Van, Deprem ve İki Genç Doktor

Dört hafta önce Van depremiyle sarsıldı Türkiye. Bütün kalbimiz Vanlılarla attı, atıyor bu dört haftadır. Oradan insan hikayeleri duyuyoruz, izliyoruz. İşte iki genç doktorun hikayesi. Dergimizin yazarlarından Burcu Tüzün’ün ağabeyi Barış Tüzün ve eşi Fatma Tüzün iki depremi de Van’da yaşadılar: Barış Tüzün de Martı dergisiyle yaşadıklarını paylaştı.

Ağabeyim genel cerrah, eşi ise nörolog doktor. Eşinin bundan 2 ay önce Van’a zorunlu hizmet tayini çıkınca mecburen yerleştiler. Ağabeyim orada yine özel bir hastane ile anlaştı. Hiç bilmedikleri bir ile yerleşmelerinin sancısı bir tarafa, aileler olarak bizler tam da doğudaki terör olaylarının ayyuka çıktığı günlerde hiç istemedik gitmelerini. İkisi de hepimizden cesur ve soğukkanlı gittiler. Ve işte böyle başladı onların Van hikayesi…

Van’da iki kişi yaşayabilecekleri küçük bir aile evi bulmakta zorlandılar önce. Buldukları evin sahibiyle sorun yaşayınca, yeniden ev aramaya başladılar ve bu arada bir otele yerleştiler. İkinci bir ev buldular, ancak iş yoğunluğundan taşınmaya zaman bulamadılar. Bu arada ağabeyim de İstanbul’a gidip geliyordu. Tam bir göçebe hayatı yaşamaya başlamışlardı ki, ağabeyimin İstanbul’a döndüğü gün Van 7.2 ile sarsıldı. Eşi yani ablam oradaydı. Depremin hemen ardından arayarak, kendisine ulaştık. Çok konuşamasak da, iyi olduğunu öğrenebildik. Otelde yakalanmıştı ve dışarı çıkmayı başarmıştı. Hepsi buydu o gün ondan duyduğumuz.

Sonrasının bir kısmını ağabeyimin kaleminden okuyun:

“Eşimin tayini çıkınca ilk kez Van”a gittim. Beklentilerimin üzerindeydi. Sevdim Van”ı. Defalarca gittim. Çünkü özel hastanedeydim ve bir anda ayrılamadım. Ev tuttum, ev sahibi vazgeçti. Başka bir ev buldum, evi çok sevdim hemen tuttum. İstanbul’a döndüm çünkü hastalarım vardı. Sabah gidip,onlara baktım. İstanbul”daki evime döneyim dedim ki, Van’da deprem olduğunu duydum. Eşim oradaydı ve durumun çok kötü olduğunu, bana ihtiyaç olacağını söyledi. Hemen Yeşilköy’e döndüm. Van’a uçuş yok. Havaalanı kapalı. 5 saat bekledim. THY inanılmaz yardımcı oldu. Aynı zamanda DHMI amiri Servet bey de. Beni VIP salonuna gönderdiler. İlk uçakla gideceksin dediler. VIP ye beni güvenlik memuru arkadaşım götürdü, eliyle bıraktı. Gittiğimde en az üç uçak dolusu arama kurtarma ekibi hazırdı. İnanılmaz şık kıyafetleri ve malzemeleri vardı. Aklıma Gölcük depremi geldi. O zamanlar bu adamların kıyafetleri bile yoktu. Son derece profesyoneldiler ve çok rahattılar. Ayrıca çok sevimli ve iyi niyetliydiler. Benim uçağa binebilmem için üç ayrı ekip beni kendi ekip listesine yazdırdı. İstanbul valisi oradaydı. Tek tek binenlerle tokalaştı, şans diledi. İhtiyacınız var mı diye sordu. Uçak ağzına kadar arama kurtarma ekibi ile doluydu. En az 10 köpek vardı. Hepsi çok güzel, akıllı ve bakımlıydı. Yolda hiç havlamadılar. hepsi ve herkes görevini biliyordu.

Van’ a iner inmez bir taksiyle İpekyolu Hastanesi’ne eşimi görmeye gittim. İyiydi. İzin istedim ve henüz yeni anlaştığım bir özel hastanenin başhekimini telefonla aradım. Erciş’teydi. Çünkü oranın devlet hastanesinde üç yıl başhekimlik yapmıştı. Telefonda ağlıyordu. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittim. Hasarlıydı ama içinde bir sürü doktor vardı. Sakin ve ne yaptıklarını bilir haldeydiler.Hastaları sevk ediyorlardı. “Nereye sevk ediyorsunuz?” dedim “Bölge Hastanesi’ne” dediler. benim yerim orası dedim kendime. taksiyle gittim.

Her yerde hastalar vardı. başhekimi buldum. Ayak üstü tecrübemi anlattım. “Ne istersen senindir” dedi. Çalışacağım ama ekibim yok. Hastanemi aradım. 20 dakikada 10 kişilik ekip geldi. Türk veya değil. Hiç önemli değil! Girişi düzenledik. Saat 23’ten sabah 09 a ¿Hablas alemán? ¡Sin problemas! Ya puedes disfrutar de Casino Action también en alemán. dek hiç oturmadık. Acil girişi düzenledik. Herkese baktık. Ultrasonlarını yaptık, santral kateter taktık. Güncel travma cerrahisi ne isterse yaptık ama ekip çalışanlarımın adını bile bilmiyordum. Ama müthiş çalıştık. Hepsini çok sevdim. 10-15 dakika boş kaldığımızda bana “Hasta yok mu niye boş kaldık?” diye sordular. Hastalara tek tek numara verdik. O yoğunlukta isimlerini bile bilmiyorduk. Önemli değildi! Milletleri bilmiyorduk! Türk mü Kürt mü diye bakmadık! Milliyetinden bize ne? Hepsi eşit, hepsi insan!

Sabah 05’te ekibim yoruldu. Umke ekibi geldi. ( Benim kurduğum ekibin profesyoneli) Onlara devrettim. Ekibimi dinlenmeye gönderdim. Bana surat astılar. Sabah oldu. İki saat uyumak istedim. Dizlerim ağrıdı. Kıyafetim bile yoktu. İstanbul’dan geldiğim gibi, pantolon ve tişört. Botlar ayağımı ağrıttı. Uzandım. 15 dakika uyuyamadım. Ambulans üstüne ambulans. Sirenden uyuyamadım. “Kalk” dedim. “Niye uyumaya çalışıyorsun ki sen?” nbso online casino Ekibim hazırdı. Tekrar gittik. Sabah olunca arama microgaming casinos kurtarma hızlandı. Gelenler çok kötüydü. Sağlık durumlarını düzeltiyorduk ama moralleri sıfırdı. Enkaz altında kalan oğlunu kızını soruyordu. Ne diyeceksin ki? Tepemizde üç dakikaya bir helikopter uçuyordu. Ben bu kadar helikopter görmedim. Yarım saatte bir ihtiyaçları var mı diye Erciş’i arıyorduk. “Fazla ekibimiz var.” diyorlardı. Oradaki ekip ilk müdahaleyi yaptı. biz ise devamını. Yoruldum. Yorulduk. Artık faydalı olamıyordum. Ama acilde arkamda en az 50 doktor vardı. Onları bırakamıyordum. Adını bilmiyordum. O online casino da benimkini. Kapı önünde sigara içiyorduk. O da Cerrahpaşalıymış. Üstelik aynı dönemdenmişiz. Bana kahve buldu. Acilin sorumlu hemşiresi geldi sonra, hepimize kahve yaptı eliyle. 50 metre sandalye taşıdı, battaniye verdi bize.

Niye oturduk ki? Üşüdük! Ama enkaz altında insan daha fazla online casino üşür. Kalktık. Daha fazla yaralı moral bozuyordu, en fazla beş dakikada yenisi geliyordu çünkü. Saat 13.00 oldu, UMKE ekibi sayıca arttı ve sonunda kovdular beni. Ben de eşimin hastanesine gittim. Beş dakika uzandım ki artçı deprem oldu. Bir daha, bir daha derken kalktım kapının önüne çıktım. Uyumayan doktor ve hemşirelerin göz altları mor. “N’oldu?” dedim. Kiminin evi yıkılmış, çoluk çocuk perişanlar. Çadır yok, ev yok, eşyaları gitmiş. Arabada uyumuşlar. Ayakta durabilen yok. Bir sürü hasta gelmiş “Başım ağrıyor, midem bulandı” diye. Oysa doktoru hemşiresi daha kötü durumda. Akşam kimse eve gitmedi.

Sabah Erciş’e gittik. Ne kadar güzel bir yermiş, görememiştik, gördük. Ayakta bina yok, klasik manzaralar. Enkazlar ,üstünde ekipler, üstünde halk! Hani halk çıkmazdı enkaz üstüne? Her yerde enkaz, her yerde ekipler, her yerde halk! Yürüyemiyorum. Kurtarma ekiplerine yaklaştım. Hepsini İstanbul’dan havaalanından tanıdım. Adımı unutmamışlardı, ben de onlarınkini. Uğraşıyorlardı ama çok yağmur yağdı üstlerine. Hepsi vıcık vıcık oldu ama hala çalışıyorlardı. Ben de ıslandım, ekibim de. “Enkaz altındakine ne oldu acaba?” diye düşündüm. Sürekli canlı çıkardılar enkazdan. Ardı ardına. “Allah’ım bu garibanlara yardım et” diye dua ettim. Pat! Bir tane daha canlı çıktı. Ağladım. Arkadan bir canlı daha çıktı. Keşke imkanım olsaydı, ailelerinin halini görmeliydi herkes. Cenaze bekliyorlardı. Herkes tartışa dursun, ancak o manzarayı gören biri der ki; Türk Kürt ne fark eder? Allahtan yağmur yağdı da kimse ağladığımı görmedi.

Bu halimden biraz uzaklaşayım, gidip tuttuğum evin halini göreyim dedim. Her yeri çatlak patlak. Artk evimiz de yoktu. Ev sahibini aradım. Tam evi boşaltırken deprem olmuş. Ama adam iyi, ben de iyiyim. Olan eve olsun dedik. Çok mutlu olduk adamla o da iyi biz de. Helalleştik ve hastaneye döndüm.

Ekibimin evi yok artık, çadırı da yok. ateş yakmış, kapıda ısınıyorlardı. Hasta gelince bakıyorlar, sonra gene içeri gene dışarı. Herkesin basından takip ettiği Serhat’ı çıkardılar enkazdan. Ne yazık ki kurtulamadı. Hastanede herkes ama herkes yıkıldı. Kendi çocuğumuzu kaybetmiş gibiydik. Sonra Azra çıktı enkazdan. 14 günlük prematüre enkazda üç gün yaşa, çık yaşa! Yine herkes sevindi kendi çocuğuymuş gibi! Sanki kendi evladımızdı her gelen çocuk, kendi kardeşimiz, kendi annemiz, kendi babamızdı! Dışarısı çok soğuktu ama enkazdan çıkıp, yaşama dönen her can soğuğu unutturuyordu.

Ekip Azra’nın yaşamına öyle seviniyordu ki, bir an onlara baktım. “Bunlar niye sevindi Allah’ım? Kendi hallerine bak, Azra’dan kötü” dedim. ama sevindi millet, ben de, biz de. Arka arkaya 112 anonsları geliyordu. Orada canlı var, burada canlı var diye. Ekip beni sıkıştırıyordu “Hadi gidelim” diye. Ama çok yorulduk. Hem AKUT oradaydı artık. Gariban gönüllü değillerdi. Tam teçhizat, sivil savunma zımba gibi ve UMKE… muhteşem arabalarını çadırlarını görmelisiniz, muhteşem!

Ve yorulduk. Shift vakti, geri dönme zamanı! Herkesle helalleştim, dramatik şeyler yaşandı elbette.Hiçbirimiz birbirimizin isimlerini bilmeden, günlerce, saatlerce omuz omuza, Türk- Kürt demeden, insan seçmeden insan için canla başla çalıştık. Kayıplarımız da oldu, kazandıklarımız da! Kardeştik, bu ülkenin insanıydık hepimiz!

Beni bu ülke yetiştirdi. Üçüncü kez borcumu ödedim vatanıma. ( Gölcük depreminde, askerlikte ve Van’da). herkeste aynı yüz ifadesi vardı ben ayrılırken yanlarından! Samimiyet, kardeşlik, minnettarlık! Bu insanlar, enkaz altında sıkışan adam üstünden politika yapmıyorlar, ben de ve siz de! bana, sana, ona, bize, size bir şey olsa Allah’a çok şükür ki, bu adamlar beni kurtarmaya gelecekler!” yapar veya yapamaz, canı sağ olsun ama bir sürü insan enkazdan çıktı! Evi yok, arabası yok, bir sıcak kahve içecek ki ısınacak.

Sağ olun, sağ olalım!”

Hala Van’dalar. İkinci depremi de yaşadılar orada. İkinci depremden beri arabalarında uyuyorlar geceleri. Hala umutlarını canlı tutuyorlar, hala yaşamlarını devam ettirmeye ve birilerine fayda sağlamaya çalışıyorlar.

Biz? Birbirine kenetlenmiş yedi kardeş, üç yeğen ve iki anneden oluşan dev bir aile olarak iki kahramana maddi manevi her türlü desteği vermeye çalışıyoruz. Çokça moral, bazen biraz neşe, bazen biraz hüzün paylaşıyoruz telefonlarda… Bazen ağlamalarla kapanıyor telefonlar, bazen verilen güzel haberlerle başlıyoruz güne. Dördüncü haftaya giriyoruz ve bu dört haftada hep yanımızda olan herkese, arkadaşlarıma, dostlarıma, arayan,soran, böyle bir dönemde bazen ağlayacak bir omuz, bazen gülümsetecek haberler getiren herkese bir kez de buradan teşekkür etmek isterim.

İyi ki varsınız!

Önceki İçerikGüzel İnsanların Şehri: Van
Sonraki İçerikMustafa Kemal Atatürk’ü Bizlerin Nezdinde “Kahraman” Yapan Nedir?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz