Bu ay, 3 farklı ve birbirinden güzel kitabı konuk ediyoruz sayfalarımıza. Kısaca bahsetmek bizden, okumak sizden…
Kitap Adı: Soneler
Yazar : William Shakespeare
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Yazarın 154 sonesinin içinde bulunduğu kitapta, ilk önce çevirmen Talat Sait Halman’ın önsözüyle açıklama getirmesi soneleri anlamamızda bize kılavuzluk yapıyor.
Shakespeare’ın incecik sevgilerden yaman cinsel iştahlara kadar değişen bir gönül serüveninin anlattığı ve iç dünyasının sonelerinde olduğunu belirtiyor.
İlk 126’sını güzel sarışın ve soylu bir gence yazmış.
127’den 152’ye kadar esmer kadına yazılmış, 154. sonenin konusunun da sevgi olduğunu; ben diye konuşan ozanın Shakespeare’ın kendisinin değil, sanat sesi olduğunu okuyucuya açıklık getiriyor.Soneler de birinci dörtlük, konuyu sunar. İkinci dörtlük, konuyu geliştirir. Üçüncü dörtlük, geliştirip doruğa götürür. Son iki satır ise şiirin özünü ve özetini verdiğini anlatıyor.
Shakespeare’ın ruhunun ve yaşantılarının bazı yönlerini apaçık ya da üstü kapalı olarak yansıttığı yargısına varabileceğimizi çevirmen bizlere veriyor. Şiirlerin hepsi birbirinden anlamlı olduğundan içlerinden 18.’yi paylaşıyorum…
“Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgarlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararır da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki, asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda;
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün, el verir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.”
Kitapta sonelerin hem İngilizcesi hem de Türkçe açıklaması bir arada olması, ayrıca dikkat çekicidir. Bir kez daha Shakespear’ın Edebiyat Dünyasındaki yerinin farklılığı Soneleriyle de gözümüzü kamaştırıyor.
Kitap Adı: Saatleri Ayarlama Enstıtüsü
Yazar : Ahmet Hamdi Tanpınar
Yayınevi: Dergah Yayınları
Yazar, Turk insanını ve toplum hayatını mercek altına almış ve zaman, saat, insan ilişkilerini akıcı bir dille anlatmış.
Okurken bu güne kadar hiçbir şeyin değişmediğini anladığınızda yazarın görüşünün ne kadar derin olduğunu anlıyorsunuz.
“İnsanların saadet anlayışları da gariptir. Kitaplara bakarsanız, kendilerini dinlerseniz, insanoğlunun esas vasfı akıldır. Onun sayesinde hayvanlardan ayrılır. Beylik sözüyle, hayata hükmeder. Fakat kendi hayatlarına teker teker bakarsanız bu yapıcı unsurun zerre kadar müdahalesini göremezsiniz. Bütün telakkileri, hususi bağlanışları hep bu aklın varlığını yalanlar.
İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana, insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz. “Nasıl böyle düşünebiliyorlar?” diye hayret ettim. Galiba bizi benzerlerimizin karşısında her gün birkaç defa çıldırmaktan bu hayret kurtarır.”
Romandan aldığım bu alıntıyla ne demek istediğimi kitabı okuyarak anlayacaksınız
Kitap Adı: Kış Günlüğü
Yazar: Paul Auster
Yayınevi: Can Yayınları
Paul Auster’ın anı olarak yazdığı kitapta, kendi kendini eleştirdiği, bütün yaşamını en ince detaylarıyla anlattığı ve okuyanı da kendiyle hesaplaşmaya götürmesi ilgimi çekti.
Anılarını; kendini hatırlayabildiği yaşlarına geri dönerek, okuduğu okulları, ailesini, yaşadığı ilişkilerini, evliliklerini o dönemlerde neler hissederek kaleme alması okuyucuyu düşündürüyor.Siz de bir an anılarınızı, “Acaba yazmaya kalkışsam bu kadar açık yüreklilikle yazabilir miyim?” diye, kendinize soruyorsunuz.
Paul Auster’i yakından tanımak istiyorsanız, severek okuyacağınız bir kitap olarak tavsiye ediyor ve alıntıyla bitiriyorum:
“Yazmak, dansın daha az gelişmiş biçimidir.”
Sema Büyüksıvacı