Bu kez konser için heyecanla koşturduğum sokaklar Manchester’da. Şanslıyım ki burada olduğum bir kaç gün boyunca İngiltere’nin yağmurlu havasından eser yok. Geç kalmak istemiyorum, çünkü Enrique Iglesias konserinin, açılış sanatçısı da çok ünlü bir isim: Demi Lovato! Girişte biriken kalabalık kuyruğu da aşarak Manchester Arena’ya girdiğimde içerisi tek boş yer kalmayacak kadar kalabalıktı…
Beklenen an gelip, Demi Lovato sahneye çıktığında en az kendi konserlerindeki kadar büyük bir coşkuyla karşılandı. Enerjisi, sesi, sempatisi ve performasıyla o alkışların hepsini hak etti. Özellikle “Frozen” filminin hit şarkısı “Let It Go”yu söylerken gösterdiği performans unutulmayacak türdendi.
Demi Lovato sahneden ayrıldıktan sonra Enrique Iglesias’ı beklerken tüm salon DJ performansıyla eğlenmeye devam etti. Bu ara boyunca bile çalan müziklerle kimse yerine oturmadı, dans etti. Yaklaşık bir saat süren bu eğlenceli bekleyişin ardından nihayet Enrique Iglesias sahnedeydi. “Sex and Love” adını taşıyan turnesinin Manchester konseri için tek bir boş yerin bile olmadığı Arena’daydı. Açılışı dansçıları ve rengarenk bir ışık şöleni eşliğinde “I’m A Freak”le yaptı. Eğlence ve coşku o andan itibaren hiç dinmeyen, hatta giderek artan bir grafik çizmeye başladı. Enrique Iglesias’ı daha önce İstanbul’daki her iki konserinde de izlemiş biri olarak, buradaki coşkunun İstanbul konserlerinin çok ötesinde olduğunu söylemeliyim. İzleyici adete konserin binlerce kişilik dans ekibi gibi katkıda bulundu bu müthiş performansa. Konser boyunca binlerce kişi şarkılara hem eşlik etti, hem de yerine bir dakika bile oturmadı. Oysa bizde en hareketli performaslarda bile, oturan izleyici kolay kolay kalkıp dansetmez. Edenler de sayıca hayli azdır ne yazık ki…
Su gibi geçen, art arda hit şarkılarını söylediği ilk yarının ardından, konserin ikinci yarısı da hiç ara verilmemiş gibi bir enerjiyle başladı. Bu bölümde Enrique Iglesias, müzisyenleriyle birlikte Arena’nın ortasında beliren ikinci sahneye geçti. İşte bu sahnede daha önce izlediğim Enrique Iglesias konserlerinin hepsinde gördüğüm bir sürpriz yaşandı: Şarkıcı, seçtiği şanslı bir dinleyiciyi sahneye çıkarıp, O’nunla sohbet etti ve bir düet yaptı. Salondaki herkesin yerinde olmak istediği bu orta yaşlı erkek hayranıyla birlikte “Stand By Me”yi söylediler. Bir tabureye oturup slow şarkılarını söylediği dakikaların ardından, ekibiyle birlikte ana sahneye döndüler. Ve coşkuyla, dans kaldığı yerden “Bailando”yla devam etti. Hatta diyebilirim ki “Bailando” sırasında konserin zirve anları yaşandı. Konser “I Like It”le sona erdiğinde, alkışlar sona ermedi. Bise gelen sanatçı ve ekibi, zaten hiç oturmayan binlerce kişiyle ve konfeti yağmuru altında söyledi son şarkılarını…
Manchester Arena’dan bizim izleyicimizin de böyle konserleri, oturmak yerine parti havasında yaşayacağı günleri görmek dileğiyle, kurtlarımı dökmüş olarak ayrıldım…