Fonksiyonel Beslenme Yolculuğum

Bir yılı daha geride bırakacağımız günlerin içindeyiz.  Şimdi yine yeniden yeni bir yıl için kendi hayatımıza dair dilekler dilerken, bir yandan da yeni planlar yapıyoruz. Hayatımızda neyi yeniden ele almak istiyorsak.

Sizlerle bu yıl için planladığım yeni bir yaşam tarzına geçme sürecimden söz etmek istiyorum. Belki gelecek yıl böylesi bir yola çıkmak isteyenlere tecrübelerim bir nebze olsun destek olur diyerek.

Yılın ilk çeyreği bitmek üzereyken bütün uğraşlarımı bir kenara bırakıp, uzun yıllardır tedavi gördüğüm otoimmün bir hastalık olan MS için ilaca alternatif bir yol denemeye karar verdim. Bilen bilir yıllar içinde ilacın günlük yaşam kalitenizi düşüren yan etkilerinin dayanılmaz hale gelmesiyle –kronik yorgunluk, uyutmayan kas ağrıları, gün aşırı gribal enfeksiyon belirtileri, enjeksiyon bölgesi deformasyonu vs.- ilaca alternatif bir takım tedavi seçenekleri hep konuşulur, duyarsınız ancak bilimin yolundan çıkmak, ilacı bırakmak korkutur. Yıllar içine hastalığı tanımaya başladıkça, aklınıza da yatıyorsa, hepsini olmasa da bazı seçenekleri önünüze koyup düşünürsünüz. Ben de öyle yaptım. Uzun uzun düşündüm ve yapıp ettiğim ne varsa bir kenara bırakıp –yazmak da dahil- “fonksiyonel beslenme” konusunu araştırmaya başladım. Çeşitli uzmanların yazılarını kitaplarını okudum. Fayda görmüş hastalarla iletişime geçtim. Onların nasıl bir yol takip ettiklerini dinledim ve yola koyuldum.

Nasıl bir yol izledim: İlk önce hastalığımı takip eden doktorlarımı kararımdan haberdar ettim. Son çektirdiğim MR görüntüleri üzerinden plak yoğunluğumu, aktif bir durumun olup olmadığını sordum. 12 yıldır plaklarda artma olmadığını ve aktif plak bulunmadığını da öğrenince, “rutin kontrollerimi yaptırmaya devam edeceğim ancak kullandığım ilaca bir süre ara vermek istiyorum” dedim.  Çok istekli olmasalar da kararı bana bıraktılar. Bunca yıl bütün bilgi ve moral desteğiyle tedavi sürecimi en ince ayrıntısına kadar planlayan kıymetli hocalarıma bu vesileyle teşekkür etmek isterim.

Kronik ve Otoimmün Hastalıkların Tedavisinde Fonksiyonel Tıp

Bugün artık çok sayıda doktorun, farklı alanlardaki uzmanların “yaşam tarzı tıbbı” * da dedikleri “fonksiyonel tıbbın” izini sürdüm.  Kendisi de hekim olan bir arkadaşımın önerisiyle fonksiyonel tıp uzmanından destek aldım. Uzun bir soru formunun ardından gelen tahlillerin ilkini yaptırdıktan sonra, iki ay boyunca doktorumun verdiği destekleyici ilaçları –her biri yüz lira olan en az yedi ilaç- kullandım. Fonksiyonel tıp uzmanlarının yaptığı iş henüz bizim hastanelerimizde onaylanan bir protokol olmadığından tüm tahlillere ve takviye ilaçlara ücret ödemeniz gerekiyor. Uzman ücretlerini de işin içine kattığınızda en az beş bin liralık bir maliyet çıkıyor. Buna metal yoğunluğu testlerini de eklerseniz –ben yaptırmamıştım- on bin lira. Fonksiyonel tıbbın çıkmazı da burada yatıyor. Başlayan kişi sadece bir kereye mahsus bu ücretleri ödeyebilse de uzun vadede sürdürülebilir bir durum olamayacağını çok kısa sürede anlıyor.

Ancak yaygın bilginin ve uygulamanın aksine fonksiyonel tıp sadece bir takviye tıbbı değil. Bunu yolda anlıyorsunuz. Bu konu hakkında yıllardır  saglikliyasiyorız.com hesabından sık sık paylaşımlar yapan sitenin kurucuları Nurçin-Okan Çağlar bundan duydukları rahatsızlığı ise şöyle dile getiriyorlar: “Biz –saglikliyasiyoruz.com- artık daha çok yaşam tarzı tıbbı yaklaşımını vurgulamaya karar verdik. Bedene kendini iyileştirme fırsatı verilirse ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanılırsa hastalıklardan korunmak ve iyileşmek mümkün. Öncelikle beslenme olmak üzere, egzersiz, stres yönetimi ve uyku konusunda sağlıklı alışkanlıklar kazanmak ve kalıcı olmalarını sağlamak gerekiyor. Buna sağlıklı yaşam tıbbı da diyebiliriz.”  Bu bakış açısı bana da çok yakın geldi. Zaten teşhis aldığım yıl başladığım yogayı yıllar içinde hep hayatımda tutsam da son bir yıldır; yoga, nefes ve meditasyonu günlük yaşam alışkanlığım haline getirmek için daha büyük bir gayret gösteriyorum. Aynı şekilde beni besleyen tüm olumlu ilişkilerimi, bana keyif veren aktivitelerimi sürdürmeye çalışıyorum.

Fonksiyonel Tıp ve Wahls Ptotokolü

Gelelim asıl önemli olan ve bu işin kalbinde yatan “fonksiyonel beslenme” konusuna. Yine araştırmalarım esnasında kendisi de MS hastası olan Amerikalı doktor Terry Wahls’un kitabı “Wahls Protokolü”ne denk geldim. Alıp okudum. Wahls Protokolü, Dr. Wahls’un hem doktor hem de progresif MS’li bir birey olarak yaşadığı zorlayıcı semptomları tedavi etme arayışının bir ürünü. Kitapta bilimden aldığı ilhamla, eşsiz, besin açısından zengin bir plan için kılavuz olarak Paleo ilkelerini kullanan Dr. Wahls, şaşırtıcı iyileşme hikayesini –bu beslenme protokolünün ardından tekerlekli sandalyeden kalkıp bisiklete dönmesi- ve şu anda Iowa Üniversitesinde yürütmekte olduğu güncel araştırma programının ayrıntılarını anlatıyor. *

Kitaba genel bir bakış atıp, ilk bölümü en az üç kez okuduktan sonra Dr. Wahls’un kitapta önerdiği üç diyetten en hafifi olan Wahls Paleo Diyetine 15 Mayıs’ta başladım. Glutenli ürünler, süt ve süt ürünleri, yumurta, tüm şekerli ve paketli ürünleri bıraktım. 1 çay kaşığı bal ve arada bir yüzde 80 kakaolu bir dilim çikolata serbest. Dr. Wahls’ın kendisinin de MS hastası olması Paleo Diyetine hiç tereddüt etmeden başlamamda büyük etkendi. Sonuç alınmıştı. Başlarda öğünleri planlamakta zorlansam da zamanla, aile bireylerimin de desteğiyle çok çeşitli menüler oluşturmak daha kolay oldu. Zaten kitapta da örnek menüler sizi destekliyor. Başlarda en çok bu menüleri kullandım. Zamanla önerilen ürünlerle kendi menülerimi oluşturdum.

Bugün, beslenme ve yaşam tarzının insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında yayınlanmış çok fazla çalışma bulunuyor. Sosyal medyayı titiz bir şekilde taradığınızda bu kaynaklara ulaşma şansınız var. Takip ettiğim kimi sağlık sitelerinde ve hekimlerin paylaşımlarında fonksiyonel tıbba dair ne bulduysam okudum, okuyorum, okumaya da devam edeceğim. Çünkü bu alan da her geçen gün yeni bilgiler paylaşılıyor.

Geçen yıl aralık ayında bloğa yazdığım yazımı “Doğayla yeni bağlar kurduğumuz, umudumuzu hiç yitirmediğimiz bir yıl geçirelim.” diye bitirmişim.  Bu yıl da kendimizle yeni bağlar kurduğumuz, yeniden başlamak için aradığımız yegâne cesaretin içimizde saklı olduğunu bilerek, arayıp bulup çıkardığımız bir yıl olmasını diliyorum.

Mutlu yıllar.

Seher Özen KaradenizFonksiyonel Beslenme Yolculuğum

  • Tanıtım yazısından, “Wahls Protokolü”, Terry Wahls, Celsus Kitabevi
Önceki İçerikIlımlı ve Çok Yönlü Yazarımız: Martıdaş Öztaş
Sonraki İçerikSevgili Huzur Lütfen Gelirken Umudu da Yanına Almayı Unutma…
Seher Özen Karadeniz
İletişimci /Eğitmen. Okur, yazarım. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünde lisans, Gazetecilik bölümünde de yüksek lisans eğitimi aldım. İstanbul’da gazeteci olarak başladığım çalışma hayatımı, halkla ilişkiler sektöründe medya ilişkileri yöneticisi olarak sürdürdüm. Yavaş kent olduğunu düşünerek 2007 yılında Antalya’ya yerleştim. Büyükşehir Belediyesi’nin Tarih Vakfı’nın danışmanlığında sürdürdüğü Kent Müzesi Projesi’nde görev aldım. Proje vesilesiyle hem kenti, hem de insanın geçmişle olan ilişkisini nereden kurması gerektiğini öğrendim. Belleğin kıymetini, tarihin sadece kahramanların hayatı üzerinden yazılamayacağını/yazılmaması gerektiğini kavradım. Bu kavrayışla kentimle ilgili fullantalya ve businessantalya kent bloglarında röportaj yapıp kent yazıları yazıyorum. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde iki yıl süreyle ‘Kurum Kimliği’ ve ‘Medya Planlama’, yaygın eğitim merkezlerinde ‘İletişim’ dersleri verdim. Halen kent içindeki en büyük yeşil alanı olan Zeytinpark’ta ‘Doğada İletişim, Doğayla İletişim’ başlılığıyla iletişim eğitimleri veriyorum. www.martidergisi.com’da 2012 yılından beri kitap yazıları, insan hikayeleri, kent yazıları, zaman zaman da gezi yazıları yazıyorum. Yaşam boyu öğrenme tam bana göre deyip AÖF Sosyal Hizmetler bölümünü bitirdim. Halen Sosyoloji bölümü 4. sınıf öğrencisi olarak öğrenim hayatımı sürdürüyorum. Evliyim ve 13 yaşında bir oğlum var.