Aman Allah’ım! Bu çağda mutsuz olmak, mutsuz gözükmek ne kadar acizlik göstergesi. Sosyal medyanın mutluluk çağlayanlarında kirli bir “şey” gibi mutsuz gözükmemiz, ya da hiç oralarda olmamak kabul edilir değil. İletişim Yayınları’ndan çıkan Alman felsefeci ve yazar Wilhelm Schmid’in “Mutsuz Olmak, Bir Yüreklendirme” kitabı 92 sayfa olmasına rağmen boyundan büyük bir ağırlık kaplıyor. Bir günde okunabilecek ancak bir günde sindirilemeyecek yoğunlukta ve lezzetle tatlar bırakıyor zihnimizde. Toplam 10 yazıdan oluşan kitabın içinde mutluluk ve talih ilişkisi, hoşnutluk, ebedi mutluluk, hayatın bereketi, depresif olmak, uçurumun kıyısında yaşamak, mutsuzlukla beraber yaşamak için rehber ve melankoli üzerine çok derinlikli, güzel yazılar mevcut.
Schmid, modern çağın insanına sürekli mutlu olması gerektiği konusunda her alanda baskı yapıldığını, eğer insan mutsuzsa bu hayatın yaşamaya değer olmadığını empoze edildiğinden dem vuruyor. Peki bu mutsuzluğu yenmenin yollarından biri olarak ne öneriliyor; tüket, tüket, tüket. Buna rağmen anlam yoksunluğundan mustarip olan insan mutlu olamıyor zira parayla alınan şeyler de geçici. Bunun farkına varınca ne mutluluktan eser kalıyor ne sağlıktan. İnsanoğlu daimî mutluluğu, iyi hissetmeyi aramaktan bitap düşüyor. “İnsanları sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırmış bir çağda yaşamak, bu durumu iyice ağırlaştırır” diyor Schmid. Oysa hayat mutsuzluğu da kabullenebildiğin ve onunla baş etmeyi öğrendiğinde anlam kazanıyor. Schmid’den cümlelerle devam edelim:
“Dış koşulların baskısı arttıkça, insanlar içsel mutluluklarını sorgularlar: Mutlu muyum ben?”
“Mutsuz kişi modern vebaya yakalanmış demektir, cüzzamlı gibi davranılır ona, insanlar ondan uzak durmayı tercih ederler”
“Mutluluk önemlidir ancak anlam daha önemlidir”
“Mutluluk üzerine çok fazla konuşmak, hiçbir zaiyatı, hiçbir gölgeli yanı olmayan başarılı bir hayatın, başarılı bir ilişkinin mümkün olabileceği illüzyonunu besler”.
Ne derseniz sevgili okurlar, pek de haksız değil gibi Schmid.
Anıl Akın