Sıkılmak ve Yaratıcılık

Boş boş oturduğunuz için hiç vicdan azabı çektiniz mi? İçinde bulunduğumuz sosyal bağlantı döneminde boş oturduğumuzu fark ettiğimiz an kendimizi elimizdeki telefon ile meşgul etmeye başladık. Bu da aslında dijital esenliğimiz ile direkt bağlantılı.

Bu aralar tanıdığımız herkes çok meşgul. Nasılsın diye sorduğumuzda, çok yoğun demeyen bir elin parmağını geçmiyor. Her zamanki gibi huzurluyum, sakinim hiç demedik. Pandemiden önce de pandemi sırasında da. Çünkü meşgul olmak çok önemli hissettiriyor bize.  Boş boş durmak hiç “cool” değil. Hatta kariyerimde, hayatımda ileriye gitmek için hep meşgul olmalıyım kanaatimiz mevcut.

Oysa herkes hayatında “sıkılmış”, “boş boş oturmak” durumunda kalmıştır. En azından böyle bir kaç anınız olduğunu ümit ediyorum. Ama maalesef, bu durumu kabullenmek ve yönetebilmek hatta bu duygu ile barışık olmak bilmediğimiz bir şey. Ne zaman az bir aramız olsa, bir kuyrukta beklesek, 2 dakika boş vaktimiz olsa, hatta tuvalette otururken bile hemen telefonumuza sarılıyoruz.  Ya sosyal medyada ya haberlerde bir şey var mı diye bakıyoruz. Ya da gelen notifikasyonlara giriyoruz. Bu kendimizi daha verimli, daha güncel hissettiriyor.  Dünya ile bağlantılıyız!

Önemli bilgi: Sıkılmanın, yaratıcılık ve inovasyon ile bağlantısı var. Araştırmalara göre, sıkılmak yaratıcılığınız üzerinde pozitif etki yaratabiliyor.  Yapılan bir araştırma da denekler, çok heyecan vermeyen, rutin görevleri tamamlamak ile görevlendirildiklerinde, görevleri daha hızlı tamamlamak için farklı yollar keşfetmişler. Dış tetikleyicilerin eksikliği, insanların daha inovatif daha yaratıcı düşünmesine neden olabiliyor.

Bununla beraber, aslında sıkılma hissi, mental sağlığınızı da olumlu etkiliyor. Gün boyu sürekli farklı kanallardan bilgi bombardımanına tutuluyoruz. Çoğu zaman beynimiz, çok da önemli olmayan veriler ile dolup taşıyor. Gün sonu aslında işimize yaramayacak tonlarca bilgi ile yorgun düşmüş oluyoruz. Beynimizin bilişsel verimliliğini etkin kullanmak için biraz sakin, boş durmanın, bize göre sıkılmanın, faydası çok büyük.

Daha önce de FOMO/JOMO yazılarımda da yazdığım gibi, hiçbir şey yapmamak kötü bir şey değil. Buna inanın. Arada, beyninize, boş boş gezmesi için izin verin. Fikirler gelsin, gitsin, meditasyon yaparak kendiniz ile kalın. Dış tetikleyicilere ihtiyaç durmadan yalnız kalıp, boş boş durmayı kucaklayın.

Bundan sonra, ilk kuyrukta beklediğinizde, ya da sıkıldığınızda hemen dış tetikleyiciler için telefonunuza sarılıp, beyninizi gereksiz bilgi ile doldurmayın. Bırakın zihniniz serbestçe dolaşsın.  Çok kolay değil ama pratik yapa yapa zihni eğitmek mümkün.

Hayat her zaman meşgul olmak için çok kısa, arada JOMO’nun tadını çıkartın.

Ece Sueren Ok

Önceki İçerikOkurun Gözünden: İstanbullu Amazonlar 1809
Sonraki İçerikKüllerin Arasında Yeşeren Birliğimiz
Ömür boyu gelişim için öğrenmeye düşkün, hareket etmeye tutkun ve paylaşmayı seven, zaman zaman yorucu ve zorlayıcı, yüksek enerjili Anne, İş kadını, İK aşığı , Sporcu ve hep çocuk. Doğduğundan bu yana hep seven ve de sevildiğini hissetmenin vermiş olduğu şans ile 1992 de başladığım kariyerimde sevdiğim yerde sevdiğim işi yapma şansını yakalamış olan ben, 2010 yılında hayat amacımı netleştirdikten sonra daha çok fayda yaratmak için çalışıyorum.