Özsoy Operası ve Bir Cumhuriyet Şarkısı: Okay

Son yıllarda Cumhuriye Bayramı haftasına yakın cumhuriyetle ilgili bir film vizyona giriyor, tiyatro oyunları sahneleniyor, sergile açılıyor. İyi de oluyor gençlerle buluşması önemli Cumhuriyet’in. 101. Yılda 2024 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda da öyle oldu. “Bir Cumhuriyet Şarkısı” vizyona girdi. Atatürk’ün İran Şahı’nın 1934 yılnda Türkiye’ye gelmesi nedeniyle bir opera bestelenmesini şster ve Özsoy Operası bestelenir. Bestecisi Adnan Saygun librettosu da Münir Hayri Egeli’ye ait.

Turgut özakman’ın “Şu Çılgın Türkler”inin 26 günde bir operanın bestelenmesi, sahneye konulması ve Atatürk’ün huzurunda oynanması bir mucizeden başka ne olabilir…Hem ğlatan hem de gerçekten güldürüen bu filmi keşke herkes, özellikle de  gençler izlese. Atatürk filmi izlese Özsoy Operası’nı izledikten sonra söylediği gibi Okay derdi. Yani okun yaydan çıktıktan sonra tam isabeti demek, ki bu sözü Atatürk çok kullanılrmış…

İşte tam da bu film vizyondayken AKM’de Özsoy Operası’nı da izlemek büyük bir şans.

 Özsoy Operası-İstanbul Devlet Opera ve Balesi

İstanbul Devlet Opera ve Balesi, ilk Türk operası olan “Özsoy”u Cumhuriyet Bayramı haftasında AKM Türk Telekom Opera Salonu’nda sahneleyecek. Ahmed Adnan Saygun’un bestesi olan opera hem müzikal hem de dramatik açıdan zengin bir içeriğe sahip. İlk kez 1934’te, Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle İran Şahı Rıza Pehlevi’nin Türkiye ziyareti için sahnelenmiş olan eser, iki ülke arasındaki yakınlaşmayı simgeliyor. Opera, orkestra şefi Hasan Niyazi Tura’nın önderliğindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenecek.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi Özsoy Operası, 29 Ekim Saat 20.00 – 31 Ekim Saat 20.00’da AKM Türk Telekom Opera Salonu’nda. Ayrıca 29 Ekim’de AKM’de Gülper Refiğ’in konuşmacı olarak katılacağı Özsoy Operası Üzerine bir sohbette yer alıyor. 

 

Önceki İçerikKendi Kendini Tekrar Eden Soru “Gerçek Ne?”
Sonraki İçerikSymposion’dan Sempozyuma
Ayşe Dural
Saint Benoit mezunu. Bu okulda Fransızca ve İngilizceyi öğrendi ve çok sevdi; özellikle Fransızcayı. Sonrasında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi. Eğitim hayatına İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü’nde devam etti. Çalışma hayatına Garanti Bankası Halkla İlişkiler Bölümü’nde başladı. Sonrasında dergiciliğe adım atarak Gelişim Yayınları’nda çalışmaya başladı. Türkiye’nin ilk “copyright” dergisi Marie Claire’de çalıştı. Suha Arafat’tan Orhan Pamuk’a kadar pek çok kişiyle söyleşiler yaptı, kadın hakları konusunda araştırmalar yaptı, modayı yakından takip etti. AMICA, BIBA gibi dergilerde çalıştı. Yazı İşleri Müdürlüğü yaptı. 2000-2006 yıllarında The Gate dergisinin yayın yönetmenliği yaptı. Koç Holding’in Bizden Haberler dergisinin yayın yönetmenliğini üstlendi. Daha sonra PR ajanslarında Medya İlişkileri Yönetmeni olarak çalışmaya başladı. Böylece artık haber yapmayacak, ama haberi gazetecilerle paylaşacaktı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesinin medya ilişkileri yönetmenliğini üstlendi. Yasemin Sungur’la birlikte Kültür Sanat Ajansı’nı kurdular. Kitap editörlükleri yaptı. Dural, basında ve halkla ilişkiler konusunda edindiği tecrübe, bilgi ve deneyimi, danışmanlık, eğitim ve seminerler aracılığı ile yeni nesillere aktarmakta ve martidergisi.com için röportajlar yapmaktadır.