü her yerde dolaşır!..”
              “En bilge şey zamandır, çünkü her şeyi ortaya çıkarır!..”
Thales, MÖ 548 ya da 545 yılında 76 yaşındayken bir spor yarışması izlerken sıcaktan bayılarak öldü. Mezar taşına şunu yazdılar:
                                   “Bilgeler bilgesi Thalesin mezarı bu.
                                     Kendisi küçük, ama şanı göklere çıkıyor!..”
Bilimsel düşünmenin kurucusu, felsefi düşünmenin başlatıcısı, akılcılığın öncüsü, büyük devrimci Thales…  İnsanlığa bıraktığın değerler için, o büyük isminin önünde hayranlıkla eğilmemek mümkün mü!..
Önceki İçerikMeleğin Düşüşü ve Yıldızlar Geçidi
Sonraki İçerikŞık Mobilyalar ile Evinizi Yenilemenin Tam Zamanı
Mehmet Bekar
Türkçe, hukuk, felsefe, kültürel miras, siyaset bilimi alanlarında eğitimler aldı, alıyor. Uzun yıllar Ankara’da yaşadı, öğretmenlik, avukatlık, iş insanlığı, hukuk müşavirliği yaptı. Şimdilerdeyse daha çok Bodrum’da yaşıyor. Hayata dair sorular sormaya çalışıyor. Çünkü soruların, aynı zamanda cevaplara dair kopyalar içerdiğini düşünüyor. Mitolojik düşünüşten günümüzün postmodernist düşünüşüne kadar geçen o büyük düşünme yolculuğunu anlamaya çalışıyor. Düşünme üzerine arkeolojik kazılar yapmaya çalışıyor. Aristoteles mantığından puslu mantığa geçmenin zorlukları içinde… Derdi, başkasının putlarından ziyade kendi putları ile…