Her ikisi de rahmete kavuşmuş amcam ve sevgili eşi Ziyneti yengem köyde evlenmiş, uzun süre hayatlarını orada sürdürmüşlerdi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra evlenmişler çünkü amcam tam 4 yıl askerlik yapmak zorunda kalmış. Yengem eşi için “Onun değerini en çok ben bilirim zira onu 4 yıl bekledim” dermiş. Köyde yaşadıkları evde su kuyusu olmadığı için köyün ortak kullandığı çeşmeden her gün suyu amcam taşırmış. Evin içinde çeşmeden su akmasının ne kadar büyük bir nimet olduğunu bu insanlardan iyi bilen olduğunu sanmam.
Ben, bu eski insanların ağzından bir kere acil sözünü duyduğumu hatırlamıyorum.
İnsan konfora kolay alışıyor. 1950’li yıllardan bugüne geldiğimizde hayatımızı kolaylaştıran ne kadar çok icat yapıldı. Yapılan her yeni buluş bize zaman kazandıracak özelliklere sahipti; elektrik süpürgesi, çamaşır, bulaşık makinesi, mutfak robotları, bilgisayarlar vs.
Teknolojinin giderek vites büyütmesiyle hayatımıza cep telefonları hakim olmaya başladı. Hayatımız giderek kolaylaşacağı yerde her şey “acil” olmaya başladı. Ben bunu biraz da odaklanamamaya, dikkatimizin hızla azalmasına bağlıyorum.
Odaklanamadığımız yerde derinleşemiyoruz. Derinleşemediğimiz yerde mutsuzluğumuz artıyor, idrak ve muhakeme gücümüz azalıyor. Hıza düşkünlüğümüz arttı, anlık zevklerimiz çoğaldı ancak mutluluk ve paylaşımımız azaldı. Günde 3 ilâ 4 saat sadece telefonda geçirmeye başladık.
Özellikle iş hayatında neredeyse “acil” olmayan iş yok. Kime sorsanız çok yoğun, herkesin işi acil. Bunun önemli sebeplerinden birinin odaklanma sorunu olduğunu ifade etmiştik. Bununla beraber, bir yerde, her şey acilse orada işler ya yanlış yapılıyordur ya da planlama yapılmıyordur zirâ her iş “acil” olamaz.
Rahmetli babam ticaretle uğraşırdı, ben de onun yanında vakit geçirmeye bayılırdım. Onun ağzından beraber çalıştığı insanlara bir kere, “şu iş acil, çok acele” gibi şeyler duymadım. Planlı ve düzenli bir çalışma sistemi olduğunu söyleyebilirim, bunun da etkisi olduğu muhakkak.
Peki bunun çözümü var mı? Var tabii. Öncelikle telefonsuz bir gün tespit edelim kendimize, sosyal medya diyeti yapacağımız bir gün olsun. Telefona sadece çaldığında cevap verelim, what’s up gibi anlık mesajlara cevap vermeyelim, bu uygulama hafta sonu olursa pek de güzel olur. Zor mu? Evet hem de pek zor. Ancak başarılabilir.
Diğer yandan plan yapmaya ve ona uymaya özen gösterelim.
En kötü planın plansızlıktan iyi olduğuna dair doğru bir söz vardır.
Bu ikisini hemen uygulamaya başlasak hemen ne güzel minik iyileştirmeler görürüz hayatımızda bir bilseniz.
Acil işlerinizin azaldığı harika günlere…
Anıl Akın