Kurtlarla Koşan Kadınlar’a Derin Bir Yolculuk

Kadınların ruhu, tıpkı kurtlar gibi güçlü, yaratıcı ve özgürdür. Ancak, bu güç onlardan çalındığında, vahşi kadın unutulmuş, bastırılmış bir hale gelir.

Clarissa Pinkola Estés’in Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı kadın ruhunun psikolojik, mitolojik ve felsefi bir haritasıdır. Kitabın önsözü, yazarın bu metni neden yazdığını ve kadınların unutulmuş benliklerini nasıl geri kazanabileceklerini anlatan bir manifesto gibidir. Sonsöz ise bir kapanış değil, aksine okurun kendi yolculuğunu sürdürmesi için bir davettir.

Kitabın önsözünü ve sonsözünün üzerinde özellikle durmak isterim. Önce önsöz, devam eden yazıda sonsöz. Ve bu yazı dizisinde Masalların felsefesini ve Jung’un psikolojik kavramlarıyla Kurtlarla Koşan Kadınlar’ı derinlemesine inceleyeceğiz.

Yazarın Önsözü: Vahşi Kadının Çağrısı

Clarissa Pinkola Estés, kitabının ön sözünde, kadınların doğalarında var olan içgüdüsel bilgeliğin nasıl bastırıldığını anlatır. Modern toplum, kadınları evcilleştirmeye çalışarak onların sezgisel, yaratıcı ve özgür doğalarını unutturmaya çalışmıştır. Ancak, yazarın söylediği gibi:

Bu Vahşi Kadın doğasının kavranması bir inanç değil, bir eylemdir. En hakiki anlamıyla bir psikoloji işidir: Psukhelpsych, ruh [psişe]; ology ya da logos, ruh bilgisi. O olmadığında, kadınlar onun gönül sohbetini işitecek ya da kendi içsel ritimlerinin vuruşlarını kaydedecek kulaklardan yoksun kalır. Onsuz, kadınların iç gözleri karanlıklara bürünmüş bir el tarafından kapatılır ve günlerinin büyük bir bölümü, kısmi şeyle değiştirme gücüne sahiptir, bu değişikliğin tek başına iradeyle başarılması zor ve dolambaçlıdır. Bu anlamda çekirdek Benlik, içgüdüsel Benlik hem iyileştirici hem de hayat-getiricidir. Felç yaşatan bir can sıkıntısı ya da türlü hüsnükuruntularla geçer. Onsuz, kadınlar ruhlarının bastığı yerin sağlamlığını yitirirler. Onsuz, neden burada olduklarını unutur, hareket etmeleri gerekirken dururlar. Onsuz, çok fazla ya da çok az şey üstlenir ya da hiçbir şey yapmazlar. Onsuz, ateş üstündeyken bile suskundurlar. O, kadınların düzenleyicisidir, duygusal yüreğidir, fiziksel bedeni düzene sokan insan yüreğinin aynısıdır.

Jungiyen Psikoloji Bağlamında Önsöz

Carl Gustav Jung, insan psikolojisinin arketipler üzerinden şekillendiğini söyler. Bu arketipler, kolektif bilinçdışımızda saklıdır ve bize mitler, masallar ve rüyalar aracılığıyla konuşur.

  • Vahşi Kadın Arketipi: Jung’un “Anima” kavramıyla bağlantılıdır. Kadının bastırılmış içgüdüleri, mitler ve semboller yoluyla bilinçdışından yüzeye çıkar.
  • Gölge Arketipi: Kadının bastırılmış, kabul edilmeyen yönlerini simgeler. Mavi Sakal gibi karakterler, bu gölgeyle yüzleşmeyi temsil eder.
  • Bilge Kadın Arketipi: Baba Yaga gibi figürler, kadınların sezgisel güçlerini geri kazanmalarına rehberlik eden mitolojik figürlerdir.
Kitaptan Mesajım: Kadınlar, içlerindeki vahşi doğaya döndüklerinde kendilerini tamamlanmış hissederler.

Masalların Felsefesi ve Jung’un Kavramlarıyla Analiz

Masallar sadece çocuklar için mi? Kesinlikle hayır. Masallar, insan ruhunun en derin gizemlerini açığa çıkaran kadim bilgiler taşır.

Her bir masal, bilinçdışımızın bizlere bir mesaj verme biçimidir. Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabında yer alan masalların derinliklerine farklı yazılarda değineceğim. Beni çok etkileyen üç masala dokunalım.

La Loba (Kemik Toplayan Kadın) – Ruhun Yeniden Doğuşu

Mitolojik Bağlam: La Loba, ölüm ve yeniden doğuşun tanrıçalarını (İsis, Kali, İnanna) hatırlatır. Kemikleri toplayarak bir varlığı yeniden canlandırması, ruhun iyileşme sürecini simgeler.

Jungiyen Bağlam: La Loba, kadının bastırılmış yönlerini toplamasını ve bütünleşmesini simgeler. Gölge arketipiyle yüzleşmenin bir metaforudur.

Kitaptan Mesajım: Kendi hikâyemizi anlatmadığımızda, içimizde bir şeyler ölür. Ancak, onu hatırlayıp yeniden inşa ettiğimizde, özümüze döneriz.

Mavi Sakal – İçgüdülerine Güvenmek

Mitolojik Bağlam: Mavi Sakal, kadınları kandıran ve onların merakını cezalandıran bir figürdür. Persephone’nin Hades tarafından yeraltına kaçırılmasıyla benzerlik gösterir.

Jungiyen Bağlam: Mavi Sakal, kadının bilinçdışındaki gölge tarafını temsil eder. Kadın, sezgilerini bastırdığında bu karanlık figür tarafından ele geçirilir.

Kitaptan Mesajım: İç sesini bastıran bir kadın, manipülasyona açık hale gelir.

Vasilisa ve Baba Yaga – Kadın Bilgeliği

Mitolojik Bağlam: Baba Yaga, birçok kültürde bilge kadın figürüyle örtüşür (Kore’de Gumiho, Kelt mitolojisinde Morgan Le Fay). Vasilisa’nın içsel bilgelik yolculuğu, insanın kendi içgörüsünü kazanmasını anlatır.

Jungiyen Bağlam: Baba Yaga, bilge kadın arketipidir. Vasilisa’nın yolculuğu, bireyleşme sürecini temsil eder.

Kitaptan Mesajım: Gerçek bilgelik, zorluklardan geçerek kazanılır.

Neden Kurtlarla Koşmak?

Kurtlarla koşmak ifadesi, özgürlüğü, içgüdüsel bilgeliği ve kadın ruhunun doğayla olan derin bağını temsil eden güçlü bir metafordur. Clarissa Pinkola Estés, Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabında bu kavramı, kadının içsel vahşi doğasına dönüşü olarak tanımlar.

Modern toplum, kadınları evcilleştirmeye çalışırken, onların sezgilerini, yaratıcı enerjilerini ve özgürlüklerini bastırır. Ancak, kadın içgüdüsel olarak kurtlar gibi doğaya, döngüsel yaşama ve sezgilere bağlıdır. Kurtlarla koşmak, bu unutturulmuş doğayı yeniden keşfetmek demektir.

Mitolojik ve Arketipsel Bağlam

Kurt Sembolü – Özgürlük ve Güç

Kurt, birçok kültürde bilgelik, koruma ve sezgisel güç ile ilişkilendirilir.

  • Roma Mitolojisi: Romulus ve Remus’u emziren dişi kurt, dişil gücün ve koruyucu doğanın simgesi olarak görülür.
  • Türk Mitolojisi: Asena, Türk halklarının kökenini temsil eden anaerkil ve güçlü dişi kurt figürüdür.
  • Kızılderili Mitolojisi: Kurt, liderliği, özgürlüğü ve ruhsal rehberliği simgeler.

Kadınlar da tıpkı kurtlar gibi, özgür, dayanıklı, sezgisel ve topluluk bilincine sahip varlıklardır. Ancak, kadın doğası evcilleştirildiğinde, bu güçleri kaybolur.

Vahşi Kadın Arketipi

Jung’un psikolojisinde, Vahşi Kadın Arketipi, kadının bastırılmış doğasını, kadının toplum tarafından baskılanan, unutturulan, gölgede kalan içsel ve doğal gücünü hatırlatmayı temsil eder. La Loba (Kemik Toplayan Kadın), kadınların unuttuğu parçalarını yeniden toplamalarını simgeler.

Kadınlar, vahşi doğalarının kaybolduğunu hissettiklerinde, ruhsal bir açlık çekerler. Onlar için kayıp olan, vahşi kadının özgür ve güçlü sesiyle konuşabilmektir.

Psikolojik ve Felsefi Bağlam

İçgüdülerine Güvenmek

Kurtlarla koşmak, sezgilerini dinlemek ve içgüdülerine güvenmek demektir. Modern toplum kadınlara “sezgilerine güvenme, mantıklı ol” derken, bu öğreti onların öz bilgeliğini köreltiyor.

Toplumun Dayattığı Kalıplardan Sıyrılmak

Kadınlardan genellikle uyumlu, itaatkâr ve fedakâr olmaları beklenir. Ancak, kurtlarla koşan kadın kendi yolunu çizen, özgür ve güçlü bir varlıktır.

Döngüsel Yaşamı Kabul Etmek

Doğa döngüseldir: doğum, ölüm ve yeniden doğuş. Kadın da aynı döngüleri yaşar. Bunu kabul etmek, hayatta her şeyin bir süreci olduğunu bilmek demektir.

Kurtlarla Koşmak Senin İçin Ne Anlama Geliyor?

  • Sezgilerine güveniyor musun?
  • Toplumun dayattığı rollerden sıyrılıp kendin olabiliyor musun?
  • Özgürlüğüne sahip çıkıyor musun?

Cesaretle kendi doğana sadık kalmak ve ruhunu özgür bırakmaktır kurtlarla koşmak.

Kurtlarla Koşan Kadınlar’ın Derin Mirası

Bu kitap, kadınlara içsel güçlerini hatırlatan bir psikolojik ve mitolojik rehber niteliğinde. Jung’un arketipleri, masalların derin anlamları ve felsefi mesajları, kadınların kendi ruhsal yolculuklarını keşfetmelerine yardımcı oluyor.

Kitaptan Mesajım:
  • Masallar, bilinçdışımızın haritasıdır.
  • Kadın, sezgilerini ve içgüdülerini dinlediğinde özgürleşir.
  • Hikâyeler, bize kim olduğumuzu hatırlatan kutsal metinlerdir.

İçindeki vahşi kadının sesi sana ne anlatıyor?

Senin hikâyen ne? 

Önceki İçerikİstanbul’da Ücretsiz Gezilebilecek Müzeler
Sonraki İçerikDijital Dünyada Çocuk Yetiştirme Rehberi
Yasemin Sungur
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...