Sabahın beş buçuğunda gelen mesaj sesiyle irkildiğiniz oluyor mu? Telefonu veya kişiyi sessize almayı unutmuşsanız, “Birine bir şey mi oldu acaba?” diye düşünüp kalbiniz yerinden çıkacak gibi çarpıyor mu? Kalbinizi hoplatan o mesajda “Bu mesajı yirmi kişiye gönder, bolluk bereket sana aksın” mı yazıyor? Sürekli ilginiz olmayan video ve içeriklere maruz bırakılıyor musunuz? Sizin haberiniz olmadan çekilen saçma sapan bir fotoğrafınız, “story”lerde karşınıza çıkıyor mu? Görüşmediğiniz insanlarla sürekli konuşma gruplarına mı eklenmeye mi zorlanıyorsunuz?
Bu ve benzeri birçok mesele için artık kocaman bir DUR demenin zamanı geldi.
Nasıl ki günlük yaşamımızda selamlaşmak, hatır sormak, özür dilemek, sözünde durmak, rahatsız etmemek gibi davranış ve eylemleri birer görgü ve adap çerçevesinde uygulamak durumundaysak aynı şey sosyal medya ve internet dünyası için de geçerli. Sosyal medya birilerinin sandığı gibi sanal değildir. Birini takipten çıkardığınızda size kızıyor ya da sosyal medyada yazdığınız bir şeye güceniyorsa o mecralara “sanal” diyemeyiz. Artık gerçekliği ve bir karşılığı olan sahici yerlerdir internet ortamları.
Kimse kusura bakmasın. Ya da kusura baksın ki, neyi yapıp yapmadığının farkında olsun.
Konuyu en baştan ele almak zorundayım, “anlaşılır” olması için.
Görgü Nedir? Adabımuşaret Nedir?
Görgü, sözlük anlamıyla bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik davranışlarıdır; terbiyedir. Görgü kurallarının başında ise “edep” gelir. Edep günlük hayattaki davranışlarımızın özüdür; adabımuaşeret, yazılı olmayan kurallar bütünüdür. Adabımuaşeret önce ailede, kişinin ailesi yoksa ilk sosyalleştiği ortamda ve yıllar içinde eğitimle kazanılır. İyi bir eğitim ile görgülü bir şekilde yetişen insan günlük yaşantısında hata yapmaktan da korunmuş olur.
Görgülü olmak, sosyal ilişkilerin daha sağlıklı, saygılı ve huzurlu bir ortamda gerçekleşmesini sağlar. Deneyimlerle, yaşanmışlıklarla, başımıza gelenlerden alacağımız ders ve örneklerle bu kurallara yenilerinin eklenmesi ve mevcut olanların güncellenmesi de mümkündür. Dolayısıyla kimse içeri buyur etmeden içeri girmemek, başkalarının evinde izinsiz gezmemek, çocukları şapur şupur öpmemek, telefonla ararken bile saatin kaç olduğuna bakmak gibi basit görgü kurallarını, içinde yaşadığımız dijital çağda da uygulamak; bilmeyenlere de hatırlatmak zorundayız. Çünkü hayat sadece sizden, sizin sosyal medya hesaplarınızdan, sizin gönderilerinizden ibaret değil.
Sosyal Medyada Görgülü Olmak
Sosyal medyanın hayatımızdaki yeri yadsınamaz bir gerçek. Ancak, bu sanal dünyanın sunduğu imkânlar kadar, birtakım etik sorunları da beraberinde getirdiğini unutmamak gerekiyor. Sürekli dikkatimizi çeken gereksiz mesajlar, izinsiz paylaşılan fotoğraflar ve habersiz eklendiğimiz gruplar, dijital nezaketin önemini daha da belirgin hale getiriyor.
Sosyal Medyada Fotoğraf Paylaşımında Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Sosyal medya görgüsünün en yaralı konularından ilki, fotoğraf paylaşımı. Herkesin kendi mahremiyetine saygı duyulmasını istemesi en doğal hakkıdır. Bu nedenle fotoğraf ya da video paylaşmadan önce izin almak, görselin uygun olup olmadığına bakmak, hem etik hem de nezaket kuralları açısından gereklidir. Kişinin haberi olmadan çektiğiniz ve yayımladığınız fotoğraf, onun mahremiyetine saygısızlıktır. Ve bu davranışın cevabı “Ne var canım herkes yapıyor” demek değildir. Rıza gösterilmeyen, izin alınmamış görsellerin elden ele, hesaptan hesaba yayılma durumu, işin en riskli boyutudur. Kimse kendisinin habersiz ve izinsiz görüntüsünün hiç ummadığı, tanımadığı veya sevmediği kişiler tarafından görülmesini istemez.
Fotoğrafta Dürüstlük
Fotoğraf paylaşımıyla ilgili olarak ikinci bir konu başkasında beğendiğiniz bir fotoğrafı paylaşıyorsanız mutlaka sahibinin kim olduğunu belirtin, kendisinden müsade alın. Ekran görüntüsü alıp, çerçevesini kesip sayfanıza eklemek, sizi o mekânda, o tatilde, o yerde yapmaz. Sadece kendinizin yalancısı yapar.
Neden Ânın Tadını Çıkarmıyorsunuz?
Bir de şu kimsenin çekmeden duramadığı yediğini içtiğini paylaşma fotoğrafları var. Sayfanız bir restoran, tadım, yeme-içme, yemek dergisi, gezi sayfası ve bunlara yakın bir hesap değilse sürekli yediğini içtiğini paylaşan, ne yiyorsa tabağını çekip insanların önüne “bakın ben ne yiyorum” diye koyan biri olmayın. Bu da oldukça itici geliyor göze. Elbette zaman zaman görsel olarak göze hoş gelen ve özel bir sunumu veya dokusu, mesajı, kültürü olan bir yemek fotoğrafını çekip sunabilirsiniz ama sürekli olarak bunu insanların gözüne sokarak yapmak bir Instagram alışkanlığı filan değil, görgüsüzlük. Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun. Yemek yediğiniz anın tadını çıkarın.
Hasta Oldum A Dostlar!
Gelelim fotoğraf paylaşımıyla ilgili olarak birçoğumuzun yaptığı bir başka konuya… Hastalık ve hastane görüntüleri paylaşmayın. Başkaları sizin hastayken nasıl göründüğünüzü, hastanede kolunuzda serum ile nasıl acı çektiğinizi görmek zorunda değil. Sevimli bir iki kare belki ama ameliyat yerini, yaraları paylaşmak ne sizi mutlu eder ne de başkalarını… Hasta olan insanın zaten kendini çekecek, çektirecek takati olmaz, yapmayın.
Fotoğraf paylaşımı ile ilgili olarak aklıma gelenler şimdilik bunlar.
Whatsapp’ta görgü ayrı bir konu başlığı olduğu için bunu bir sonraki yazıma bırakıyorum.
Esen kalın.