Çoğu insan olumsuz duyguları görmezden gelerek, onlardan kaçarak ya da onları bastırarak mutlu olabileceğini zannediyor.
Daha da kötüsü etrafındaki insanların da olumsuz duygularını bastırmasına sebep oluyor.
Örneğin, çocuğuna ‘Üzülme çocuğum, bir dahakine başarırsın.’ , ‘Senin gibi bir çocuk üzülür mü?’ ya da ‘Buna da üzülünür mü?’ diyebiliyor.
Bu şekilde duygularını sahiplenmeyen ve dolayısıyla mutlu olamayan çocuklar yetişiyor.
OLUMSUZ DUYGULARDAN KAÇMAK
Olumsuz duygulardan kaçmaya çalışmak büyük bir sorun.
Kısa vadede çözüm getirse de uzun vadede mutsuzluk getiriyor.
Örneğin, uzun süreli ilişkilere girmeyen bir insan, terkedilmek korkusundan kendisini koruyabilir ama uzun vadede ait olmamanın ve yalnızlığın acısını çekecektir.
OLUMSUZ DUYGULARDAN KAÇILMAZ
Aslında olumsuz duygulardan kaçmak neredeyse imkansızdır.
Çünkü olumsuz duygular da pozitif duygular kadar hayatta kalmak için gereklidir.
Örneğin, suçluluk duygusu olmasa, asla değerlerimizi koruyamazdık.
Kıskançlık olmasa, ilişkilerimizi sürdüremezdik.
Utanç olmasa, sosyal normları koruyamazdık ve toplumsal yaşam bozulurdu.
Korku olmasa, tehlikelerden korunamazdık.
KAÇMAYA ÇALIŞIRSAK
Yaşam için gerekli olan bu olumsuz duygulardan kaçmaya çalışırsak, ne olur?
Bu duygulardan ne kadar kaçmaya çalışırsak, bu duygular o kadar hayatımızda olur.
‘Beyaz ayı düşünmeyin’ dediğimde, beyaz ayıyı düşüneceksiniz. Neden?
Kendinize beyaz ayıyı düşünmeme görevi verdiğiniz an, her 10 saniyede bir bu görevi yapıp yapmadığınızı kontrol edeceksiniz. Sürekli beyaz ayı aklınıza gelecek.
Aynı şekilde olumsuz duygulardan kaçtığınız zaman, olumsuz duygular sürekli aklınızda olacak.
Onun için olumsuz duygulardan kaçmak neredeyse imkansızdır.
Peki, bu durumda olumsuz duyguları pozitif duygular ile değiştirmeli miyiz?
KENDİMİ SEVİYORUM
Olumsuz duyguları ilk önce kabullenmeden, hayır.
Bu düşünceleri kabul etmeden, onları pozitif düşünceler ile değiştirme çabası çok zordur. Dahası bu çaba, olumsuz duyguları daha da pekiştirir.
Örneğin, bazı insanlar ‘Kendimi seviyorum.’ der kendilerine.
Bu aslında tam olarak kendilerini sevmemeyi pekiştirir.
Çünkü insanlar düşünce yapıları ile örtüşmeyen fikirleri ‘bilişsel çatışmayı’ engellemek için reddeder.
‘Kendimi seviyorum’ diyen insanlar genelde kendisini sevmeyen insanlardır.
Kendini gerçekte sevmeyen bir kişi ‘Kendimi seviyorum’ derse, kendisinde bilişsel çatışmazlık yaratır. Bunu engellemek için de ‘Kendimi seviyorum.’ cümlesini reddeder.
Bu durumda kendini sevmemek daha da pekişir.
NE YAPMAK LAZIM
Olumsuz düşünceleri reddediğimiz zaman daha çok hayatımıza giriyor.
Değiştirmeye çalıştığımızda daha da pekişiyor.
Bu durumda onları olduğu gibi kabul etmek ve yargılamadan üçüncü bir kişi gibi gözlemlemek ve onları irdelemek gerekiyor.
Olumsuz düşüncelerimizi analiz edince, kendi değerlerimizi buluruz. Kendi değerlerimizi bulunca da hayatı.
Ama şunu da bilmek gerekir. Hem pozitif düşünce hem de olumsuz düşünce tek başlarına zararlıdır. İkisini harmanlamak gerekiyor.
Sonuç olarak mutlu olmak, olumsuz düşüncelerden kurtulmak ile olmuyor.
Tam tersi onları kabullenmek ve sahiplenmek ile oluyor.