“Anne lüffen bunu alalım!”
Bir kitaba bakıyorum bir de her şeyden habersiz masum, heyecanla parlayan gözlerle bana bakan oğluma. Henüz 3 yaşında, kitap almak için girdiğimiz dükkânda çocuk kitapları köşesindeyiz.
“Neden özellikle bu kitap?” dedim. “Spiderman var” dedi kitabın kapağını göstererek.
Çocuklar gelişimleri boyunca modeller seçerek kendilerini onlarla özdeşleştiriyorlar. Bu rol modeller anne, baba ya da yakın çevre olurken zamanla yerini masal, film ya da kitap kahramanlarına bırakıyor.
Kitapların, çocukların dünyasındaki bu büyük rolü düşünüldüğünde bu konuda zincirleme hepimiz sorumluyuz. “Normal şartlarda” ilk sorumluluk, çocuklara sunduğu masallardaki anlatım diliyle kitabı yazan yazarların. İkinci sorumluluk, basılacak kitapların bilinçli, hassas ve özenli seçimiyle yayımcıların. Üçüncü sorumluluk ise bizlerin, yani anne-baba, öğretmen ya da kitabı çocuğa sunan biz yetişkinlerin.
Gelelim “normal olmayan şartlarda” olanlara. Aslında daha önce basılmış ama maalesef sosyal medyada yeni gündeme gelen uygunsuz içerikli çocuk kitaplarını gördükçe aklıma şu soru geliyor: Yazar hangi amaç ve ideoloji ile bunu yazdı? Yayımcı neden ve niçin bu kitabı yayınladı? İşin vicdani boyutunu, sosyal sorumluluk bilincine daha gelmedim bile…
Çocuk Kitapları Seçiminde Sorumluluğumuz
Bu durum çocuklar için üretilen içeriğin, etik, vicdani ve ahlaki sorumluluğunun ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor. “İyi de bunları kimse denetlemiyor mu?” dediğinizi duyar gibiyim. Her şartta (normal, anormal) bilinçli tercihler yaparak çocuğu yönlendirme, bir nevi okuduğu kitapları denetleme görevi ailenin olmalı. Aileler, öğretmenler, sorumluluk sahibi vicdanlı bireyler birlik olup, bilinçlenme arttıkça bu tarz çıkışlar da yeterli pirim alamayacaktır. Yoksa, denetimle, sansürle yapılacak, her yazı yazana tepeden getirilecek olası müdahale bana göre yazılan, anlatılan masalların, kurulan hayallerin özgür olmaması anlamına geliyor. Amacımız yasaklamak değil, bilinçlendirmek olmalı.
Çocuk Kitapları Nasıl Seçilmeli?
Kitap seçimi, 0-12 yaş arasında bir yetişkin desteğiyle yavaş yavaş gelişen bir alışkanlık. 12 yaşa kadar sansürcü bir zihin yerine, eleştirel bakış açısı kazanan, sorgulayan, araştıran çocuklar, sonrasında kendi seçimlerini doğru yapabilirler. Gelecekte ne istiyorsak çocukken zihinlerine onu ekiyoruz çünkü.
Çocuklarım büyürken, onlara alacağım kitapları önce araştırıp, okuyup sonra onlara okur, okutur ya da önerirdim. Bu sayede “Araştır- incele- ele- seç -değerlendir” yönetimiyle bilinçli seçimler yapmayı öğrendiler.
İlk önce yazarı araştırırdım. Kim olduğu, kişisel görüşleri, ne tür kitaplar yazdığı ve nasıl bir bakış açısıyla yazdığı önemliydi benim için. Yıllar geçtikçe kullandıkları masalsı dil sayesinde bazı yazarların eserleri kitaplığımızın başköşesinde yerini aldı.
Sonra araştırma sırası yayınevlerine gelirdi. Yayınevlerinin kimliği, hangi yazarlarla çalışıyorlar, ne tür kitaplar yayımlamışlar…
Okul öncesi dönemdeki resimli kitaplarda çizimlerin yumuşaklığı, canlılığı, yazının resimle uyumu kitabı seçmemizdeki kriterlerden biriydi.
Kitapları bazen tavsiye üzerine alırdım. Fikirlerine güvendiğim pedagoglar, ebeveynler, öğretmenler…
Tüm bu araştırma süreci biraz yorucu gibi görünebilir. Ancak çocuklar okula başladığında bu sürece dahil oldukları için paylaşmak işi daha keyifli hale getirdi.
Yıllar sonra geriye dönüp baktığımda, zaman içinde onların hayatına giren kitapların, zihinsel, bilişsel ve duygusal gelişimlerini nasıl etkilediğini görebiliyorum. Her çocuk gelişimini destekleyen kitaplarla büyümeyi hak ediyor.
Sevgiyle kalın.
Hüma Oktay