Su buharlaşır, birden bire yükselmeye başlar… Alışık değildir buna, bu yeni bir şeydir ama hoştur bir yandan… Hafiflediğini farkeder; güneşin sıcaklığını, havan serinliği, oksijenin bolluğu…
Sonra bir şey olur ve hafiflikler birleşmeye başlar; beyazın en açığından grinin koyu tonlarına kadar çeşitli renklerde birleşmeler başlar ama elle tutulacak bir şey yoktur henüz.
Ansızın gelir büzüşmeler, yoğunlaşmalar, gerilmeler… Moleküller yeniden varolmak istercesine su damlalarına dönüşür; dünyaya doğru yola çıkmak için en ideal şekli alır…
Artık farklı bireyler olduklarını sanarak yol almaya başlarlar. Kimisi büyük, kimisi küçük… Kimisi bereket getirirken, kimisi her alıp sürükler, kimisi de aptal ıslatır sadece.
Yolun zorlu hava şartlarına göre kimisi sertleşerek dolu, kimisi pamuk gibi kara tanelerine dönüşür… Ani bir soğuk darbesinde buz gibi olan dolu, muhteşem desenli kar tanelerine imrenerek bakarken, bilmez ki, önce nehirler olacaklar; toplumlar olarak farklı maceralar yaşayacaklar, en sonunda da denizler, okyanuslar olarak tekrar bir olacaklar.
İşte çok benzer insanın yaşamı ile suyun yaşamı…