Bilincin Evreninde Yalnız mıyız?

Bilinç nedir? Sorusuyla başlayalım. Neden derseniz? Kanımca mutlaka bir yazı için öncelikle içerikle ilgili bir kavramla başlamak en iyisi olacaktır. Mesela burada bahsi gecen bilinç benim şu an yazdığım bu yazının sebebi durumunda. Nasıl yani? Şöyle ki ben yazıyı kaleme alırken kendi bilinç evrenime girip içinden çekip aldıklarımı aktarıyorum size.

Peki bilinç evrenim ne? İşte tam da burada konuya giriyorum. Çünkü düşünmeye başlıyorum yeniden. Hadi sizde durup bir düşünün. Yani kendinize biraz zaman ayırın bu kavram için…

Her şeyin bir evreni olduğunu düşünmek mümkün. Neden mi? çünkü her kelime her kavram sonsuz bir bilgi alanı. Ve bu bilgi alanına girdiğimizde düşünme yoluyla kavrama ait pek çok yeni bilgi üretmemiz mümkün. Tabi bunun için sürekli okuma yapmak gerekli.  Bizler süreklilik içinde yalnızız aslında.

Amacım ne?

Ben bilincimin evreninde yalnız kalıp şu an benim yaptığım gibi üretimler yaparsam düşünce dağarcığımı geliştirebilirim. Bu sırada da aklıma takılanları kendi başıma araştırdığımda zihnimde yeni bağlantılar kurarım. Yalnızlık esnasında kurduğum bağlantıları sonra gerek aile gerekse toplum içinde bir başkasıyla bağlantı kurarken kullanabilirim. İşte bilinç evreninde genişlettiğim alandan bana yansıyanları  başkalarına aktarabilme becerisini kazanırım bu şekilde. Sonrasında ise sürekli katman atladığım için ilişkilerimde de seviye atlarım.

İlişkilerde seviye atlamak nedir?

Eğer ben beynimde katmanlar yaratırsam, bilinçdışıma gönderdiğim yeni kodlar sayesinde yaşamsal bağlantılarım da zenginleşir. Çünkü bu kodlar sayesinde bilinçdışımdan bilinç evrenime yeni bilgiler gelir. Yani sezgilerim güçlenir. Güçlenme ise insanlarla diyaloglarım sırasında kendimi bulmama yardım eder. Çünkü ben ilişkilerimde gelişmeye devam ederim. Yargılamak ve yargılanmak yerine anlamaya, anlaşılmaya yönelik eylemleri seçerim. Düzenli okumalar yapmalıyım. Okuduklarımı da zihnimde düşünerek bir kâğıda mutlaka aktarmalıyım. Aktardıktan sonra ise oturup kağıtları yeniden okumalıyım. Böylece bilinç evrenimde yeni bağlantılara olanak veririm. Eğer bağlantıları kurmayı başarabilirsem edindiğim izlenimleri dışa yansıtmak için bir şemaya ihtiyacım olacaktır. Benim ve pek çok insanın yaptığı gibi araştırdıklarımı kâğıda dökme işlemini tekrarlamalıyım.

Yeni Şemalar

Yazdıklarımdan yeni şemalar oluşturmanın yolunu aramalıyım. Böylece çevre ve insanla ilişkim konusunda yeni adımlar atabilirim. Yeni adımlar beni kendi düşüncelerimi diğerine sunma aşamasına getirdiğinde bir de şemanın üzerinde çalışma yapmam gerekecektir. Bu çalışma ile zihnimde yeniden bağlantılar kurulacak ve bilincim daha fazla katmanda işlemeye devam edecektir. Karşımızdaki insanı yargılamak kolay. Anlamaya çalışmak ise daha zor. Birbirimizi ve doğayı anlamak için okumalı ve okuduklarımızdan anladıklarımızı yazmalıyız. Böylece üzerinde çalışmak istediğimiz bir konuda daha akıcı ve net açıklamalar yapabiliriz. Elbette o kadar da kolay değildir.

Ancak bir yerden başlamalı ne dersiniz?

Buraya kadar bilinç evreninde yalnız yaptığımız aşamalardan bahsettik. Peki sunum aşamasında neler var? İşte burada da bir yalnızlık söz konusu aslında.  Sunumu yaparken de zihnimizde oluşturmaya başladığımız yeni ağlar var. Yani birisine bir şey aktarırken öncesinde zihnimizde yeni bağlar kurup onları aktarıyoruz genellikle. Ancak burada farklı olarak insanlarla bir aradayız. Onlardan gelen sorulara cevap verirken de yeni bağlantılar kurup bilincin evreninde yeni katmanlar atıyoruz. Eğer bir seminer veriyorsak bu aktardıklarımız sonrasında bize çeşitli yollar açar. Ancak bir de kurduğumuz yaşamsal bağlantılar var.

Bir başkasına da yol olacak fırsatlar yaratıyoruz.

Eğer kendimizi bu tarz öğretileri yaratmaya adarsak aslında bilincin evrenindeki yalnızlığımızı giderebiliriz bir ölçüde. Çünkü okuma, yazma egzersizi ile yaratma ilişkilerde zihnimizdeki dağınıklığı giderebilir. Ve biz bu yolla olumsuz enerjiyi olumluya çevirebiliriz bir ölçüde. Böylece özellikle olumsuza daha çok yatırım yapan beynimizi daha çok yapılandırabiliriz. Çünkü kendi yolumuzda birlikte olduğumuz insanlar bize çok şey katar. Elbette biz de onlara. Ancak biz gördüğünüz gibi bir amaç doğrultusunda hareket ediyoruz. Bizler bu amacı yaratmak için çalışmalıyız. Eğer bizler yaşamda kendimize amaç yaratacak şemalar gerçekleştirirsek yaşamsal bağlantılarımız da o amaca yönelik olacaktır. Böylece sosyal ilişkilerimiz de yapılanacaktır.

Yalnız olduğumuz bilinç evreninde olan biteni bir amaca bağlamak en iyi yöntemdir. Başıboşluk kabul etmeyen yaşamda atılacak en iyi adımlardan biridir.  O halde biz bilincin evreninde yalnız olsak da buluşmalarımızda yarattıklarımızla bir birlik sağlayabiliriz. Böylece bu okuma ve yazmalardan elde edilen sunumu da başkalarıyla paylaşmış oluruz. Bu sayede toplumsal sinerjiler yaratmak kolaylaşır.

Ve sonuç; yaptıklarımızla bilinç evrenindeki değişime uyum sağlamak kaçınılmaz! Her gün okumak, yapacağımız en iyi işlerden biri.

Hadi o zaman bilincinizin evreninde dolaşmaya var mısınız?

 

Önceki İçerikCumhuriyetin 2. Yüzyılı Kadınların Omuzlarında Yükselecek
Sonraki İçerikİstanbul’un Çiftçileri