Boşan/ma

Tünelin Sonundaki Işık Neyin Habercisi?

Dünya ve ilişkiler var olduğundan beri ayrılıkların en hızlı olduğu bir devirde yaşıyoruz.

Ölüm nedeni ile olan ayrılıklar insana çok acı veren ve yas sürecini de içinde barındıran bir durum iken boşanmanın ölümden sonra dünyada en acı verici ve yas süreci barındıran bir yaşam olayı olduğu bazen unutulur ya da çoğu zaman bilinmez…

Boşanma her ne sebeple olurda olsun insanlara çok acı verir ve aynı ölüm gibi en az altı, en çok bir yıl içinde yası en derinden deneyimlediğimiz, evimizin, işimizin, arkadaş ve akrabalarımızın değişebildiği; alıştığımız birçok şeyden bazen isteyerek, bazen istemeden ve çok üzülerek vazgeçtiğimiz büyük sarsıcı bir değişimdir.

Boşanmayı; boşanma öncesi ve boşanma sonrası olarak sınıflandırdığımızda tüm süreçlerin herkes için zor olduğu bilinmektedir. Fakat söz konusu çocuklar olunca durum her zamankinden daha sarsıcı ve zor olabiliyor. Özellikle tüm süreçler hakkında yeterli bilgi ve birikime sahip olmayan, sağlıklı iletişim kurma becerisi geliştirememiş çiftler arasında daha vahim hale gelebiliyor.

Boşanma ile biz yetişkinler evlilikte kendi tercihlerimizin bedelini ödeyebiliriz ve ödemeliyiz oysa bu tercihlerde etkisi bulunmayan masum çocuklar ne yazık ki tüm hayatlarını etkileyebilecek bedelleri, ebeveynleri tarafından ödemek zorunda bırakılıyorlar. En masumlar en çok üzülen olabiliyorlar.

Ebette her boşanma, her çocuk ve yetişkin için birer felaket olmaz. Bu noktada doğru iletişim, güçlü sosyal ve hukuksal destek ile ortaya kötü bir portre çıkması önlenmiş olabilir…

Tüm bunlarla birlikte araştırmalar bize boşanan bireylerin çok da mutlu olmadıklarını ve ilk evlilik sonrası yapılan ikinci evliliklerin de büyük bir kısmının ya boşanma ile sonuçlandığı ya da uzun mutsuz evlilikler olarak tarihe karıştığını gösteriyor.

Yani ataların deyimiyle “Yastık değiştirmekle kader değişmiyor!..”

Yastığı değiştirenler boşanmanın bir yas süreci barındırdığını, bu süreçte öfke, kızgınlık, umutsuzluk, inkâr, şişirilmiş ve yalancı mutluluk duygularının hâkim olabileceğini bazen depresyon belirtilerinin de eşlik edebileceğini bilmiyor olabilirler. Bu duygular ile yanlış ilişkiler yaşayarak, yanlış tercihler yaparak çoğu zaman bu sürece sağlıklı uyum göstermeyerek değişimleri oldukça ağır yaşayabiliyorlar.

Boşanarak hayal ettiği rahat, konforlu yaşama ulaşabileceğini düşünen birçok insan boşanma ile birlikte gelen zorlukları, birikimlerin paylaşılması sonrası yaşadığı ekonomik sıkıntı, konfor kaybı, çocukların bakımı ve birçok sorumluluğu tek başına yapmak zorunda kalmak… Diğer eş ile boşanmış olsa bile sorunların devam ediyor olması, çocuklardaki değişimleri nasıl karşılayacağını bilmemek gibi durumlar; bitirilen evliliği hasretle yad ettirebilir.

Boşanma fikrine sahip çiftlere şunları söylemek gerekir;

Boşanma ile her zaman güzel ve güneşli günlerin sizi beklediğini düşünmeyin. Elbette can güvenliği ve ruh sağlığı çok önemlidir. Kendinizi bu anlamda riske atan hiç kimseyle yaşamak zorunda değilsiniz. Fakat boşanma süreci ve boşanma sonrası gerçek bilgiler ve beklentiler edinmeyi unutmamalısınız.

Evliliğinizde yorulduğunuz ve üzüldüğünüz zamanlarda başka insanlar ya da başka şeyler için nasıl mücadele ettiğinizi ve vazgeçmediğinizi düşünün.

Vazgeçemediğiniz noktada her şeye katlanmayı değil daha iyi nasıl yaşayabiliriz diye düşünün. Bu iş elbette tek taraflı olmaz, eşinizin desteğini isteyebilir, talebi olmayan eş için sınır koymayı kendi ruh sağlığınız için öğrenebilirsiniz.

Çünkü her zaman çok sevmek, emek vermek çözüm değildir. Bazen de tahribattır.

Dengede durun, dengeli olun, dengeli sevin, alma ve verme dengenizi her alanda koruyun.

Ne sevginiz de ne de öfkenizde abartıya kaçmayın.

Boşanarak evliliğinizden vazgeçtikten sonra neler ile mücadele etmeniz gerektiğini lütfen farkında olun ve öğrenin. Çünkü birçok insan boşanmayı bir kurtuluş olarak görür ve boşanma sırasında karanlık bir tünelin içinde olduğunu ve tünelin sonundaki ışığın aydınlık yolların habercisi olduğunu zanneder. Oysaki ışık çoğu zaman bir yük treninin size doğru hızla gelen ışığıdır ve tünelin aydınlık sonu için kilometrelerce karanlık yolda yalnız başınıza, soğuk ve nemli duvarların dibinden korkarak yürümek zorunda kalabiliriz.

 

Aysun Erkan

Önceki İçerikUçuşma
Sonraki İçerikBilimden Ayrılmayalım