Korkuyorum Anne, bol karakterli, hızlı akan bir film. Sıradan insanların resmini çiziyor. Hep birlikte insanlığın yeni yollarını keşfediyorlar. Yan hikâye ise, kayıp bir yüzüğün ekseninde gelişiyor. Özgün bir dil taşıyan film, deneysel sinemaya güzel bir örnek…
Annesini küçük yaşta kaybeden ve emekli sağlık memuru olan babası Rasih bey tarafından yetiştirilen Ali, bir gün taksisinin yanında başından yaralanmış, baygın bir halde bulunur. Hafızasını kaybeden Ali’nin bir soyguna karıştığından şüphelenen polis, doktorun verdiği raporla bu düşüncesinden vazgeçse de, yakınındakiler, hatta kendisi bile böyle bir şeyin olup olmadığından hala emin değildirler.
Apartman komşuları terzi Neriman Hanım’la, oğlu Keten, evli sevgilisinden hamile kalan ve adam istemediği halde çocuğunu doğurmaya karar veren İpek, apartman görevlisi Recep, her türlü işe koşturan karısı Selvi ve küçük oğulları Çetin ona bir şeyler hatırlatmak için çabalamaktadırlar. Zamanla, Ali ufak tefek bir şeyler çıkarmaya başlasa da, babasını bir türlü hatırlamamaktadır.
Rasih Bey, oğlunun hiç bir şey beceremediğinden sürekli şikâyet eden ve durmadan onu eleştiren bir adamdır. Ona göre, çocukuluğundan beri her şeyini kaybeden oğlu, şimdi de hafızasını kaybetmiştir.
Tüm bunlarla boğuşan Ali, hiç ummadığı bir anda, İpek’in yeni kiracısı jimnastikçi Ümit’e ilgi duymaya başlayınca, kafası iyiden iyiye karışacaktır. Aşkın sihirli okları sadece onu vurmamıştır kalbinden. Neriman hanımın içine kapanık oğlu Keten de, komşuları İpek’e sevdalıdır.
Eski sevgilisi tarafından sürekli olarak taciz edilen İpek, tüm sorunlarına rağmen hayata umutla bakan, babasız bir çocuk doğurmaya cesaret edecek kadar güçlü bir kadındır. Yüreğinin ona fısıldadıkların kulak vermiş ve anne olmak için göze almıştır her şeyi. Bebeğini aldırması için onu zorlayan baba adayı, bu yetmezmiş gibi, bir süre önce hediye ettiği yüzüğü de geri istemektedir.
Keten, annesinin biriktirdiği parayı çalıp, İpek’in kuyumcuya satılmak üzere bıraktığı yüzüğü alır. Amacı sadece sevdiği kadını mutlu görebilmektir. Neriman Hanım yüzüğü görünce, bunun Ali’nin annesine ait olduğunu söylemek zorunda kalan Keten, Neriman hanımın Ali’ye iade ettiği bu yüzüğü, defalarca istemesine rağmen geri alamaz. Çünkü Ali, bir şey hatırlayamadığı için bu yalana inanmıştır.
Neriman Hanım’ın köpeği Çakır, ona alerji yaptığından, mahallenin kasabı onu uzak bir yere götürüp bırakmak gerektiğini söyleyince, Neriman hanım istemeyerek de olsa bunu kabul eder. Sonrasında ise, vicdan azabıyla kıvranan kadın, komşularına köpeğin kaçırıldığını söyleyerek, üzüntüden fenalıklar geçirir. Neyse ki, 350 km. uzağa götürülen Çakır bir müddet sonra eve geri döner ama Neriman Hanım’a gitmez, ona küskündür. Ali’yle beraber kalmaya başlar.
Korktuğu için birçok defa toplu sünnetten kaçan Çetin’e, Neriman hanım güzel bir düğün düzenler. Yine kaçan çocuğu yakalanıp, sünneti yapılır ve bütün mahalle birarada güzelce eğlenirler.
Ali’nin yüzüğü Ümit’e hediye ettiğini öğrenen İpek, Neriman Hanım’ı, Keten’i, Ali’yi, Rasih beyi eve çağırıp durumu anlatır. Hepsi Ali’den şüphelenmektedirler. O sırada deprem olunca, hep beraber sokağa kaçarlar ve yaptıklarına pişman olurlar.
Ali bir gün arabayla giderken, bir ağaçta top asılı kaldığını görünce onu almak için ağaca tırmanıp düştüğünü hatırlar. Soygunla gerçekten de bir ilgisi yoktur. En nihayet, Rasih Bey’e “baba” dediğinde, yaşlı adamın sevinci apartmanda yankılanacaktır.
İpek doğuma giderken, Neriman Hanım ihtiyaçları olacağını düşünürek, kutuda sakladığı paradan bir miktar almak isteyince, çalındığını farketse de, o karmaşada bundan bahsetmez. İpeğin oğlu olur.
Hep beraber deniz kenarına gittikleri bir gün, Neriman hanım, Rasih beye parasının çalındığını ve bunu Ali’nin yapmış olabileceğini söyler. Sonra her şeyin sorumlusunun Ketenin olduğu ortaya çıkınca, annesi çok sinirlenerek, oğlunun hala yatağını ıslattığını anlatır herkese. Gururu kırılan Keten, yüksek bir kayalığa tırmanıp denize atlamak üzereyken, Ali yanına kadar giderek ona engel olur.
Ali ve Keten filmin son karesinde yan yanadırlar. Hayatları benzerdir ikisinin de aslında. Biri annesinin, diğeri babasının baskısı altında ezilmiştir yıllarca. Bu yüzden en iyi onlar anlarlar birbirlerini.
Korkuyorum Anne, bol karakterli, hızlı akan bir film. Sıradan insanların resmini çiziyor. Eski bir apartman baz alınarak, bir kaza sonucu hafızasını kaybeden Ali’nin etrafında, farklı karakterlerin onunla ve birbirleriyle olan ilişkileri, komedi ve romantizmin harmanlandığı bir dille anlatılırken, ayrılıkları çağrıştıran vapur sesleri ve martıların neşeli bağırış çağırışları eşlik ediyor tüm yaşananlara. Hep birlikte insanlığın yeni yollarını keşfediyorlar. Yan hikaye ise, kayıp bir yüzüğün ekseninde gelişiyor. Özgün bir dil taşıyan film, deneysel sinemaya güzel bir örnek.
Ankara Uluslararası film festivalinde ödül kazanmış olan filmde, oyuncular tiyatro kökenli ve bunun avantajlarını sonuna kadar kullanıyorlar. Her mahallede her gün yaşanan sıradan olaylar, seçilen müzik ve farklı bir anlatımla olağanüstü bir hale getirilerek sunuluyor seyirciye.
İzlerken içine alıveriyor sizi. İstanbul’un rüzgârı saçlarınızı karıştırıyor, denizin kokusunu duyuyorsunuz. O mahalleye gidip, o eski apartmanda bir daireye yerleşmek, o insanlarla bir arada olmak istiyorsunuz.
Yapım Yılı: 2005
Ülke : Türkiye
Gösterim Tarihi :17 Mart 2006
Yönetmen : Reha Erdem
Senarist : Reha Erdem , Nilüfer Güngörmüş
Oyuncular : Bülent Emin Yarar , Şenay Gürler , Ali Düşenkalkar , Işıl Yücesoy , Köksal Engür , Turgay Aydın , Aydoğan Oflu , Arzu Bazman , Ozan Uygun , Esra Bezen Bilgin
Görüntü Yönetmeni : Florent Herry
Süre : 128 dk.
Top of Form
Bottom of Form
Resmi Sitesi : http://www.korkuyorumanne.com