Maymun iştahlıyı sözlükler sevgi ve eğiliminde, beğenisinde kararlılık bulunmayan, bugün bir şeyi, yarın başka bir şeyi beğenme huyunda olan, hevesi çabuk geçen (kimse) olarak açıklıyor. Çoklu gizilgücü ise, kişinin, özellikle entelektüel ve sanatsal merakının iki ya da daha fazla farklı alanda mükemmelleşebilme yeteneği ve tercihi olarak tanımlıyor.
Genel beklentilerin bize dayattığı bir konuda uzmanlaşmak, sadece bir alanda güçlü olmak yerine çoklu alanda beceri sergileyebilen bu kişiler çoklu gizilgüçlü kişilerdir ve büyürken sıklıkla sistem tarafından maymun iştahlı olarak damgalanırlar. Halbuki bu kişilerin birçok ilgi alanı ve bu alanlara yönelik yaratıcı merakları vardır.
Sistem bize seçme baskısını çok erken yaşlarda hissettirir; “büyüyünce ne olacaksın?” Kaçımız acaba bu soruya seneler içinde tutarlılığını yitirmeyip yürüdüğümüz yolda değişmeyen gelişen cevap vermişizdir? İşte çöpçüden başlarız, astronottan çıkarız. (Maalesef kız çocuklarda halen gelin ve anne cevapları varlığını şiddetle sürdürmekte. ) Sonrasında gitarist, balerin, dansçı, öğretmen, dekoratör, vs., vs., vs. Hele de üniversite sınavı dönemine gelince seçmeyi kaçınılmaz kılar sistem. Biz de önümüze ilk geleni, puanımızın yettiğini, annemizin hayal ettiğini, babamızın kesin istediğini seçiveririz.
Hem gitara hem resme hem matematiğe hem sosyal olaylara merakımız varsa? Hem onu hem diğerini merak ediyor ve öğreniyorsak. Sonra bu alanları bir kenara bırakıp yemek yapmayı, yazı yazmayı, doğayı keşfetmeyi merak ediyorsak. Bize ilk söylenecek şey, malum: “maymun iştahlı. Bir şeyde de sebat et.”
Peki ya biz maymun iştahlı değil de çoklu gizilgüçlüysek? Ya biz birden fazla alana ilgi duyuyorsak ve bu alanlarda beceri sahibiysek? Hem ressamsak hem mühendissek? Hem doktorsak hem müzisyensek? Hani Rönesans hümanizminde vurgulanan Rönesans insanının bugünkü versiyonuysak? Bir Thomas Jefferson’sak (avukat ve siyasetçi), bir Fikret Kızılok’sak (diş hekimi ve müzisyen), bir Ferhat Göçer’sek (doktor ve müzisyen), bir Sarah Wiener’sek (yazar ve şef) ya da bilinen en geniş yelpazedeki çoklu gizilgüç Da Vinci’ysek?
Çoklu gizilgüç muhteşem bazı özellikleri de beraberinde getirir. Bunlardan ilki Alanlar Sentezidir. Becerinizin, ilginizin olduğu alanların örtüştüğü kısımlar yeni alanlar sentezi oluşturur. Hem çellist hem de mühendisseniz, yepyeni bir çello tasarlayabilirsiniz salt sizin ergonominize uyan. Ya da hem marangoz hem de kimya mühendisiyseniz, ağacın farklı kimyasal düzlemlerde nasıl şekilleneceğini kolaylıkla algılarsınız. İnovasyon işte tam da bu kesişen alanlar sentezinde sizi bekler.
İkincisi ise hızlı ve çoklu öğrenme becerinizdir. Çoklu gizilgücü olan kişiler meraklarını odaklarında istekleri sayesinde hızla öğrenir ve meraklarını giderirler. Birbirinden farklı alanlarda birçok yeni öğrenim edinme alışkanlıkları yeniliklere açık olmalarını ve çabuk öğrenmelerini sağlar. Birçok alanda farklı öğrenimleri edinmiş olmaları yeni bir alanla karşılaştıkların sıklıkla sıfırdan değil, birkaç adım ileriden başlamalarını sağlar. Örneğin senelerce piyano çalmış birisi bilgisayar klavyesinde inanılmaz bir hızla yazı yazar.
Aslına bakarsanız öğrendiğiniz hiçbir bilgi boşa gitmez. Bir gün mutlak bir yerde kullanırsınız. Öğrenmekten korkmayın.
Üçüncü özellikleri ise inanılmaz uyum becerileridir. Becerilerini bir durumun gereklerine göre hızla dönüştürebilir ve kullanabilirler. Örneğin farklı dillerde ve ülkelerde finans ve psikoloji okumuş birisi çok iyi yönetim danışmanlığı yapabilir.
Her anlamda bu kadar hızla değişen bu kadar devingen bir dünyada uyum göstermekte zorlanmak sizi oyun dışında bırakır. İşte tam da bu nedenle uyum becerisiniz sizi bugünkü dünyada konumlanmanızı kolaylaştıracaktır.
Tabii bu gizilgücü üstesinden gelinmesi gereken bir sıkıntı ya da bir aksaklık olarak algılamanız da çok mümkün. Çevresel faktörler büyük bir olasılıkla sizi bu konuda olumsuz baskılayacaktır. Çoklu gizilgücü destekleyen aile ve sosyal çevre maalesef seyrektir. Bunun bir hediye mi yoksa lanet mi olduğunu siz erişkin olduktan sonra hayatta nasıl konumlanacağınızla ilgili vereceğiniz karar belirleyecektir.
Evet, yaşam biz istesek de istemesek de bizi bir şekilde seçmek zorunda bırakacak. İlk seçim Ortaokul bitirmede, sonra üniversite, yani meslek, sonra iş, vs, vs. Çoklu gizilgücü olan bir gencin hayatındaki en zor dönemeçtir karar vermek ve seçmek. Ama bu sizin ilgi duyduğunuz diğer alanlardan vazgeçmeniz demek değil ki. Sadece bir sıralama yapmalısınız. O kadar.
Yaş aldıkça bu sizi çok zorlayan durumun aslında nasıl büyük bir hediye olduğunu görür, nasıl ayrıcalıklı olduğunuzu kavrarsınız.
Yaşamın size verdiği her hediyeyle mutlu olmanız dileğiyle,
Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI
8 Şubat 2018