Almanya Acı Vatan’da Münih

Almanya ismi bana hep Almanya Acı Vatan filmini çağrıştırır. Yıllardır Sıla özlemiyle kavrulmuş insanlar aklıma gelir. Bundan mıdır bilmiyorum Almanya’yı görmeyi hiç arzulamamışım.

Zira benim ablamda bir zamanlar Almanya’da bulunmuş ve çalışmış biri olarak ki, etrafımızda birçok aileden birileri gurbete gidip hele de Almanya ‘ya çalışmaya gitmiştir. Bilinçaltı bende Almanya iyi bir izlenim bırakmamış demek ki… Ama sonunda kadere bakın ki ablamla Almanya’nın Münih şehrine gidip orayı gezmek varmış.

münih1Bir gün telefonda sohbet ederken ablam Almanya ‘ya gitmem gerekiyor ama yalnız istemiyorum benimle gelir misin dedi. Ben de olmaz desem her yere gidiyorsun benimle niye hem de görmediğin bir Ülkeye gelmiyor sun demesin diye hadi gidiyim dedim. Ama ablamla seyahatin hiç kolay olmayacağını tahmin ediyordum ama son üç gün kızım gelecek hep birlikte gezeriz ne de olsa diye fazla üstünde durmadım. Tabi yanılmışım ama olsun gitmeseydim bilmeyecektim. Bu şekilde Münih seyahatinin hazırlığı başlamış oldu. Kızım Noel tatiline eve gelmeden evvel orada kısa bir gezi yaparız diye kızımı da ayaklandırdım ve biletini aldırdım. Gezilecek ve görülecek yerlerle ilgili ulu büyük manitu Google’dan araştırma yapıp notlar aldım. Çünkü bu gezi keyif gezisi olacaktı.

Herhangi bir tura bağımlı değildik. Kendim organize yaptım. Böylelikle bugüne kadar yalnızca aktarma yapıp havaalanında bekleme yaptığım memlekete yol aldık. İki buçuk saatlik uçuştan sonra Münih’e indik. İlkönce bir şeyler atıştırıp trene binelim dedik. Almanlar insanların rahatlıkla bir yerden bir yere gitmeleri için en uzun mesafe de olsa tren yada metroları vardı. Sistem dakikti. Saat kaçta kalkacağı peronlarda dijital ekranlarda yazılıydı. Nereye gideceği de tabi ki. Elinde şehir haritası var sa ve gideceğin yeri bilmesen bile her şey ayrıntılı yazılıydı. Çok hoşuma gitti. Trene bindik 45 dakika sonra ineceğimiz yere varacaktık. Etrafı seyrederek ineceğimiz yere yaklaşırken Münih’in kalbi denilen Marien Platzdan geçerek Hauptbahnhof’a geldik. Burada indik ve otelimizin olduğu caddeyi arayarak kalacağımız yere vardık. Tabi ablamın Almancası olduğu için ben misafir sanatçı olarak onun söyledikleriyle hareket ediyordum. Odamıza yerleştikten sonra Marien Platz’ı gezmeye gittik. Hava bayağı soğuktu.

Eski şehrin kapısında resim çekerek etrafımı keşfetmeye başladım. Ablam daha önce geldiği için bana tanıtım yapıyordu. Dikkatimi çekenlerin en başında Noel zamanına yaklaştığımız için meydanlarda küçük tahtadan evler şeklinde süs eşyaları satan, ayrıca sıcak şarap, sıcak bira, tatlılar ama envai çeşit kekler, şekerlemeler, krep, sosis bir çok yiyecek satan küçük evlerin hepsi ışıklarla süslerle donatılmıştı. Benim çok hoşuma gittiğinden bir müddet bunları dolaşarak gezdim… Yorucu bir gün olduğundan otele dönerek dinlenmeye geçtik. Sabah kahvaltıya indik. Kahvaltı bugüne kadar hiçbir Avrupa Ülkesinde görmediğim zenginlikte idi. Çünkü kahvaltıda çeşitli peynirler vardı ve ben çok şaşırmıştım.

münih2 münih3

Güzel dört dörtlük bir kahvaltıdan sonra keşfe çıkmaya hazırdık. Metroyu kullanarak Marien Platz caddesine yani Münih’in kalbine gittik. Çünkü çoğu müze ve görülmesi gereken kiliseler alışveriş yerleri buranın çevresindeydi. Meydanda hükümet binası, Meryem ana kilisesi biraz ilerisinde Frauenkirche kilisesi var. Asıl ismi Yüce Lady’mizin katedrali iki büyük kubbesiyle meşhur kadınlar kilisesi olarak da adı geçiyor. O kubbelerden asansörle yukarı çıkılıp şehri seyretmek mümkündü. Ayrıca Bavyera kralı Ludwing’in altın mezarı da orada bulunmaktaydı. Tabi sevgili ablam bunca senedir buraya gelip te hiç merak etmediği kiliseyi benim sayemde merak edip gezmişti. Münih şehri için Almanya’da anlatılan enteresan bir hikaye olduğunu okumuştum. Genç bir çift evlenmek üzeredir ancak kız sevgilisine şöyle der; Aşkım nereye gidersen git seninle geleceğim ama Münih sınırlarına asla! Genelde Almanya denilince akla Berlin, Hamburg yada Bremen gelse de burasının henüz keşfedilmemiş olduğunu söylüyorlar.

Bu sene bugüne kadar görülmemiş bir turist akını olduğunu orada yaşayanlar söylediğine göre demek ki keşfedilmeye başlanılmış. Zira bayağı kalabalıkta dolaştığımı söylemeliyim. Meydandaki Belediye binası gotik tarzında yapılmış en güzellerinden biriydi. Ben orada olduğum günlerde her gün saat 12 ve 17 de saatin üzerindeki figürler hareket ediyor ve herkes onu seyretmek ve videoya çekmek için orada bulunuyordu. Üst figürde kral ve kraliçenin önünde atların üstünde şövalyeler müzik eşliğinde dönüyorlardı.

münih4

Alt figürde de dans eden insanlar dönüyordu. Benim hoşuma gitmişti. Akşam olduğunda her yer ışıklarla donandığından gezmesi şölen gibiydi. Ertesi günü Deutches Müzesine gittik. Burası Isator nehrinin kenarındaydı. Burası Dünyanın en geniş en büyük bilim ve teknoloji koleksiyonlarının bulunduğu müze herkesin ilgisini çeker durumdaydı. Çünkü içinde büyük deniz taşıtlarının yani yelkenler, buharlı motorlar, uçaklar, arabalar, trenlere ait bölümler vardı. Ama ablamın pek ilgisini çekmediğinden fazla ayrıntıya girmeden dolaştık.

Kahve içmeye gittik. Burası tatlı şehri gibiydi. Pastaları, strudeli, kekleri hem görünüş hem de tat bakımından nefisti. Her saat, her an gezerken yemek yiyen insanlar sokaklarda olduğundan güvercinlerin tombulluğu dikkatimi çekmişti. Münih’te bayağı müze vardı. Güzel Sanatlar Akademisi geçmiş ve gelecek arasındaki eserleri eski ve yeni bina eklentileri içinde insanlara gösteriyordu.

Bazen bir sarayda yer alan müze, yeni eklentileriyle yer alıyordu. Bu da sanata bayağı önem verdiklerinin bir kanıtıydı. Ertesi günü Odeonplatzı gezip orada neler olduğuna baktık. Burada da büyük bir opera binası ve Residenz Müzesi vardı. Bunun için bir gün ayırmak gerekiyordu. Onun için ertesi günü gelmek üzere danışmadan öğreneceğimizi öğrenerek sokakları keşfe devam ettik. Tabi o sokaklarda kurulan küçük evlerdeki yiyecekleri tatmayı ihmal etmiyorduk. O kadar güzel Noel süslemeleri vardı ki almadan birini atlasam ötekinde mutlaka alıyordum. Böylelikle yılbaşı çekiliş hediyelerimi de almış oluyordum…Daha sonra ki gün Rezidenz Müzesine gitmek için metroya bindik ve Odeonplatzda indik. İki bölümden oluşuyordu. Bir bölümü kısa tur denilen kraliyet mücevherleri ve süs eşyalarının bölümü, diğer uzun bölüm ise Bavyerayı yönetenlerin yaşadığı yer olarak 120 odadan oluşan bölümlerdi. Hele bir bölümü vardı. 70m metre uzunluğunda Dük V.Albrecht için tasarlanmış Rönesans kütüphanesiydi. Odanın içinde yan kenarlarda Antik Yunan ve Roma liderlerinin büstleri vardı. Muhteşem tavan süslemesine bakmaktan boynum tutuldu. Başka bir bölümünde çeşitli Ülkelerin porselenlerinin sergilendiği muazzam koleksiyonlar vardı. Hele en son bir odadan çıkarken uzun bir koridor şeklinde hanedanlığa ait kişilerin tabloları ve tavan süsleri çok güzeldi.

münih5 münih6

Bu müzeyi gezerken arada kahve molası vererek gezmemiz çok iyi olmuştu. Zira sonunda gerçekten yorucu ama bir o kadar haz alarak gezdiğim müzeydi. Sonra burada sokakta sıcak şarap içip kestane yiyerek küçük mağazaları dolaştık. Başka bir gün de eskiden Eski Belediye Saray Binasının yerine yapılan oyuncak müzesine girdik. Dar bir kapıdan sanki Galata kulesinin merdivenlerinden çıkıyormuş gibi daracık kuleden yukarı birinci kata çıktık. Orada danışman ve hediyelik kartlar ve masal kitapları bulunuyordu. Biletimizi aldıktan sonra en üst katına asansörle çıktık. Küçük tek odalara konulmuş 200 yıllık oyuncaklar vitrinlerde sergileniyordu. ABD ve Avrupa’dan toplanmış oyuncaklardı. 1960 yılına ait

Barbie bebekler de vardı. Ama şunu itiraf etmeliyim ki, bizim Oyuncak Müzemiz buna bin basacak nitelikteydi…Ertesi günü kızımı karşılamak için metroya gittik. Çünkü havaalanından bizim olduğumuz yere tren olması ulaşım açısından harikaydı. Kızıma kavuşunca hep birlikte otele gidip bavulunu yerleştirdikten sonra ablamla kızıma rehberlik yapmaya başladık. Ne de olsa iki gün burada olacaktık. Artık gezimizin sonuna yaklaşmıştık.

münih7 münih8

En beğendiğim yerleri ona gezdirerek güzel bir tatili olması için uğraştık. İlkönce Marienplatza götürerek oradaki şenlikli yerleri görmesini istedim. Çünkü yılbaşı hediyelikleri almak istiyordu. Hep birlikte bütün sokaklara girerek hem yiyerek ve içerek hem de gezip alışveriş yaparak dolaştık. Ertesi günü buraya ait çok meşhur Hofbrauhaus birahanesine gidip hem yemek yiyip hem de bira içmeye gittik. Bulunduğu sokak çok güzeldi. Burası 1589 yılında açılmış. Yeni inşa tarihi 1896 yılında yapılmış. 4 bin kişi burada yemek yiyebiliyor. girişte otantik Bavyera’ya ait kıyafetlerle müzik çalan orkestra var. Yer hem otantik ve de turistik bir yer olduğundan bayağı kalabalıktı biraz bekledik. Sonra yemek siparişimizi ve bira siparişimizi vererek buranın tadını çıkardık.

Son günümüzde de kızımla müze günü yaptık. Gitmediğim Residenz Müzesinin Opera salonuna gittik. Harikaydı. Sonra Pinakothek müzesine giderek Renoir, Rubens, Rafael, Dürer,Cezanne vbirçok ünlü ressamların eserlerini gördük. Buradan çıkıp English Gardene gidip orada ki tarihi bir barda mola vererek son günümüzü de sanata ve tarihe ayırmaktan memnun olarak otelimize döndük. Sabah kahvaltıdan sonra uçağımıza gitmek için metrodan trene binerek kolayca Franz Josef Strauss havalimanına geldik.

Bu havaalanı en iyi on havaalanı ödülünü dört kez üst üste alarak Avrupa’nın en iyisi olduğunu da ablamdan öğrenmiş oldum… Bu seyahatim diğer seyahatlerimden çok farklıydı. İlk kez ablamla yurtdışına çıkıyordum. Kızımla çok gittiğimden nelerden hoşlandığımızı bilirdik. Ama ablamın rehberliğinde bir seyahatin zor olduğunu anlamış oldum. Çünkü ikimiz farklı şeylerden hoşlandığımızdan ara ara münakaşalarımız oldu. Şimdi seyahatten sonra bunu daha iyi anladım.

Gezmek hakikaten insana çok farklı duygular yaşatabiliyor. Anladım ki ben gezmeyi farklı kültürleri tanımayı seviyorum ama seyahat eden herkes bunu sevmiyor bu kişi ablam bile olsa aynı ana babadan doğsan da farklı karakterler taşıyoruz. Demek ki eskiler boşuna dememiş; Beşparmağın beşi de bir olmuyor.:)) Eğer Münih’i görmediyseniz mutlaka görün derim hiç yabancılık çekmeyeceksiniz, iki kişiden biri Türk Vatandaşlarımız. E hakket Almanya ‘yı istila etmişiz yani…

Sevgiyle ve Geziyle Kalın,

Önceki İçerikBen Cesur Bir Kızım
Sonraki İçerik2013, 2013 Yılı Olalı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz