İsviçre küçük ama hakkında yazılacak çok konu var. Polisiye roman konusuna girmeden önce, İsviçre’nin çöp dedektiflerinden bahsedeyim size.
İsviçre disiplinli bir ülke; her sorununu olduğu gibi, çöp sorununu da denetim sayesinde ve yüksek para cezaları uygulayarak çözüyor; çöp torbası satın alma zorunluluğu var; torbalar pahalı ve her şehrin çöp torbası farklı. Her şehir, fiyatına çöp vergisini dahil ettiği torbaları şehrin marketlerinde satıyor. Hangi şehirde oturuyorsanız, oranın çöp torbasını kullanmanız gerekir. Kazara farklı bir şehrin çöp torbasını oturduğunuz şehrin çöp konteynerine atarsanız (ki benim başıma geldi), çöp dedektifleri bunu inceleme esnasında tespit ettiğinde, 100 Frank para cezasına çarptırılırsınız. Her çöp torbasının içinde genellikle size ait bir bilgi bulunur; bir alışveriş makbuzu, adınıza gelmiş bir zarf, vs.
Çöp dedektifleri sayesinde ceza ev adresinize tebliğ edilir. 30 gün içinde cezayı ödeme zorunluluğunuz vardır. Zamanında ödemezseniz üstüne gecikme faizi eklenir. Cezaya itiraz etmeye kalkmayın, zira size çok tuzluya mal olur; davayı kaybedeceğiniz kesindir. Çöplerinizi konteynerler dışında başka bir yere (ortalığa, ormanlara, vs.) bırakmanın cezasını da aynı bu şekilde çekersiniz. Çöp dedektifleri yaptıkları bu iş karşısında iyi maaş alan görevsever insanlardır.
Çöp dedektifleriyle böyle bir giriş yaptıktan sonra sizi, Avrupa’nın en önemli polisiye yazarları arasında olan 1948 doğumlu Zürihli yazar Martin Suter ile tanıştırayım. Kitapları çeşitli dillere çevriliyor ve yüz binlerce satıyor. Birçok ödüllü romanının yanı sıra tiyatro oyunları da yazıyor. Zürih merkezli haftalık dergi Weltwoche’de de köşesi var.
1997’de ilk romanı Small World yayımlandı. Ardından, Türkçeye de çevrilmiş olan Die dunkle Seite des Mondes (Ayın Karanlık Yüzü) ve Ein perfekter Freund (Can Dostu). Suter bu üç romanını ‘nörolojik üçleme’ olarak adlandırır. Small World Fransız rejisör Bruno Chiche tarafından filme alındı. Başrollerde Gérard Depardieu ve Alexandra Maria Lara oynuyor. Ein perfekter Freund ise yine Fransa’da Francis Girod tarafından Un ami parfait adıyla sinemaya uyarlandı.
Die dunkle Seite des Mondes adlı romanda orta yaş krizi yaşayan avukat Urs Blank’ın başına gelen kişilik değişikliği anlatılıyor. Blank, yeni tanıştığı kadın Lucille sayesinde halüsinasyona neden olan sihirli mantar tüketmeye başlar. Şiddete yatkın ve egozentrik bir adama dönüşür. Toplum için tehlikeli hale gelmiştir. Mantarlar dünyasına kaptırır kendini. Akıl almaz polisiye olaylar silsilesi başlamıştır artık.
Ein perfekter Freund adlı romanda ise Fabio Rossi hastanede gözlerini açtığında hiçbir şey hatırlamıyordur. Kafasına aldığı darbelerin kimden geldiğini bilmiyordur, yanında oturmuş, üstüne eğilen genç kadını tanımıyordur. Kadın, adının Marlen olduğunu ve beş haftadır kendisinin kız arkadaşı olduğunu söylemektedir. 33 yaşındaki gazeteci hafızasını kaybettiği müddet içinde neler olduğunu öğrenmek üzere incelemelere başlar. Nefes kesici bir gerilim romanı.
Türkçe olarak da okuyabileceğiniz bir diğer romanı Lila Lila’nın kahramanları Marie ve garson olarak çalışan David. David Marie’ye âşık olur ve kızı etkilemek için bir komodin çekmecesinde bulduğu el yazmalarını Marie’ye kendisi yazmış gibi gösterir. Kız da David’e haber vermeden bu kitap taslağını bir yayınevine yollar. Kitap basılır. Ve gerilim dolu olaylar ardı ardına gelişmeye başlar. Bir çırpıda okunan bir roman.
‘Suter psikolojik gerilim ile polisiye roman arasındaki dengeyi tutturmayı çok iyi başarıyor’. – Der Spiegel
Nevin Ölçer