Kitap adı: Kıpkırmızı
Yazar adı: Seda Kaya Güler
Epsilon yayınları, 164 sayfa
Yazarımız ‘Aşk, Seks ve Kadınlara Dair’ adlı kitabını on yıl önce yazmış. Bu ikinci kitabı çıktığında adı ve ön kapak resmiyle dikkatimi çekmişti. Okumaya başladığımda bayağı cüretkar cümleleriyle beni cezp etti. Bugüne kadar bu gibi konularla ilgili sadece yabancı yazarların kitaplarını okumuştum. Romanda otuzlu yaşlarda genç bir kadın var.Bizden biri olarak, aile ve toplumsal baskılarla büyümüş kadını anlatıyor. Evlenmiş ve eşinin isteği doğrultusunda boşanmış ama aynı baskıları üstünde hissederek aşkını arıyor ve erkeklerin hakkı olduğu kadar kendisinin de hakkı olan cinselliğini yaşamak istiyor…
İlkönce aşkını buluyor ama cinselliğini yaşamak istemesinin neden kendi tarafından, baskılara yenildiğini sorgulamaya başlıyor. Türkiye sınırları içinde yaşayan birçok kadın gibi cinselliğin ayıp sayıldığı hiç konuşulmamasından dolayı, içindeki dişiyi ortaya koyamamakla yakınıyor… Yazdıklarına kesinlikle katıldım ve ne kadar yalan, yanlışlarımızı bir kez daha anladım… Kitap beş bölümden oluşuyor. Sevişmenin tadı, adı, kokusu, rengi ve ritmi diye ayırmış ama aslında bir bütünü yazıyor. Beğenerek okuduğumu paylaşarak, alıntıyla bitiriyorum…
“Herkesle yatmak gibi bir arzum yok ama hoşlandığım bir erkekle sevişme isteğimi niye engellemeliyim, bilmiyorum. İstiyorsam neden istemiyormuş gibi davranayım? Neden biz kadınlardan cinselliğimizi bastırmamız, içimizdeki duygularla savaşmamız isteniyor?”
Kitap Adı : AŞKA VEDA
Yazar Adı : Can Dündar
Can Yayınları, 204 sayfa
Tabii her zaman ki gibi kitap çok satanlar bölümünde 1. baskı 100.000 adet basılmıştır olarak gözüme çarptı. İncelemeye başladığımda Önsözünde Aşk devrimcidir. Otorite, düzen tanımaz… diye devam ederken son cümlesinde; Aşk, yalnızca içerden yıkılabilen bir kaledir. Sadece aşıkların birbirlerini yemesiyle yok olur. Hımm dedim alıp okusam fena olmaz bakalım nasıl bir Aşka Veda diyerek aldım ve okudum…
Yazarımız kitabında yalnızlık, ayrılık, yozlaşmış ilişkileri, günümüz evlilikleri ve en başta Aşk’ı irdeliyor. Satırlar arasında dolaşırken bizlere hiç yabancı gelmeyen konuları kendi yorumuyla inceleyerek okuyucuya sunuyor. Okuduğu bazı kitaplardan yaptığı alıntılarla konuları birbirine bağlaması ilginizi daha çok çekiyor. Eğer Can Dündar’ın yazılarını seviyorsanız kolay ve rahat okuyacağınız bir kitap…
Beğendiğim bir alıntıyı paylaşarak bitiriyorum.
“Refik Halid Karay, Üç Nesil Hayat kitabında, “Meşrutiyet öncesinde aşk, gizli ‘ah’lar, ‘of’lar, iç çekmeler, iğne ipliğe dönmeler, verem olmalardan ibaretti,” diye yazar.
Delikanlı, yüzünü bile göremeden sevdiği yavuklusuna aşkını ilan etmek için penceresi önüne bir parça kömür, bir limon, bir de kuru ekmek bırakır.
Kömür, “Aşkından yandım kavruldum,” demektir.
Limon, “ Sevdanla sararıp soldum.”
Kuru ekmek ise, “ Yeter ki kavuşalım, ömrümce kuru ekmek yemeğe razıyım.”
Kitap Adı : İlkgüz Ağrısı
Yazar adı: Meriç Renkver
TB Yayıncılıktan basılmış 127 sayfa
Kitap 12 değişik öyküden oluşmuş. Öyküler de çoğunlukla bir içses anlatıyor. Ama benim en çok etkilenerek okuduğum Kesik Eller Öyküsüydü. Çünkü Öykünün içinde, bir hikâye vardı ve o hikâye de ‘a’ harfi kullanılmadan yazılması… Ona rağmen çok dokunaklı ve anlamlı bir öykünün ortaya çıkmasına bayıldığımı söylemeliyim. Kitabın içindeki öyküler aslında hepimizin çocuklukta ya da yetişkin olduğumuz dönemlerde benzer durumları yaşayabildiğimizi hatırlatıyor. Yazarımızın bazı öykülerinden bir roman yazabileceğine inandığımı ve beklediğimi belirterek alıntıyla bitiriyorum.
Karşılaşma adlı öyküsünden:
Her şey sessiz, Rezzak sessiz. Taşlar sessiz. Kulaklarım sessiz. Bebek sessiz.
O bir zavallı. Hepimiz gibi. Gövdesi parlıyor. Kollarını uzatıyor bana. Sarılmak ister gibi.
Bacaklarını oynatıyor. Bacakları… Allahım… Bir bacağı kısa… Kısa bir bacağı.
Koşuyorum karanlıkta. Ayaklarım götürüyor beni.
Elbiselerim, ayaklarım eriyor. Yalın ayak, çırılçıplak koşuyorum.
Kucağımda ben…