20 Dakika: Gian Maria Tosatti, Kalbim Ayna Gibi Boş

Kalbim ayna gibi boş… Bazı kelimelerin bir araya gelerek tılsımlı cümlelere dönüştüğüne inanlardanım. Okur okumaz peşine düştüm cümlenin. İtalyan sanatçı Gian Maria Tosatti’nin İstanbul’da oluşturduğu yeni sergi projesiydi ‘Kalbim ayna gibi boş’. Daha serginin adını duyar duymaz hüznün soluğunu hissettim. Ürperdim. Sergi nerede olursa olsun yol almalıydım. Beni içine çeken bu tılsımlı cümlenin izinden gitmeye başladım.

Tarlabaşı’na vardım. Ömer Hayyam Caddesi, 11 numaradaki eski evin önünde durdum. Zaman da durdu. Tam 20 dakika. Tahta zeminde adım adım ilerlerken bu hüzün kokan evin tılsımını aramaya başladım, tavanı çökmeye yüz tutmuş evi incitmemeye çalışarak. Boş şarap bardakları, köşede sayfaları sararmış kitaplar.

Hepsinden ayrı duran Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü kitabı. Kitapların karşısında uzun süre içimi saran tarifsiz duyguyu hissetmeye başladım. İkinci kata vardığımda gramofondan yükselen müzik sesiyle başka alemlerin başka hikayelerine tanıklık ettiğime olan inancım daha da perçinlendi. Zamanı o evde tam 20 dakika durdurduğuma emindim.

‘En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı?

 Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.’

Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar

Terk edilmişliğin o tuhaf hissini algılamaya çalışırken her eski ev gördüğümde sorduğum o soruyu sordum. Peki burada kimler yaşadı? Ben kimlerin hikayesine tanıklık ediyorum? Kimler bu merdivenlerden çıkarken mutluluğunu haykırdı ya da kimler hıçkırıklarını duyurmamak için gramofondan çıkan müzik sesiyle bastırdı? Ah o bitişler, başlangıçlar…

מייַן האַרץ איז ליידיק ווי אַ שפּיגל orijinal ismi Eskenazi dilinde olan, her gittiği şehirde o şehrin dilini alan Kalbim Ayna Gibi Boş, aslında kapitalizmin insanlara dayattığı kaosa işaret ediyor. Birbirinden bağımsız şehirlerde yıllar birbirini kovalarken kültürler nasıl da değişiyor? Toplumların değer yargılarının, mahalle kültürlerinin sonu nasıl geliyor?  Tüm bu sorulara yanıt aramamızı sağlıyor. Sergiye adım atar atmaz kendinize sorduğunuz kişisel sorulara ek olarak toplumsal çıkmazların oluşturduğu soruların da cevaplarını hüznün dehlizlerinde buldurmaya çalışıyor.

The Blank Contemporary Art (Bergamo) ve Depo (İstanbul), İtalyan Kültür Merkezi (İstanbul) işbirliğiyle, İtalyan Konseyi (7. edisyon, 2019) tarafından desteklenen Gian Maria Tosatti’nin güncel sanatsal araştırmasının tamamını kapsayan çalışması Моє серце пусте, як дзеркало – одеський епізод, Kalbim Ayna Gibi Boş (מייַן האַרץ איז ליידיק ווי אַ שפּיגל) adlı yeni projesinin Katanya, Riga, Cape Town ve Odessa bölümlerinin ardından gelen İstanbul Bölümü’nün küratörlüğünü Devrim Kadirbeyoğlu ve Antonello Tolve’nin üstlenmiş. İstanbul’un son 20 yılda geçirdiği dönüşüme odaklanan ve Tarlabaşı’nın ortasında yer alan büyük bir Art Nouveau binanın içinde kurulan enstalasyon sergisini 25 Haziran 2021’e kadar 15.00-19.00 saatleri arasında, Tarlabaşı’nda Ömer Hayyam Cad. No: 11 adresinde ziyaret edilebilirsiniz. Ziyaret süresi ise sadece 20 dakika.

Hüznün peşinden koşup zamanı sadece 20 dakika durdurmak isteyenlere…

Rabia Çolak

Önceki İçerikConcorde Yanılgısı ve İlişkiler
Sonraki İçerikOkurun Gözünden: Sezgisel Yeme, Elyse Resch
Hayatımın en güzel iki eylemi yazmak ve okumak. Yazarken ve okurken dünya bir süreliğine sessizliğini koruyor. Dünya sessizlik anını yaşarken ben hayallere dalıyorum. Hayal kurarken de bir şeyler öğrenebileceğimi biliyorum çünkü. Bu yüzden var olduğum süre boyunca hep öğrenci kalmaya talibim. Sanat ,edebiyat ,flamenko , tarih, arkeoloji ilgi alanlarım arasında yer alıyor. Çok yönlü bir kişiliğim olsa da tek bir alanda, finans alanında uzun yıllar sektör deneyimi elde ettikten sonra sanat tarihi üzerinde araştırmalar yapmaya başladım. Şu an Gebze Teknik Üniversitesi’nde ekonomi yüksek lisansı yapıp, eş zamanlı olarak İtalya’da bulunan Bari Üniversitesi’nde Prof.Mariantonietta Intonti’ nin yürüttüğü ‘Sürdürülebilirlik Finans’ çalışmalarında gönüllü araştırmacı olarak yer alıyorum. Sanat tarihine olan ilgimi ekonomi eğitimimle harmanlayarak araştırmalarıma sanat ekonomisi üzerinden devam etmek hayallerim arasında. Pablo Picasso’nun da dediği gibi ‘Hayal ettiğiniz her şey gerçektir.’