Genç Yaprağın Masalı

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde kocaman yemyeşil bir çam ağacı varmış. Ama bizim masalımızın kahramanı o değil, yanındaki bodur ağacın yapraklarından biriymiş. Bu genç yaprağı son günlerde bir korkudur almış: Bir süredir vücudu yeşilden sarıya dönmekteymiş. Dedikodulara bakılırsa yakında tüm vücudu kağıt gibi sapsarı olacak ve bir gün yuvası olan ağacından kopup düşecekmiş. Ve insafsız çocuklar da onun üzerinde zıplayıp çıtırtılarından eğleneceklermiş. Bu korkunç düşünce yüzünden genç yaprağın gözüne uyku girmez olmuş. Durumu arkadaşına açmaya karar vermiş:

-…İşte böyle demiş genç yaprak… ”Ne yapacağımı bilemiyorum.”

Arkadaşı ise gülmüş ve az önce yağan yağmurun üzerinde kalmış damlalarından bir yudum çekmiş. Keyfi yerindeymiş.

-Sana göre hava hoş tabii demiş bizimki. ”Sen yemyeşilsin. Karbondioksitin de kloroplastın da yerli yerinde. Bir de bana bak”

-Büyüyorsun da ondan. demiş arkadaşı. Ama bizim genç yaprak korku ve sıkıntıyla arkadaşına sırtını dönmüş. Bundan sonra günü, gecesi, küçücük bir rüzgarın dahi çıkmaması için dua ederek geçmiş. Çünkü rüzgar eserse incelmiş bedeni dala tutunamayabilir ve gerçekten uçup gidebilirmiş.

”Korkunç” diye düşünüyormuş genç yaprak. Bir gün ‘korkunç’ olay gerçekleşmiş: Aniden rüzgar çıkmış. Ormanda titremeyen tek bir çalı, dal, ağaç yok gibiymiş. Bizimki korkuyla dalına sarılıp gözlerini yummuş. Sımsıkı tutunmuş bağlarına. Sonra birden, aniden vücudunda soğukluk, minik-ince tüylerinde serin hoş bir hareket hissetmiş. Gözlerini açmış. Hiçbir şey görememiş. Ne evini paylaştığı yüzlerce yaprağı, ne sık dalları, ne evinin üzerindeki karıncaları ne de ormanı görmüş…

Tek gördüğü beyazlıkmış. Evet; sanki beyaz bir pamuk şekerinin ortasında savrulmaktaymış. Genç yaprak bir o yana bir bu yana bakarken aniden görmüş: Altında, masmavi bir gökyüzü, yanında uçan bir kaç martı, ve boylu boyunca uzanan koca orman… Yüzlerce ağacı görmüş gökyüzünde süzülürken. Aşağı doğru düşmüş, sonra bir küçük esintiyle tekrar yükselmiş. İleri savrulmuş, geri gelmiş, dönmüş, zıplamış, süzülmüş. Bir an yere çakılmış, suya batmış, gölde sürüklenmiş ama sonra yine, yeniden uçmuş. Evinden, biricik ağacından kopmuş ama şimdi tüm ağaçlar onunmuş. Gülümseyerek arkadaşını hatırlamış: Büyümek her şeye rağmen güzelmiş.

Önceki İçerikSevdiğiniz Şey Olun, Yaptığınız Şey Değil!
Sonraki İçerikPlacido Domingo’nun 74. Yaşını İstanbul’da Kutladık!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz