İyonyalı Pisagor Öğrencisi Hippasus’u Neden Öldürdü?

Bağrımıza bastığımız Pisagor’un bir tarikat lideri ve katil olduğunu biliyor muydunuz?

MÖ 570 yılında doğan ve 75 yıl yaşayan Pisagor, matematikçi, teorisyen, astronom ve daha fazlasıdır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi ilk kez filozof sözcüğünü kullanan da yine kendisidir. Pisagor aynı zamanda bir müzisyen ve müzik teorisyenidir. O, notalar arasında basit oranların yattığını keşfeden ilk kişidir.

Tarikat

Bu okul  felsefi, dini ve siyasi mahiyette bir okul olur. Bunun yanında okulda erkeklerin yanı sıra kadınların da eğitim alıyor oluşu dönem şartları itibariyle enteresan derecede ilericidir. Gitgide bir tarikat haline gelen okulun öğrencileri ya da müritleri öyle sıkı kurallara tabilerdir ki bu kurallara uymamanın ölüme kadar gidebilecek ağır cezaları olur. Bu yüzden Pisagor yavaş yavaş bir peygamber gibi görülmeye başlar.

Peki, bu tarikata nasıl girilirdi? Pisagor okulunun iki kısmı vardı, bunlardan biri herkese eğitim veren dışa dönük kısım diğeri ise asıl sayı biliminin verildiği ikinci kısımdı. Okula girmek isteyen kişi önce birinci kısma başvururdu. Önce güvenlik soruşturma yapılır. Bilgiler olumlu ise sıra sağlamlık testine gelir ve adaydan birkaç gününü aç ve susuz olarak dağda geçirmesi istenir. Sağlamlık testinden sonra matematik görgü testi gelir. Adaydan yaratıcı olması beklenirken aynı zamanda kendisi ile kıyasıya dalga geçilir ve sabrı sınanır.

Aday bu sınavı da başarırsa çırak unvanı ile okula alınır. Ancak 2 sene konuşması yasaktır. Bu sessizlik hem sırların korunması hem de Pythagoras’ın bilgisine hazırlıktır. Çünkü Pythagoras, bu iki sene boyunca öğrenciye yüzünü hiç göstermez. Öğrenci okula adım attığı an ise çok katı kurallara tabi tutulur. Onlardan bazıları şöyle:

Pisagor’un tarikatına girenlerin uymak zorunda olduğu sayısız kurallardan bazıları şunlardı:

Güneşe karşı idrarını yapmamak. Altın takı takan bir kadınla evlenmemek. Sokakta yatan bir eşeğin yanından geçmemek. Baklagillerden sakınmak. Yatakta vücut izi bırakmamak. Ateşte tencere izi bırakmamak, karıştırmak. Ateşi demir çubukla karıştırmamak. Düşen şeyi yerden almamak. Beyaz horoza dokunmamak. Ekmeği bölmemek. Bütün ekmeği yememek. Çelenkten çiçekleri koparmamak. Dört ayaklı sandalyede oturmamak. Yürek yememek. Ana yollarda dolaşmamak. Kırlangıçların damda yuva yapmasına engel olmak.

Hepimiz biliyoruz ki Pisagor, en çok geometri dalıyla ilgili çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmaların birçoğu geometrinin temellerine yönelikti.

Pisagor bütün evreni tam sayılarla anlamlandırdığı için tam sayılara kutsal bir önem atfeder. Ancak iki kenarı 1 cm olan ikiz kenar dik üçgenin hipotenüsü √ 2 olur ve bu sayı iki tam sayının oranı olarak ifade edilemez. Bu yüzden Pisagor bununla ilgili konuşmayı yasaklar.

Pisagor Teoremi olarak bilinen meşhur teorem Pisagor okulu tarafından üzerinde durulan bir konuydu. Kenarları arasındaki ilişki sadece 3-4-5 olarak biliniyordu.

Hippasus bu üçgen üzerinde önemli çalışmalara sahipti fakat bir türlü bu konuyu Pisagor da dahil hiçbir hocasına açamıyordu. Çünkü Hippasus onlara karşı gelecek bir matematiksel açılım bulmuştu. Ne demek istiyoruz? Pisagor okulu üyeleri rasyonel sayıları ilahi bir tanrı olarak kabul etmişti bu onların dini görüş felsefisiydi. Hippasus şayet bu görüşünü ortaya atarsa Tanrı olarak kabul ettikleri bir inanca karşı gelecekti.

Peki Hippasus Ne Düşünüyordu?

Hippasus kararlıydı. Aklından geçenleri akşam yapılacak derste söylecekti. Sonunda ölüm dahi olsa bile. Derse gelmeden önce yazdığı kağıtlar hazırdı. Ders Pisagor’un olacak ki biraz daha ürkek yaklaşıyordu lakin içindeki cesaret tam idi. Pisagor kendi adıyla anılan yukarıdaki üçgenin rasyonel sayıların mutlak doğasını yansıttığını söylüyordu. İşte tam sırasıydı. Yerinden doğrulup cesaretli bir şekilde bir soru sorması gerekiyordu, yaptı da zaten.

“Sayın Pisagor, iki dik kenarı 1 br olan üçgeninizin hipotenüsü kaç br’dir?”

Bu sorudan sonra derste uzunca bir süre sessizlik oldu. İlk başta derste cevabı açıklamaya yeltenen Pisagor günlerce bunu düşündü ama işin içinden çıkamadı. Özellikle Pisagor okulunun üyelerinin birçoğu bu sorunun cevabının olmaması ve Pisagor’un rasyonel sayıların mutlak hakimiyet sahibi olarak okul üyelerine bastıra bastıra söylemesinden dolayı Pisagor okulu çok büyük bir sarsıntı geçirdi. Pisagor ise günlerin hiçbir faydasını göremeyerek hiçbir kanıt gösterememiştir. Bu olaylardan sonra Pisagor öğrencisi Hippasus’u denize attırarak öldürtmüştür.

Sonuç olarak maalesef aykırı fikirler her dönemde cezalandırılıyor. Ama sonu ölüm bile olsa vazgeçmek yok…

Önceki İçerikBilgi-Bilinç Evreni
Sonraki İçerikSanatın İzinde: Sex Honestly ve Maskesiz İlişkiler