O, yanık ve hüzünlü sesini her dinleyişimde, bir kez daha etkilendiğim kadın…
17 Aralık 2012’ de ölümünün 1.yılında Amerika’da ve dünyanın pek çok ülkesindeki hayranları tarafından sevgiyle anıldı.
Cesaria Evora ile tanışmam 1998 yılının Ocak ayında Brezilyalı arkadaşım sayesinde oldu. Gabriella, Türk olduğumu öğrendiğinde, bana yalvarırcasına ona göbek (Oryantal )dansını öğretirsem; o da bana Brezilya’nın meşhur Samba dansını öğretmeyi teklif ediyordu. Dans dersleri başladıktan bir sure sonra, mola verdiğimizde teybe bir CD koydu ve benim o sesi duyduğumda tek sorduğum şuydu: “Kim bu hüzünlü ve bir o kadar da etkileyici sesin sahibi? Kimdi bu şarkıları bu kadar yürekten okuyan kadın?”
Evet, o sesin sahibi Cesaira Evora idi kuşkusuz.
Sonraları öğreniyorum ki, benim şarkılarını dinlerken onda hissettiğim hüzün gerçekmiş. Hayatının büyük bir bölümü acılar ile geçmiş, gerçekten de hüznünü şarkılarına yansıtmış.47 yaşından sonra gerçek anlamda meşhur olmuş ve daha sonra birçok başarılı çalışmaya imza atsa da, hep olduğu gibi kalmış, hiç değişmemiş bir kadın…
Bir röportajında, “Şarkı söylerken önümde bir balıkçı ya da Amerika’nın başkanı da otursa, büyük bir konser salonunda da olsam, izleyiciye hep aynı söylerim şarkılarımı. Sanki adada bir barda söyler gibi. Sahnede iken mutlu ya da üzgün hissetmem kendimi, şarkılarımı söylerken var olduğumu hissederim. Sıradan basit bir insanım ben, beni anlamak zor değil” diyor.
Sahneye çıplak ayakla çıkmasını ise şöyle açıklıyor: “Yaşadığım adada herkes çıplak ayakla dolaşıyordu zaten, bende böyle rahat ediyorum. Hep çıplak ayakla dolaşmışsan, ayakkabı giydiğinde özgürlüğün kısıtlanmış gibi hissediyorsun.”
Madonna, Ricky Martin gibi sanatçıların da onun hayranı olduğunu öğrendiğimde sevinmiştim değerinin anlaşıldığına. Madonna’nın doğum gününde ve düğününde şarkı söylemesini istediğinde, onun teklifini rahatlıkla reddeden kedindi o…
Cesaria, nasıl Billie Holiday, Oum Kalsaum, Amalia Rodrigues, Charles Aznavur, Edith Piaf ‘i kendine rol model olarak aldıysa; Madonna’dan, Yunanlı şarkıcı Eleftheria Arvanitaki, Erykah Badu’ya kadar pek çok sanatçı da ondan etkilendi.
Gazeteciler ile röportajı yapmayı da sevmiyordu, ama röportaj teklifini kabul ettiyse de bu 10 dakika ile sınırlı kalıyordu. Bütün gazetecilerin ortak şikayeti onunla görüşme yapmanın zorluğu ve kendisi hakkında konuşmayı fazla sevmemesi idi.
Çıplak ayakla şarkı söylemesi kadar, sahnenin ortasına kurdurduğu masa ve sandalyesi ile de meşhurdur. Sigara paketi hep masanın üzerinde durur. Konserin ortasında ya da tiryakiliğinden cani çektiğinde sigara molası verir, içkiyi 1995 yılında bırakıncaya kadar masasında su yerine içki de olurdu.
Atlantik okyanusunun kuzey batı Afrika yakınlarındaki Cape Verdi adalar zincirinden birinde doğmuş ve orada büyümüştü, şarkı söylemeye çok küçük bir kızken, babası keman çalarken ona eslik ederek başladı. Babasını 7 yaşında kaybettikten sonra, annesi onu bir yetiştirme yurduna verdiğinde halinden pek mutlu değildi. Bu durum için “en çok özgürlüğümün kısıtlanmasına üzüldüm, bu durumdan çok rahatsız oldum” diyordu.13 yaşına bastığında yurdu terk edip, adanın kıyısındaki liman barlarında iş buldu ve yaşamını şarkı söyleyerek kazandı. O, müzik okulunun ‘barlar’ olduğunu söyler, ne öğrendi ise orada öğrenmiştir, iyi ya da kötü, tıpkı çok içki içmeye de orada alıştığı gibi…
Cape Verde adalarının Portekiz egemenliğinden kurtulup bağımsız olması ile azalan ticaret ile Cesaria da barlardan para kazanamaz olmuştu.
1975 yılında müziğe on yıl ara verdi. Müziğe tekrar başladıktan bir sure sonra Lizbon’da, 47 yasında Fransız menajer/yapımcı Da Silva ile karsılaştı. Cesaira’yi Fransa’da şarkılarının kaydını yapması için ikna etti.
Da Silvia, Cesaira’nin 1988 de Çıplak Ayaklı Diva albümünün ardından onun hayatini bir anda değiştiren kişi oldu. Ancak 53 yasında (1994) uluslararası şöhretli bir şarkıcı olmuştu. Ömrü boyunca da birçok başarılı albüme imza attı.
Dünyanın pek çok ülkesinde konserler verdi, Café Atlantico albümünden sonra hayran kitlesi daha da arttı ve bu albümü 1 yılda sadece Fransa’da 300.000 adet sattı.
İlk kuzey Amerika turuna başladığında Madonna, David Byrne,Brandford Marsalis ve New York sosyetesi onu görmek için Bottom Line konser salonuna akın ettiler.
2000 yılında Cafe Atlantico albümü Grammy ödüllerine aday gösterildi ve 2001 de Cesaria albümü, Fransız Victoire de la Music ödüllerinde “en iyi dünya albümü” ile ödüllendirildi. 2004 yılında Live D’Amor albümünü piyasaya sundu.
Cesaria Evora’nin “ Deniz, adada yasayan insanlar için hep oradadır, aklımızdan çıkmaz. Bizi saklar ve korur. O umut kaynağıdır. Adına hep dualar edilir. Cabo Verde’de çoğu insan bu sonsuz büyüklükten beslenir” diyerek anlattığı Rogamar albümü( Roga: Dua etmek, mar: deniz) Paris, Rio de Janerio ve yasadığı kasaba Mindelo’da kaydedildi.
Rogamar albümünde yer alan bir şarkısının (Mar Nha Confidante)sözleri de şöyle:
Deniz Sırdaşımdır
Deniz, dur ve dinle
Dinle şikâyetimi
İyi dinle
Kederime gülüp geçme
Bu âlemin koca dili
Senin derinliklerinden bile uzun
Kalbimi kırdı, aşkımdan etti beni
Haksızsam söyle
Sırdaşım ol benim
Acımı paylaş
Sevincimi de…
(Mar Nha Confidante -The Sea Is My Confidant, Rogamar,2006)
Cesaria’nin yaşamı boyunca aldığı en anlamlı ödül, ülkesi tarafından verilen “ Kültür elçisi” unvanı idi.
Meşhur olduktan sonra yılın yarısını turnelerde kalan zamanını da doğup büyüdüğü adasında geçirdi.
2010 yılının mayıs ayında Paris’te acil olarak açık kalp ameliyatı oldu, ameliyat başarılı geçmişti ama yılbaşına kadar dinlenmesi gerekiyordu.
2011 yılının mart ayında tekrar turneye başladı ve Eylül ayına gelindiğinde kendini iyi hissetmiyordu. Kariyerine artik devam edemeyeceğini hayranlarına açıkladıktan üç ay sonra da vefat etti.(17 Aralık 2011)
Ölümü benim gibi tüm hayranlarını üzse de, boğuk, içli, hüzünlü sesini dinledikçe geriye ondan etkilendiğimiz, çok güzel şarkılar bıraktı. En sevdiğim şarkılarından ilk aklıma gelenleri, Nho Antone Escaderote, Besame Mucho, Sodade, Historia De Un Amor, Petit Pays diyebilirim.
Ben bu satırları yazarken Cesaria yukardan beni seyrediyor ve tüm umarsızlığı ve ona yakışan tavrı ile eminim şöyle diyordur: “Şarkılarımı seviyorsan dinle ama ne gerek var benim hakkımda yazmaya, konuşmaya, beni övmeye, başkalarına anlatmaya… Ben sıradan basit bir insanım ve şarkı söylemeyi seviyorum, hepsi bu.”
Ve umarım siz okuyucular da onun sesini benim kadar beğenirsiniz, bu konuda youtube size yardımcı olacaktır.
Dinlediğiniz her müziğin ruhunuzu dinlendirmesi dileğiyle, sağlıcakla kalın.
Stüdyo Albümleri:
La Diva Aux Pieds Nus (1988)
Distino di Belita (1990)
Mar Azul(1991)
Miss Perfumado(1992)
Cesaria Evora(1995)
Cabo Verde(1997)
Café Atlantico(1999)
Sao Vicente di Longe(2001)
Voz d’Amor(2003)
Rogamar(2006)
Nha Sentimiento(2009)
Cesaira&…(2010)
Yararlanılan kaynaklar:
www.huffingtonpost.com
www.rfimusic.com
İnsancalar.blogspot.com
www.answer.com
www.muziksoylesileri.net