Hepimizin çevresinde sorun çıkaran çocuklardan yakınan bir yetişkin olmuştur. Kimi anne-baba evde sürekli ağlama krizi geçiren, etrafı birbirine katan, kardeşiyle geçinemeyen, ders çalışmayan, huysuz çocuğundan yakınırken, kimi öğretmen sınıfta arkadaşlarıyla kavga çıkarıp düzeni bozan, dersi dinlemeyen, ödevlerini yapmadan gelen öğrencisinden yakınır. Böyle durumlarda genellikle bu çocukları ‘sorunlu’ diye etiketlemek en kolay yoldur. Diğer yandan sorulması gereken soru aslında şudur: Bu çocuklar gerçekten de sorunlu çocuklar mıdır? Ve eğer onlara yardım etmek için yapılabilecek bir şey varsa, bu nedir?
Çoğumuz oynadığı oyuna dalmış ya da tüm dikkatini elindeki oyuncağa vermiş bir çocuğu gözlemleme fırsatı bulmuşuzdur. Böyle anlarda çocuk ona atfettiğimiz tüm sorunlarından sıyrılmış, adeta ‘huzura ermiş’ gibi görünebilir. İşte genelde çevrelerinde yakınmalara neden olan çocuklara, kendi sorunları ile çalışmaları konusunda yardımcı olan ve çocuklarda başarı ile uygulanmakta olan ‘oyun terapisi’ yöntemi de özünde oyunun çocukların kendilerini ifade etmede doğal bir araç olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
Oyun terapisi genelde 3-11 arası çocuklarda uygulanmakta ve son derece olumlu sonuçlar vermektedir. Kaygılı, fobik, içe kapanık çocuklarda, yeme,uyku ve tuvalet sorunlarında, okul başarısızlıklarında, dikkat eksikliğinde, kardeş ve akran kıskançlığında, zor arkadaş edinen çocuklarda, boşanma sırasında ve sonrasında yaşanan sorunlarda, öfke kontrolünde zorluk yaşayan çocuklarda ve daha pek çok alanda başari ile uygulanmaktadır.
Çocuklar için önemli bir iletişim ve kendini ifade aracı olan oyun, aynı zamanda ona boşalım olanağı sağlayan bir ortam yaratır. Oyunla çocuk kendi duyguları ile yüzleşmekle kalmaz, onlar üzerinde bir hâkimiyet duygusu da geliştirir. Oyun ile çocukların kendini ifade etmesinde açık sözlülük, dürüstlük ve canlılık gözlenir. Çocuğun duyguları, tutumları, düşünceleri ortaya çıkar ve gözler önüne serilir. Çocuk rol yaparak, sanki öyleymiş gibi duygularını yüzeye çıkarır, açığa vurur, onlarla yüzleşir ve onları nasıl kontrol edeceğini ya da engelleyeceğini öğrenir.
Oyun terapisi deneyimi çocuğa, terapistle olan ilişkisinde kendini tanıma fırsatı sağlar. Çocuk, kendisine karşı yine kendini değerlendirme ayrıcalığına sahip olur. İç dünyasını yavaş yavaş ve büyük bir dikkatle dışarı vururken, bunu artan bir içtenlikle bazen de etkileyici bir beceriklilikle yansıtır. Oyun odasında duygu ve dürtülerinin gelgitlerini kabul edebileceğini ve bu dürtülerin dışarı çıkmasına izin verebileceğini öğrenir. Kendi kendisinin mimarı olabilir.
Oyun terapisi yönlendirilmiş veya yönlendirilmemiş şekillerde uygulanabilir. Yönlendirilmemiş oyun terapisinde terapist, yorum ve rehberlik için sorumluluğu üstlenir. Yönlendirilmemiş oyun terapisinde ise terapist sorumluluğu ve yönlendirmeyi çocuğa bırakır. Yönlendirilmemiş oyun terapisi çocuğa en ideal koşullarda olgunlaşma deneyimi sunan bir fırsat olarak tanımlanabilir. Oyun, çocuğun kendini ifade etmesi için doğal bir araç olduğundan, karmaşa, saldırganlık, korku, güvensizlik, hayal kırıklığı ve gerilimle birikmiş duyguların rol ile dışa vurulması olanağını sağlar.
Yönlendirilmemiş oyun terapisi deneyimi sırasında terapist ve çocuk arasında, çocuğun gerçek benliğini göstermesini ve bu benliğin kabul edilmesini sağlayan bir ilişki kurulur. Böyle bir kabul edilmeyle çocuk, biraz da kendine güven kazanarak, kişiliğinin ifadesindeki sınırları daha da genişletmeyi başarabilir.
Çocuk, kendine ait bir dünyada yaşar ve bunu da çok az yetişkin gerçekten anlayabilir. Günümüzde öyle bir telaş yaşanmaktadır ki çocuk en gizli iç yaşamını açabilmek için büyüklerle kurması gereken içten ve duyarlı ilişkide zorlanmaktadır. Oyun terapisi deneyiminin getirdiği kabul edilme ile birey olduğunun ayrımına varmaya başlayan çocuk, yavaş yavaş iç dünyasını da paylaşmaya başlar. Bu paylaşım aslında kendisinin olduğu kadar karşındaki yetişkinin de ufkunu genişletecektir. Daha önce ‘huysuz, sinirli, sorunlu’ olarak tanımlanırken, yaşadığı deneyim ile içindeki gerçek dünyayı gösterme fırsatını bulan çocuk, yaşama bakışındaki şiirsellik ve ritm ile çevresindekileri şaşırtmaya devam edecektir.
Pınar Kopar