2023 Düşler, Düşünceler ile Anlamda Buluşmalar Yılı Olsun

Merhaba,

Yeni bir yıla daha merhaba, şu anda bu satırlarda buluştuğumuz herkese merhaba…

Dergimizin 13.yılına merhaba, ülkemizin 100.yılına merhaba.

İçimizde beslediğimiz umuda, düşlediğimiz hayata merhaba.

Martı; anlatacak ve paylaşacak şeyleri olan gönüllü bir ekip tarafından hazırlanan, farklı disiplinlerden, farklı meslekleri olan yazarların yazıları ile uçan bir dergi. Dijital ortamda doğan, büyüyen bir blog dergi olarak, ekibimizle toplantılarımızı online ortamda yapıyoruz. Fikirler ortaya atıyor ve tartışıyoruz.

Uzun zamandır dergimizde yazan Didem Yeşim Pektok yaşadığımız son yılın biz Martı yazarlarının üzerindeki etkisini sordu ve hangi kavram ile anlatırsınız, bir kelime seçseniz hangisi olur sorusunu ortaya attı. Heyecanla düşündük ve ürettik. Okuyun bakalım bizim seçtiğimiz kelimeleri ve düşüncelerimizi, sonra siz de kelimenizi seçin ve bize de yazın.

Didem Yeşim Pektok “Paylaş” kelimesini seçiyor. Sevgimi, ekmeğimi, emeğimi, bilgimi, neşemi ve ilgimi paylaştım. Sahip olduğum, bana iyi gelen ve beni dayanıklı kılan ne varsa hiç sakınmadan paylaştım. Bunları yaparken çokça duyarlılığımı duygularıma karıştırdım, gereğinden fazla empati kurdum. Paylaşmanın da bir dengesi vardı, onu unuttum. 2023 için kendimle ilgili düşüncem, paylaşırken sadeleşmek. Paylaşırken dengede kalmak.

Duyguların karşıtlıklarıyla var olduğunu dile getiren Seher Özen Karadeniz “İyilik” kelimesini seçmiş. “İyilik” yapana da yapılana da iyi gelir. Bu dünyada yalnız olmadığını hissettirir her iki tarafa da. “İyiliği çoğaltmak” var bir de: İyilik çoğalırken, karşıtıyla var olacaktır. Kimi zaman karşıtlık iyilikten yana duranları bezdirse de en çok da iyiliğin parlamasını sağladığını düşünürüm. Yeni yıl “İYİLİK” le gelsin.

Fiziksel boyutun ötesinde ruhani kucaklaşmalardan bahseden Şeyda Bodur “Sarılmak” kelimesini seçiyor. Pandemiyle beraber ne çok şeyi geri plana itmek zorunda kaldık, değil mi? En başta sarılmayı unuttuk birbirimizle, kucaklaşmaya hasret kaldık. Fiziksel boyutun ötesinde de sarılmalar var elbette, kendimizi “ruhen kucaklamak”. 2022 kendimi daha sıkı kucakladığım; daha az yargıladığım ve akabinde daha az suçladığım bir yıl oldu. Ne kadar ihtiyacım varmış meğer buna. Duruşum bile değişti desem, misâl omuzlarım hayli gevşedi, boynum oldukça esnedi. 2023, başta kendimize, sonra ailemize ve yakınlarımıza, ardından tüm dünyaya her manâda sıkı sıkıya sarıldığımız bir yıl olsun. Benden bize, bizden bire…

Semra Çetin, 2022 yılında yaşadıklarımı en iyi özetleyen kelime “Gözlem” oldu diyor. Bu yıl tepkilerimi, alışkanlıklarımı, duygularımı gözlemledim. Kendime tarafsızca dışarıdan bakmak bana çok iyi geldi. Ardından çevremdeki olayları, ilişkileri, farklı bakış açılarının farklı sonuçlar doğurduğunu izledim. Hayata verdiğimiz anlamların, yaratıcılığı kısıtladığını da şaşkınlıkla izledim. Gözlemlerimin bana çok şey kazandırdığını hissediyorum.

Ayşem Kaya, “Farklılık” diyor ve tüm farklılıkları olduğu gibi kabul edelim diyor. Farklılığı biz Martı yazarları üzerinden tanımlıyor. Yakından bakmak, birlikte uçmak, uzaklaşmak, farklılıkları gözlemlemek. Kendi gücünün sınırlarını görüp, heyecanlanmak, zıtlıklardan beslenmek. Yarışmadan, takışmadan gemilerin arasında fırtınaya birlikte kanat açmak, rüzgâr boşluklarında kanatları açıp birlikte süzülerek dinlenmek. Martıdaş olmak Antalya’dan Bursa’ya, İzmir’den İstanbul’a mesafesizlikte, birimizi gözlemleyip farklılıklarımızdan beslenmektir.

Nevin Tali Ölçer, Yalnızlığı seversek kendi bireysel gücümüzün sınırlarına ulaşabileceğimizi söylüyor, tahmin ettiniz gibi seçtiği kelime “Yalnızlık”. İnsan sosyal bir varlıktır, ancak başkalarıyla birlikteyken güçlü hisseder kendini. Oysa birey olmanın, birey olarak güçlü ve yaratıcı olmanın en önemli koşullarından biri yalnızlığı sevmektir. Yalnızken kendimizi tanımayı, başarıya ve mutluluğa giden yolları keşfetmeyi öğreniyoruz. Ve böylece başarılı, mutlu ve sağlıklı toplumlar doğuyor.

Burcu Ertürk, “Yolculuk” diyor. Yeni bir yıla girerken akıl ve yürek süzgecinden geçirince geçmiş bir virajı daha sağ salim alma telaşındayım, yola devam eden herkes gibi… Yol uzun ve yolcu yorgundu kimi zaman. Bazen de yol arkadaşlarıyla şenlendi anlar. Huzuru bulduğumuz anlar da oldu, uykuya haram gecelerde. Ama umut hep vardı. Yılbaşı gecesi doğan biri olarak yeni yıl hep farklı duygusallaştırır beni. Yolculuk devam ediyor ve her yıl daha da demlenerek umutlanıyorum. Hepimiz gibi zamana açıp kanatlarımı onun gökyüzünde süzülüyorum…

Paul Arden’inYaratıcı olmak için, yaratıcı olmak zorunda değilsin!” sözüyle yazısına başlayan Mari Camgöz Pektezol bizlere “Yaratıcılık” diyor. Uzun yıllar, yaratıcılığı çok özel bir yetenek olarak düşündüm. Onu kendimden çok yükseklerde gördüm veya öyle zannettirildim. Ta ki bir gün içimden akan duygunun bir şekilde dışarı çıkmasına izin vererek, farklı bir şeyi yapmayı deneyerek. Yaratmanın; akışla bir olma halini, ilk o gün deneyimledim. Kanatlarımın varlığını hissettiğim zamanlardır benim yaratıcı zamanlarım. Yeni kelimesiyle sanki kol koladır yaratıcı olma hali. Yeni bir gün, yeni bir bakış, yeni bir tasarım ve yeni bir seçim. Yaratıcılık; sadece evrenle bir olma halidir; çabasız bir emekle, mevcudiyetle ve teslimiyetle. Yaşam ise her birimizin fırçasıyla yarattığı özgün renklerin, desenlerin, duyguların eşsiz harmonisi ve Yaratıcı eserimizdir.

Arzu Tülümen, “Koşmak” diyor. 2022’yi bitirmeye sayılı günler kala geri dönüp baktığımda, kendimi 90’lı yılların bu şahane klipinde buldum. “Maskeleri atacak mıyız? Eskisi gibi olacak mıyız?” diyerek temkinle başladığım 2022’yi Mirkelam gibi koşarak bitiriyorum. Arka planda, dünya ve ülke gündeminden sahneler, teknolojik gelişmeler; yapay zeka, metevarse vs. ve benim ardı ardına sıralanan işlerim var. Astrologlar 2023 için dönüşüm yılı olacak demiş, kim bilir belki de boşuna koşmuyorumdur! Yalnız değilim biliyorum, haydi söyleyelim.

Söyle, sevgili, hadi söyle

Hiç mi mutlu olmadık?

Martıları sayarken

Hiç mi hayal kurmadık?

Denizlere bakarken.

Zeynep Kıyak, Pandemiyle birlikte hayatımızda daha çok yer eden “Mesafe” kelimesini seçmiş. 2022’de mesafe kavramı hayatıma daha çok, mesafeli olmak, mesafe kat etmek şeklinde yer etti. Mesafe, sınırlarına sahip çıkabilen insanların tutumudur, başkalarına zayıf noktanı göstermemeye çalışmaktır. Kaldı ki mesafeli olmak, çalışma hayatında da gereklidir. Kişi, mesafe koymayı, net tavırlar sergilemeyi, evet ve hayır diyeceği noktaları öğrendiği zaman yaşadığı olumsuz durumlar değişmeye başlar. Mesafeli olmak, aslında en içten gelen bir davranış biçimidir. Mesafe iyidir, ne haddini aşan olur, ne de canınızı sıkan… Ve mesafe, zamanla, emekle azalır. Sonrasında edinilen sevgi, kurulan dostluklarsa gerçek anlamlarıyla var olur. Ayrıca mesafeler sevgiye, bir arada olmaya engel değildir. 2023’te kendi mesafenizi korumanız ve hedeflediğiniz mesafeleri kat etmeniz dileğiyle…

Hayata uyumlanabilmenin adaptasyonla mümkün olacağını, onca zorluğun içinden bir minik kanat çırpmasıyla süzülebileceğimizi söylüyor Rabia Çolak, seçtiği kelime “Adaptasyon”. Bazen bir martı kanadında yaşamaktır hayat. Hassas, incelikli alabildiğine özgür. Kanatlarını sonsuzluğa doğru açarken, göğün sürprizlerine uyum sağlamaktır. Zorluğun içinden bir minik kanat çırpmasıyla süzülebilmek. Belki de bütün mesele budur. Kargaşanın içindeki uyumu yakalayabilmektir. Tıpkı Martı Jonathan Livingston’un varlığını görebildiğimiz ve sezebildiğimiz gibi. Çünkü biliriz ki sürüden ayrı takılıp kendi standartlarına uymayan bir uçuşu kendine uydurmayı çalışmak da bir adaptasyondur.

Elif Alim, “sevgi” kelimesini seçmiş.

Merak etmeyin uzun yazılar okumak istemediğinizi biliyorum. Yeni yıla şu sözlerle giriyorum;

“Her an her şey olabilir.

Hiçbir şey tesadüf değildir.

Herkes her şeyi (olumlu/olumsuz) yapabilir.

(VE) hayat hiçbir şey olmamış gibi devam edebilir.”

 

Bu yüzden “Sevmekten kim usanır?”

“Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi?”

“Sev kardeşim elini ver bana,” diyorum.

“300+ SEVGİ frekansı, her şeyi çözer. Sevin!..” Her şey gönlünüzce olsun.

 

Farklı disiplinlerden yazarlarla Martı kanatlarında buluştuk, birlikte uçuyoruz. Yaşadığımız yılın her birimiz üzerinde etkisi farklı, seçimlerimiz farklı. Bakış açımız farklı. Yazının bütününde seçtiğimiz kelimelerin anlamlarında buluştuk mu? Evet…

Sev, gözle, mesafeni belirle, yalnızlık güçlendirir, adapte ol, içindeki yaratıcıyı hisset, paylaş, iyilik yap, sarıl seni sen yapanlara…

Birey olduğumuzun farkındayız, birbirimizden öğreniyoruz. Deneyimlerimizi paylaşmak için yazıyoruz. Kendimizle ilgili değil, yaşadığımız coğrafyada, yaşadığımız döneme değer katmak için meselemiz var.

Merhaba…

Yasemin Sungur

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki İçerikİstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin Muhteşem  “Yeni Yıl Konseri”
Sonraki İçerikÜnlü Tasarımcı Vivienne Westwood Hayatını Kaybetti
Yasemin Sungur
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...