Sorumluluk Almak

Bireyin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, mesuliyet… Sözlüklerde böyle tanımlanıyor sorumluluk.

  • Sorumluluk, bireyin kendine ve başkalarına karşı yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesi zorunluluğudur.
  • Sorumluluk, karakterin en önemli öğelerinden biridir.

Sorumluluk almak bir beceri işidir. Cesur olacaksın, deneyimleyeceksin ve aldığın sorumluluğu neden aldığını bileceksin, farkında olacaksın neyi neden yaptığını.

Sorumluluk almak bir işi en iyi biçimde yapmayı yüklenmektir.

Sorumluluk alan birey, hiç kimseye hesap vermek zorunda olmasa bile, kendine hesap vermek zorunluluğunu duymuyorsa işi zor. En önemlisi ise kendine karşı sorumlu olmaktır.

Sorumluluk alan birey, görevlerini kendiliğinden yüklenir ve görevinin yapılmasına ilişkin hesabı kendi vicdanına verir.

Sorumluluk aldığı konuya ilgisi varsa bireyin bilgi sahibi olması, bilgi toplaması, biriktirmesi kolaylaşır. Kendiyle kurduğu sevgi, şefkat içeren ilişki kendine saygıyı da yanında getirir.

İlk alınması gereken sorumluluk hayattır, kendi hayatımızdır. Hayatın sorumluluğunu almak, kendini bilen, kendi kararları ile yaşayan bireyin yaşama sanatındaki ustalığını gösterir.

Sorumluluk deyince hatırladığım bir hikâye var:

“Bu hikâye dört kişi hakkındadır.

Bunların isimleri herkes, herhangi biri, birisi ve hiç kimse idi.

Yapılması gereken önemli bir iş vardı.

Herkes’in yapması istenmişti.

Herkes, birisi’nin o işi yapacağından emindi.

Herhangi biri yapabilirdi ama hiç kimse yapmadı.

Birisi çok kızdı çünkü bu herkes’in işiydi.

Herkes herhangi biri’nin yapacağını düşünmüştü.

Herhangi biri yapabilirdi ama hiç kimse herkes’in yapmayacağını anlamamıştı.”

Hayatımız sorumluluğunu hiç kimseye bırakmadığımızda, bizim yaşadığımız, yaşarken değerini bildiğimiz hayat olur…

Yasemin Sungur

Twitter @yaseminsungur    Facebook @ysgelisim

Instagram @yaseminsungur

Önceki İçerikÇalışanlar için Meditasyon
Sonraki İçerikFlamingolar Pembedir, Aslı Perker
Yasemin Sungur
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz