ABD’li yazar Mark Z. Danielewski’nin -orijinal ismi House of Leaves olan- dilimize Yapraklar Evi ismiyle çevrilen romanı ilk olarak 2000 yılında yayımlamıştır. Yazarın aynı zamanda ilk romanı olan bu eser, biçimde daha önce pek görülmeyen örnekleri barındırmaktadır. Kitabın künye sayfasından başlayarak kurmacaya yer verilmesi, dipnot üzerinden anlatıcı kullanımı, tamamen kurmaca olarak oluşturulmuş makale, kitap, yazar bilgileri ve bunların dipnotları, üstüne kırmızı çizgi çekilmiş paragraflar, kitabı tersten tutarak okumanız gereken bölümler, merdivenden düşen insanları anlattığı sayfa sonrasında düşen harfler, birbirinin içine geçmiş ve ters yazılmış bölümler, yalnızca tek kelimenin olduğu sayfalar gibi daha pek çok deneysel kullanım bu yapıtta yer almaktadır. Literatürde ergodik roman türünde sınıflandırılan bu özel eser, James Joyce’un Ulysses romanında beri görülmüş en değişik ve çarpıcı metinlerden biri.
Özellikle farklı font kullanımlarında deneysellik seviyesini arşa çıkarmış Yapraklar Evi, ülkemizde ilk olarak Monokl Kitap tarafından Şubat 2018 tarihinde Gökhan Sarı çevirisiyle yayımlandı. Geçtiğimiz günlerde uzun bir aradan sonra ikinci baskısı yapılan bu özel kitap, hakkını verecek okurlarını bekliyor. Postmodernist yazarlar özellikle polisiyeyi kullanmayı sever. Bunun temel nedeni, genel okur kitlesine de hitap edebilmektir. Fakat bunu yaparken postmodern metinlerde tercih edilen katmanlı yapı da eksik olmaz. Yani polisiyenin tıpkı tarih gibi yeniden inşası söz konusudur. Bu romanda da benzer bir durum bulunuyor. Romanımızın ana kurgusunda yer alan Navidson Kaydı’nda esasen 2007 yılında yayımlanan (Yani Yapraklar Evi romanından yaklaşık yedi yıl sonra vizyona giren) Paranormal Acvitiy filmi gibi bir anlatımı ve sahnelemeyi görüyoruz. Bu metinde postmodernistlerin çok sevdiği gizem, polisiye, hafif dozaj korku, mistik anlatımı Will Navidson ve ailesinin ikamet ettiği evin adeta kendi başına hareket eden bir yapıya bürünmesiyle yaşanan olaylar çerçevesinde görüyoruz.
Bu roman ayrıca çift anlatıcı bir üstkurmaca metin. Gözleri görmeyen ve artık yaşamayan Zampano adlı kurmaca yazarımızın Navidson Kaydı isimli metnini, bir de bunun yanında bu çalışmanın dipnot kısmında Johnny Trout adlı karakterin anlatımını görüyoruz. Bu karakter eserin yazılık hikâyesini ve kendi hayatını sokak ağzıyla bizlere aktarmaktadır. Daktilo yazısıyla dipnot üzerinden ilerleyen anlatım bazen birkaç paragraf sürerken bazen sayfalar boyunca devam etmektedir. Özellikle evin anlatımı esnasında sayfalarda yer alan anlatımsal farklılıklar göze çarpmaktadır. Bahsedilen olaylarla birlikte romanın biçimsel değişimini de izleyebiliyoruz. Kitabın son bölümünde başlayan dipnottan ilerleyen anlatımın hâkim dile dönüşmesiyle bir günlük karşımıza çıkıyor. Sonrasında Johnny Traunt’un annesinin kendisine yazdığı mektupları okuyoruz. Sekiz yüz sayfalık romanımız bununla da bitmeyip çeşitli parça metinle görselden oluşan üç bölüm süren ekler ve kurmaca dipnotlar için konulmuş bir endeksle nihayete eriyor.
Sonuç olarak hem farklı içeriği hem de yazarın kullandığı pek çok özel biçimler oldukça sıra dışı bir romanla karşı karşıyayız. Hazır yeni basımı yapılmışken bu enteresan postmodern anlatıyı, deneysel romanı kütüphanenize ekleyip, zihniniz berrakken -mümkünse de bir kitap okuma standıyla- okuyun. Yapraklar Evi okurlarına bin bir odalı bir evin kapılarını açıyor. Adım atmaya hazır mısınız?
Bu incelemeyi kitabın ilk sayfasında yer alan cümleyle bitireyim, “Bu sana göre değil.”
Turhan Yıldırım