Kayıp / Yas ve Süreçleri

Anne ve babalar, evlatlarının ölümü ile kendi cenazesini gömüp kendi cenaze namazını kıldı.

Acıları tarifsiz…

Ülkemiz uçsuz bucaksız bir mezarlık, koskoca bir matem evi artık.

Her yer yas kayıp matem, her yer yüreği yaslı gözü yaşlı insanlarla dolu.

Ülkemizde kitlesel yas var. Bu nedenle iyileşmeyi bekleyen yaralı yüreklere

‘Kayıp ve Yas’ tan bahsetmek belki iyi gelir.

Kayıp ve yas psikoterapide ve gündelik hayatta sıklıkla karşılaşılan konulardandır.

Ölüm ile ilgili olan ve olmayan koşulları içine almaktadır. Yakın kaybıyla ilgili yas konusuna yöneltilen dikkate rağmen, ölümle ilişkili olmayan kayıplar da insanların hayatlarında dikkate değer ölçüde zorluklara neden olmaktadır.

 Tüm değişimler kayıptır ve tüm kayıplar değişim gerektirir.

Ülkemizde Kayıp ve Yas ile ilgili anlamlı bir literatür maalesef ki yok bu nedenle Kayıp ve Yas ile ilişkili birkaç tanımlama yapmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

KAYIP: Anlamlı addedilen bir şeyden gerçekten mahrum kalmak veya mahrum kalmış bir algıya kapılmak olarak tanımlanır. Ölümle ilgili olan ve olmayan kayıpları kapsar.

 YAS: Hem kayıp deneyimiyle ortaya çıkan hüzün ve huzursuzlukla nitelenen bir duyguya; hem de kişisel, yahut kişiler arası kayıp deneyimine atıfta bulunur .Yas; bilişsel, duygusal, fiziksel ve davranışsal, tepkiler ile kişisel ,kültürel ve tarihsel yetkilerin farklı biçimde kaynaşmasını yansıtan biricik ve çok boyutlu bir duygudur.

KAYIP UYUMU: ‘Kayıp ve Yas’a uyum sağlama sürecidir. Durumla başa çıkmak yerine, uyum tercih edilmelidir.

Başa çıkma, bir olaya yalnızca katlanıldığı yahut 10’a kadar sayma, olumlu telkin gibi başa çıkma becerileri ile anlık olarak uğraşıldığı, zamanla sınırlı bir tepki anlamına gelir.

 Uyum ise yas tutma tecrübesini daha doğru bir şekilde anlatan değişim, gözden geçirme, yeniden örgütlenme ve zaman içinde özümseme deneyimlerinden oluşan etkin bir süreci anlatır.

 MATEM: Önemli bir ötekinin ölümünü takiben hüzün duygusunun duyulduğu bir dönemdir. Bu genellikle sevilen kişilerin ölümü ile ilişkilendirilir.

 YAS TUTMA: Toplumsal olarak öngörülen pratikleri ve yasın görünür ifadelerine atıfta bulunur. Hem ölümle ilgili hem de ölümle ilgili olmayan durumlara uyarlanabilir.

Kayıp sonrası ortaya çıkan bilişsel, davranışsal ve duygusal tepkilerin tümü yas tepkileri olarak bilinir. Kaybın hemen sonrasında açığa çıkan bu tepkiler, kayba uyum sağlamada etkilidirler.

Ancak her yas parmak izi kadar biriciktir, kişiye özgüdür.

Bu nedenle herkes için geçerli olabilecek, genellenebilir bir uyum süreci tanımlamak oldukça zordur. Buna rağmen, çoğu kimse sahip olduğu öz kaynaklarına dayalı olarak kayıplarına uyum gösterebilmesine karşın kimileriyse oldukça farklı ve kompleks nedenlerden dolayı kayıplara uyum göstermekte zorlanabilirler.

öyle bir durumda sunulacak psikolojik yardımın temel amacı, bireyin kayıpla parçalanmış dünyasını yeniden şekillendirmesine, düzen algısını onarmasına, yeni kavrayışlar geliştirmesine ve kişisel olarak gelişmesine, kayba verdiği tepki sırasında anlamlı eylemler gözetmesine ve yasın ortak ve inkar edilmez acısını bir noktaya kadar hafifletmesine yardım eden anlamların bulunabileceği veya geliştirilebileceği yapıcı süreci kolaylaştırmaktır.

Ölümle ilişkili olan ve olmayan kayıplara verilen tepkiler çoğu zaman aynıdır.

-Kendimizi yoksun hissederiz.

-Üzülürüz acı verici duygularla karşılaşır ve bu duygulardan kaçarız.

-Dünyamızı yeniden düzenlemeye çabalarız.

-Bağlantı kurma ve bağı koparma durumları ile mücadele ederiz.

-Yeni kayıplarımız eski kayıplarımızı tetikler.

-Kayıp yaşamadan önceki koşullarınıza geri dönmeyi isteriz.

-Kayıplarımızdan bir anlam çıkarmaya uğraşırız.

-Felç olmuş hissederiz

-Dönüşürüz ve kayıplarımızı hayatımıza dahil etmeye çalışırız.

 

Esasında ölümle ilişkili olmayan kayıplara da kederlenerek verdiğimiz tepkiler, ölüme verdiğimiz tepkiler kadar sert ve hatta belki de onlardan daha kötü olabilir.

Kayıplar dediğimizde ölümü dolayısıyla kaybettiğimiz sevdiklerimizi düşünürüz ancak kayıp olgusu hayatımızın içinde çok daha fazla alanı kapsayan bir konudur çünkü yalnızca ölüm sebebiyle değil; terk etmek veya terk edilmek, değişmek, olayları akışına bırakmak ve devam etmek suretiyle de kayıplar veririz.

Kayıplarımız yalnızca sevdiklerimizden ayrılmamızı, onları terk etmemizi içermez; aynı zamanda romantik düşlerimiz, imkânsız beklentilerimiz, özgürlük ve güç yanılsamalarımız, güven duygusu ile ilgili aldanmalarımız ve tabii daha gençken sahip olduğumuz benliğin kaybı da buna dahildir.

 

Özellikle Kubler- Ross’un geliştirdiği çalışmaya dayanan basamak modeli dünyaca tanınmaktadır.

Kubler-Ross’a göre Yasin 5 evresi

İnkâr etme “Kaybı kabul edemez gerçekliği reddeder.

Öfke kızgınlık “Kendisine ya da çevresine yönelik olabilmektedir.”

Pazarlık “Krizin çözümüne yönelik üstün güce yönelim bazen ölen kişinin geri gelebileceğine inanma şeklinde kendini gösterir.”

Bunalım/Depresyon “Yaşama tutunmayı reddetme bazen de kendine zarar vereceğini söyleme durumları.”

Kabullenme “Araştırmalara göre ilk 6 aydan sonra olumsuz duygular inişe geçer ancak sürecin tam anlamıyla atlatıldığı söylenemez.”

Yasın tanımı, evrelerine ve yas deneyimlemiş kişilerle yapılan çalışmalara göre çizgisel, yükselerek iyileşme seyreden bir durum olmadığı, döngüsel ve zaman zaman iyi oluş hali ile zaman zaman adeta bir anda dibe çöküş halini yaşadığımız bir durum olduğudur.

Yası deneyimlemiş yüreklere şunu söylemek isterim;

Acınız hep kalacak sadece zamanla ona tahammül edebileceğiniz alan genişleyecek, yüreğiniz hep sızlayacak sadece zamanla bu acıyla doğru şekilde nasıl yaşayabileceğinizi öğreneceksiniz.

Acınız ve yürek yaranızla verimli, üretken, umutlu ve mutlu yarınlarınızın olması dileğiyle…

 Psikolog Aysun Erkan

 

 

Önceki İçerikOkurun Gözünden: Mark Z. Danielewski– Yapraklar Evi
Sonraki İçerikNarnia Günlükleri ve Türk Lokumu