O Bir Head Hunter: Murat Yeşildere

“Çocukluğumda konserve fabrikasına genel müdür olmak istediğimi hatırlıyorum; sebebi de bir sürü kamyona sahip olmak…”

Şu anda yaptığınız işi kısaca tanımlar mısınız?
Egon Zehnder danışmanlık firmasının yönetici ortağıyım. Egon Zehnder stratejik, karar noktalarında görev yapan yöneticilerin değerlendirmesi, ataması ve gelişimi konularında uzmanlaşmış bir firma; ben de Egon Zehnder’in Türkiye ve çevre coğrafyalarındaki faaliyetlerini geliştirmek ile sorumluyum.

Murat Yeşildere1Şu an yaptığınız iş dâhilinde bir gün içerisinde neler yaparsınız? Sizin yaptığınız işi yapan birisinin günü nasıl geçer?
Yılda yaklaşık 1000 mülakat yapıyorum; yani günlerimin önemli kısmı farklı alanlarda çalışan yöneticileri daha iyi tanımaya çaba göstererek geçiyor. İşimi daha iyi yapmak için de sürekli farklı kaynaklardan öğrenmek zorundayım. Özeti, dünyanın en keyifli işini, değerlerine en çok inandığım firmada yapıyorum, üzerine de para alıyorum.

İş hayatınıza başlangıcınızı, geçirdiğiniz süreçleri anlatır mısınız?
Endüstri mühendisliği alanında üniversite eğitimi almış olmama rağmen hemen hiç mesleğimi üretim ortamında icra etmedim. On yıla yakın bir süre “paranın zaman değerini” bilmiş olmanın verdiği avantajla finansal hizmetler sektöründe çalıştım. 2000 yılında da Egon Zehnder’e katıldım. Firmada ilk olarak finansal hizmetler sektörü sorumluluğunu almış olsam da, kısa süre sonra ofis ve ülke liderliği yapmaya başladım ve katıldıktan yaklaşık altı yıl sonra firmanın en genç küresel yönetici ortaklarından birisi olarak seçildim.

Örnek aldığınız birileri var mı?
Herkes veya hiçbiri… Harfiyen takip edip, örnek aldığım birisi yok hayatımda. Ancak başta ebeveynlerim ve dedem olmak üzere aile büyüklerimin, tarih ve iş dünyasından birçok kişinin farklı yönlerini anlayıp, öğrenmeye çalıştım, çalışıyorum.

Karşılaştığınız zorluklara örnek verebilir misiniz?
Hayır demeyi bilmemek ve bu yüzden de zamanı iyi yönetememek sanırım yönetmekte en zorlandığım yönüm.

Bireysel olarak gelecek için nasıl planlarınız var? Hedefleriniz neler?
“Durmak yok, yola devam”… Öğrenmenin ve gelişmenin sonu yok. Ben de bu yüzden sürekli daha farklı şeyleri öğrenmeye ve öğrendiklerimi de özellikle yazı ile farklı insanlarla paylaşmaya gayret ediyorum. Orta-uzun vadede profesyonel kariyerimin yanında yazma konusundaki çabamı derinleştirmek ve hatta başarabilirsem kitap yazmaya “yeltenmek” arzusundayım.

Çocukluğunuzda hayalinizdeki meslek neydi?
Çocukluğumda “konserve fabrikasına genel müdür” olmak istediğimi hatırlıyorum; sebebi de bir sürü kamyona sahip olmak.

Nasıl bir öğrenci idiniz?
İlk/orta öğretim ve lisede iyi bir öğrenci idim; her derste sınıfın en iyisi olmasam da, her derste en iyiler içinde olduğumdan öne çıkardım. Ama bir yandan da futbol takımının kaptanı, öğrenci komitesinin başkanı, yıllık komitesi yöneticisi gibi bir sürü farklı işi de hep beraberinde yapmaya çalıştım. Üniversite ile birlikte okul dışı angajmanlar arttı; ancak akademik başarım çok değişmedi. Üniversite yıllarında hem özel ders verdim, hem de part-time işlerde çalıştım.

Murat Yeşildere2

En sevdiğiniz dersler hangileri idi?
Matematik ve edebiyatı özellikle severdim.

En sevdiğiniz öğretmenlerinizi hatırlar mısınız? Hangi özellikleri dikkatinizi çekerdi?
İlkokul öğretmenim herhalde “ilk göz ağrısı” olduğu için unutulmaz. Ortaokul matematik öğretmenimi zekâsı ve öz güveni nedeniyle hala hatırlıyorum. Lisedeki coğrafya öğretmenim de ilgimin az olduğu konuları öğrettiği için hala hatırlarım.

Okul hayatınızda ne gibi şeylerle ilgileniyordunuz, ne tip etkinliklere katılıyordunuz?
Okul futbol takımının kaptanı, öğrenci komitesinin başkanı, yıllık komitesi başkanı gibi bir sürü farklı işi yapmaya çalıştım.

Üniversite eğitiminiz size neler kattı?
Açıkçası “şimdiki aklım, bilgim, görgüm olsa” üniversite eğitiminden daha fazla fayda ve keyif elde edeceğimi düşünüyorum. Çok hızlı hareket etmişim ve fazla sonuç odaklı olarak süreçe yeterli ilgiyi göstermemişim. Ancak üniversite eğitiminden “öğrenebilmeyi” öğrendiğimi düşünüyorum.

Murat Yeşildere3

Staj yaptınız mı? Nasıl bir süreçti?
Mühendislik okuduğum için zorunlu stajlar yaptım. Başta “zorunlulukları” yerine getirmek için yaptığım için faydası asgari oldu; ancak sonra part-time çalışmaya başlayınca, gerçek anlamda iş dünyasının dinamiklerini mikro seviyede anlamaya, hissetmeye başladım.

Kariyerinizde kaldıraç ve kırılma anları oldu mu?
Egon Zehnder’e katılmam kırılma anlarından birisidir; ne eğitimim, ne de tecrübem olmayan bambaşka bir alanda önüme gelen teklifi, firmaya âşık olarak kabul ettim ve bugüne geldim.

Şans ve rastlantılar var mı kariyerinizi / yaşamınızı etkileyen?
Mutlaka olmuştur. Ancak neyin şans neyin şanssızlık olduğunu bugün dahi söylemek kolay değil. Biraz garip olacak ama “yazılmışı yaşıyoruz”. Benim inancım ve tavsiyem pişmanlıkların olacaksa “yapılmış” için olsun, “yapmadıklarım” veya “ertelediklerim” için değil.

Sizin geçtiğiniz yerlerden geçecek olan öğrencilere tavsiyeleriniz, motive edecek, daha başarılı olmaya yönlendirecek önerileriniz var mı?
Yok desem olmaz; var desem yakışmaz. Başarı göreceli bir kavram; ben herkese öncelikle yaptıklarından, yaşadıklarından keyif almaya çalışmalarını öneririm. Bir de öğrenmeye, farklı alanlarda, farklı kanallardan öğrenmeye hiç ara vermesinler.

İş görüşmeleri/mülakatlarda ilk neye dikkat edersiniz? Ne gibi özellikler adayı öne çıkarıyor?
Bireylerin öğrenmeye ara vermemesi benim için çok önemli. Diğer taraftan Egon Zehnder olarak “CEO yetkinlikleri” olarak tanımladığımız, Sonuç Odaklılık, Stratejik Düşünmek ve Değişime Liderlik Etmek de diğer önemsediğim özellikler.

Murat Yeşildere4Kendinizde beğendiğiniz güçlü özellikleriniz hangileri?
Ben iflah olmaz bir öğrenciyim. Öğrenme ve iletişim yoluyla da öğrendiklerini paylaşma konusundaki çabalarımı önemsiyorum. Olumlu mu, olumsuz mu bilmiyorum ama iş ile sosyal hayat arasındaki kalın çizgileri kaldırdım; bu da üzerimdeki stresi azalttı. Zaman gene yeterli olmuyor, o ayrı!

İşinizi daha iyi yapmak için hangi yönünüzü geliştirdiniz, geliştirmek istersiniz?
Daha çok zamanım olsun isterdim… Şaka bir yana zaman yönetiminde daha iyileşebileceğimi düşünüyorum.

İşinizde daha iyi olmak için nelere dikkat edersiniz?
Sadece benim işimde değil, her işte basit zerafet, görgü ve ahlak kurallarına uymak sonucu o kadar değitiriyor ki; karşınızdaki bireye hakettiği saygıyı göstermeye başladığınız anda fark yaratıyorsunuz.

Kendinizi daha mutlu hissetmek için neler yaparsınız?
Kendime küçük “ara”lar vermeye çalışırım. Gün içinde farklı birşeyler okumak, bir dostla kısa da olsa sohbet etmek, bana su yüzüne çıkıp, nefes alma imkânını sağlıyor.

Hobileriniz nelerdir, nelerle ilgilenirsiniz?
En büyük hobim yazmak… Ağırlıklı olarak yönetim, ekonomi, spor alanlarında öğrendiklerimi kendi görgüm ile birleştirip yazıya dökmeye çalışıyorum. Şu arada da hem kendi blog sitemi yeniden düzenlemek ve hem de eski yazılarımdan oluşacak ilk kitabımı (belki de son!) tamamlamak ile uğraşıyorum.

Sizi yönlendiren, geliştiren tavsiye edeceğiniz 1-2 film ve kitap ismi alalım.
Film olarak Francis Ford Coppola’nın Baba serisini, özellikle 1 ve 2’yi mutlaka tavsiye ederim. Bir de mesleki olarak Sidney Lumet’nin 12 Öfkeli Adam isimli filmini tavsiye ederim. Yeterince takdir görmese de Gary Gray’in The Negotiator isimli filmi de Kevin Spacey ile Samuel L. Jackson’un oyunculukları ile her yöneticinin mutlaka izlemesi gereken bir film. Kitap olarak Claudio Fernandez Araoz’un Great People Decisions (Boyne r Yayınlarından Doğru Kararlar, Doğru Liderler adıyla çıktı) kitabı benim mesleğim için bir başucu eseri.

Önceki İçerikİBB Şehir Tiyatroları’na Lions Tiyatro Ödülleri’nde Üç Ödül
Sonraki İçerikOkullar gerçekte ne öğretiyor?
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz