Film Analizi: Green Book (2019)

“Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, psikolojik bir hastalıktır.”

Malcom X’in bu sözüne, 2019 yılının En İyi Film Oscar’ını alan ve yönetmenliğini Peter Farrelly’in yaptığı Green Book (Yeşil Rehber) filminin, özellikle bir sahnesini izlerken hak vermemek elimizde değildir. Bu sahnede film karakterlerinden Tony Lip’in evine, siyahi tamirciler gelmiştir ve Tony’nin eşi onlara limonata verir. Tamirciler gittikten sonra Tony, onların kullandığı bardakları alır ve çöpe atar. Renk ve kirlilik birleşimini yapmış olması ve bu tutumu  psikolojik bir rahatsızlıktan başka bir kavramla açıklanamaz gelir.

Film, 1960’lı yıllarda Amerikan’ın yaptığı siyahi ırkçılığını ve çeşitli alanlardaki yansımalarını, iki adamın yol hikâyesi ile izleyiciye aktarır. Bu yol, her iki adam için de birbirlerini anlamaları, farklı açıları birbirlerine göstermeleri, her ikisi için de  içsel sorgulama, bir değişim, dönüşüm süreci haline gelir. Bu dönüşüm sırasında başlangıçta ırkçı bir tutumu olan Tony özündeki insanlığı, iyiliği keşfederken; Mr.Shirley, ise yıllarca maruz kaldığı zalimce ayrımcılık sebebiyle sarsılan, ezilen benliğini ve özgüvenini tekrar ayağa kaldırır. Aslında Mr. Shirley, oldukça başarılı bir piyanisttir. Aynı zamanda kültürlü, zeki ve kibar bir insandır. Ancak tüm bu meziyetleri onun müziğini keyifle dinleyen beyazların, onunla aynı lokantada yemek yememesine hatta aynı tuvaleti kullanmamasına engel değildir. O sanatçı olmanın ötesinde, öncelikle deri rengi siyah olan bir insandır onların nazarında. Nitekim onu sadece bir sahne metası, eğlence figürü olarak görürler. Sanatçı kişiliği, statüsü ve hatta parası ona, beyazlarla aynı mekânları kullanabilme hakkını meşru kılmaz. Shirley’in yaptığı  müziğin, ruh kapılarını açan melodileri, beyinlerdeki ırkçı duvarlarında gedik açamaz. Onun uğradığı bu haksızlıklar, Tony’in empatik bir tavırla yaklaşımına ve sonunda özündeki insanlığın ortaya çıkıp sempati, koruma ve hatta ona karşı sevgiye dönüşmesini sağlar.

Viggo Mortensen and Mahershala Ali in “Green Book.”

Farklı olan yabancıdır, ötekidir ve hatta tehlikelidir algısı ile her daim empoze edilen Amerika’nın ırk ayrımcılığı, iki insanın ilişkisinde, farklı olan bizim için gelişme fırsatı olabilir ve renk, ırk, cinsiyet ve farklı tercihlere sahip olunması, birbirimizle ılımlı ve insani bir iletişim kurmamıza engel olmamalıdır algısına yerini bırakır. Mr.Shirley’in “ben neyim?” diye sorduğu sahnede, cevap izleyicinin yüreğinden dökülür: “Sen, öncelikle insansın, Mr. Shirley”… Bu güzel filmi izlemeniz dileğiyle…

Mesude YILDIZ

Önceki İçerikAta’ya Mektup
Sonraki İçerikTÜYAP Kültür Fuarları Onur Ödülleri Sahiplerini Buldu