Bana Ne İyi Gelir?

 “İnsanın bir günü bir gününü tutmaz” demiş eskiler. Haksız da sayılmazlar değil mi? Her sabah farklı uyanıp, başlarız yeni güne. Zamanın ne getireceğini bilemeyiz. Bu belirsizlik dahilinde, bilinçli bir farkındalıkla güzel bir gün yaşamayı dileriz. Hayatımız boyunca dileriz, isteriz, hayaller kurarız, dua ederiz peki isteğimiz için eyleme ne kadar geçeriz? Bu soru mühimdir. Her an iyi hissedemeyiz elbette, her an eyleme geçecek arzu ve gücümüz de mevcut olmayabilir. Bazen motivasyonumuz düşer, şartlar el vermez. Biliriz ki, tam da hevesimizin olmadığı, şartların zorladığı o anda harekete geçebilmek bizi hedefimize yaklaştıran şey olur. Dinlenme ihtiyacımızı her daim gözetmeliyiz, o ayrı, bahsettiğim pes etmeme halimiz.

Çok uzun süredir hepimiz zor zamanlar geçirdik, geçiriyoruz. Gerek ekonomik durumlar gerek doğal afetler, toplumsal yozlaşma ve kendi küçük dünyamızın akıştaki meseleleri derken oldukça hırpalandık. İnsan gücünü çok zorlayan şeyler yaşadık ülke olarak. Yaşam enerjimizi korumak çok güçleşti. Doğal, insani ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlandık, bazen de çok utandık. Çünkü onlara erişemeyen nice insanımızı gördük, canımız yandı tanık olurken her şeye.  Birbirimizin halinden en çok anlamak istediğimiz zamanlardan geçiyoruz. Dilerim ki artık ferahlarız…

Zaman bir biçimde akarken onunla hizalanmak için yapabileceğimiz küçük şeyler var. Bu küçük şeyler büyük farklar yaratabiliyor ve hayatımızın kalitesinde olumlu yönde değişimlere vesile oluyor. Bunların başında düzenli bir biçimde sabahları ve her ihtiyaç hissettiğimizde kendimize yönelik iç çalışma soruları sorabilmek geliyor.

  • Bu sabah kendimi nasıl hissediyorum?
  • Tam da şu anda bana ne iyi gelir?
  • Ben ne istiyorum?

Bu sorular bizi iç dünyamıza yönlendiriyor, farkındalığımızı arttırıp bizi kendi ihtiyaçlarımıza odaklayıp, tercih yapma konusunda gelişmemizi sağlayabiliyor.

 “Bu sabah kendimi nasıl hissediyorum?” derken, durup derin bir nefes alıp, tüm bedenimizi tarayıp, duygumuzun adını bulabilir, o duyguyu yaşayabiliriz.

“Tam da şu anda bana ne iyi gelir?” dediğimizde ise yine derinlerden bir ses yanıtlar bizi. Kendimiz için en iyisini yine o ses bilir. Ona hep kulak verelim olur mu?

“Ben ne istiyorum?” Sıklıkla otomatik pilotta pek üzerinde durmadığımız o soru… Hayatın hızında ıskaladığımız. Olanla yetinmeyi, uyumlanmayı daha çok yeğleyebiliriz. Zaten çocukluktan bu yana daha fazla öğrendiğimiz de bu değil mi?  Kendimize yönelik bu tarz sorular sormaya başladığımızda kendimizle ilgili keşifler yapıp, yaşantımızın kontrolünü, yönetimini elimize alıp, yetişkin hayatımızın sorumluluklarının daha çok farkında olabiliriz.

Kendimizin farkında olmanın, kendimizi tanımaya çalışmanın hem iyi hissettiren hem kötü hissettiren birçok dinamiği olacaktır. Her şey yeterince zorken içe dönüp zorlanmak insanın ilk tercih edeceği şey olmayabilir elbette. Sonuçta, doğası gereği insan zihni iyi hissettirmeyenden kaçmaya yatkındır. Ama sıklıkla unuttuğumuz bir şey daha var, duygular gelir, eğer kaçmaz da hissedersek geçer. İyi ya da kötü fark etmeksizin. Bunu biliyor olmak da iyi halimizin kıymetini daha çok bilmeye, kötü hallerimizde de nasılsa geçeceğini bildiğimiz için metanetli ve daha çok tahammüllü olmamızı sağlamaz mı?

Şimdi, şu an ne zaman, nasıl ve nerede olduğumuzu bir kenara bırakıp, içtenlikle ve yanıta hazır olarak soralım mı kendimize:

Bana ne iyi gelir?

Bu bir bardak çay, kahve, bir dost sesi veya buluşması, yalnız kalınan sakin bir zaman dilimi, özbakıma ayıracağımız bir süre, uyumak, yürüyüş, spor ve sanat dallarıyla ilgilenmek, hayvan dostlarla, doğayla olmak, hayatımızda, ev ve ofislerimizde yeni düzenlemeler planlamamak, yapmak, birileri için elden gelen maddi-manevi destekler verebilmek, yardımlaşmak veya hiç ama hiçbir şey yapmadan tavana bakıp öylece durmak.

Listemiz, istek, tercih, zaman, ekonomik imkanlara göre değişir elbette. Soru bizden bize, yanıt da öyle.

Bir bakmışız “Bana “dediğimiz şeyler “Bize” de sirayet ediyor. Bütünün iyiliğinde irili ufaklı bir payımız oluyor.

İşte bu da sorumuzun cevaplarından sayılabilir, bu bana iyi gelir diyebiliriz.

Peki, hadi şimdi bulun bakalım, size ne iyi gelir?

 Sevgimle

 Gaye Elmas Ünver

 

Önceki İçerikBen Kirke
Sonraki İçerikGençlerde Artan Kalp Krizi Riskine Dikkat!