Oryantasyon – Adaptasyon

8138223_xl

Sürekli kulağımıza gelen bu kelimelere “Uyum süreci” desek, hiç fena olmaz. Çünkü, hayatımızda bu kavramlarla o kadar içiçeyiz ki, sürekli birşeylerle “uyumlu olmanın” peşinde koşturup duruyoruz. Şirkete uyumlu olma, okulun kurallarına uyma, fabrikadaki işe alışma… Bunların hepsi oryantasyon denilen şeyin ta kendisi.

Hemen hemen birçoğumuzun bildiği bir kelime oryantasyon. Genellikle yeni bir işe veya okula başlarken, o kurumun yetkililleri tarafından hazırlanan, kişiyi işe/göreve hazırlama programıdır.
Fransızcadan dilimize yerleşmiş bu kavram, “yönlendirme, yönelme, uyumlandırma” gibi anlamlar da taşır.
Peki oryantasyon nerelerde, nasıl yapılır?
Şirketler, çeşitli kurum ve kuruluşlar, fabrikalar, okullar, üniversiteler gibi yerlerde yapılan bu programda, yeni personeli, işine veya görevinr alıştırmak esas alınır. İşe adaptasyon da denilebilir buna.
Oryantasyon eğitimi, öncelikle ilgili yöneticiler tarafından içerik belirlendikten sonra, belirli bir sürede, ilgili kişilere, uygun olan bir ortamda verilmeye başlanır. Oryantasyon, işe başlamadan önce 1-2 gün olabileceği gibi bir hafta da sürebilir. Bu eğitime, çalışma alanlarının, departmanların; yemekhanenin, servise binilen alanların, toplantı salonlarının, sigara içme yerlerinin, yönetim katlarının, fotokobi, faks vb. ekipmanların yeri gösterilerek, bahçe, mutfak gibi alanlar gezdirilerek başlanır. Aynı dönem işe ya da staja başlayanlara toplu verilebileceği gibi, teke tek veya küçük gruplar şeklinde de

verilebilir.
Daha sonraki adımda, şirket tanıtılır. Şirket tarihi; organizasyonun yapısı, kimin hangi görevde olduğunu tanıtan sunumlar hazırlanabilir, şirketin bulunduğu yer, devam edilen projeler, eğitim ve gelişim süreçleri gibi hususlara dikkat çekilir. Şirketin mesai saatleri, maaş artış periyotları, şirketin verdiği sosyal olanakların neler olduğu, öğle yemeği süreleri, sağlık, güvenlik gibi konulardan bahsedilir. Şirketin kurallarına yer verilir. Tüm personelin merak ettiği tatiller; izinler, kılık-kıyafet kuralları, kişisel telefon, internet, e-posta kullanım kuralları gibi konular, genellikle oryantasyon-adaptasyon süreçlerinde ele alınan ana başlıklardır.

Ve daha sonra, yeni bilgileriyle yeni personel, departmanına yönlendirilir ve çalışmaya başlar. Ancak kafasında da bir sürü soru vardır. Bu yüzden oryantasyona bir de çalışan açısından bakalım:

Oryantasyon, çalışan için, işe “adapte olma” evresidir bir bakıma. Henüz kimseyi tanımıyor, faks makinesinin nasıl kullanılacağını bilmiyordur. Şirketin tarihçesini öğrenmiştir, öğrenmesine ama hangi formu kullanarak ihtiyaç listesini yazacağını veya yazıcısının mürekkebi bittiğinde yenisini nasıl koyacağını hala bilememektedir. Veya perakende sektöründe çalışan bir satış personeli, müşteri ürünü iade ettiği zaman, kime neyi soracağını şaşırmaktadır.

Bu yüzden bu tip eksikliklerle karşılaşmamak için, iyi bir oryantasyon programı, yeni personelin ihtiyaç duyduğu tüm bilgileri etkili ve kesin bir şekilde verebilmelidir. Şirket tarihine ayrılacak zaman, daha etkin kullanılabilmeli; bunun yerine en azından personelin kullanmak zorunda olduğu, yazıcı, yazarkasa, pos cihazı, santral telefonu gibi araç-gereçlerin pratik eğitimi verilmelidir. Elbette ki, sene içinde düzenlenen veya ihtiyaç duyulan eğitim ve seminerler ile birtakım eksiklikler giderilecektir ancak yazarkasayı kullanamayan bir kasiyer aklından “Bize oryantasyonda bunu göstermediler” cümlesini geçirmemelidir.

Oryantasyonlar, hem yeni çalışanları sıkmayacak düzeyde olmalı, hem de işbaşında verilebilmelidir. Çünkü en iyi iş, yaparken öğrenilendir.

Ayrıca oryantasyon ele alınırken, unutulmaması gereken bir nokta da şudur: İşe başlayan her yeni çalışana, ekibe uyum sağlayabilmesi için, gerekli bilgi aktarılmalıdır. Bu yüzden, dünyada Mc Donald’s gibi markalar, genel şirket merkezine bile personel aldıklarında önce satış elemanlığında görev vermekte, işin-kurumun nasıl işlediğini ,görevin başında gözlemleyebilmesini sağlamaktadır.

Çünkü, “bireysel beceri veya yetenek maç kazandırır ama takım başarısı şampiyon yapar.”

Önceki İçerikKuğu Gölü Balesi
Sonraki İçerikAralık Şiirleri
Zeynep Kıyak
1981 İstanbul doğumlu, İstanbul aşığı olan bir İstanbullu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halka İlişkiler ve Reklamcılık Lisans, Marmara Üniversitesi Medya Ekonomisi Yüksek Lisans mezunu. Editörlük ve kurumsal iletişim alanlarında üç yıl çalıştıktan sonra, insan kaynaklarına yöneldi, 12 yıldır profesyonel anlamda bu alanda çalışıyor. Çok klişe olacak belki ama “Çocukluğundan beri yazıyor” Ortaokul ve lise yıllarında yazıyla ilgili tüm il düzeyi yarışmalarda önemli dereceler kazandı. Üniversitede TÜHİD’in düzenlediği sosyal sorumluluk temalı yarışmada ekip arkadaşlarıyla “Genç İletişimciler” dalında Altın Pusula ödülünü aldı. Yazmayı bırakmadı. Sabah, Akşam gibi gazetelerde belirli dönemlerde yazıları; Kariyer.net’in blog sayfasında makaleleri yayımlandı. 2011’de Yasemin Sungur ile yolları kesiştiğinden beri Martı’da “Alternatif İK Sözlüğü”nü hazırlıyor. Bunun yanı sıra gündemle ilgili haber yazıları, röportajlar, farklı yazı dizileri üzerine yazmaya devam ediyor. MARTIDAŞ olmayı çok seviyor. Yeni projesi için yakında harekete geçecek ve bu yüzden çok heyecanlı…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz