Gülünün Solduğu Akşam

1997 yılı ilkbaharı evimizin balkonunda, bahar havasının tadını çıkarttığımız bir akşam üzeri  7.sınıf öğrencisinin ulaşabileceği kitaplardan birini okuyordum. Tüm dikkatim kitapta, elime aldığım her kitabı en kısa sürede bitirmek gibi bir misyon edinmiştim. O esnada gelen babam okuduğum kitaba bakmış, birazda gerçek kitaplar oku, sana bir kitap vereceğim demişti. Sanki çok kitaba ulaşılabilen yıllarımmış gibi…

Ertesi gün nasıl bir kitap vereceğinin heyecanıyla iş yerine uğramış, verdiği kitap ile eve koşmuştum.

13 yaşında bir çocuk olarak ilk büyük kitabım elimdeydi. Yazar Erdal Öz, kitap Gülünün Solduğu Akşam.

Roman tadında okuyor, olanların vahametini kavramaya çalışıyordum. 1 Mayıs yürüyüşlerine beni de götüren babam için artık anlayabilecek yaşta olmalıydım.

Kendime ait kitaplarımı okumadığım o yıllarda önemsediğim satırların altını çizemediğimden, defterime not alırdım. Hem unutmak istemediğim satırlar, hem de sorularım defterimdeydi.

‘En uzun koşuysa Türkiye’de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sanan anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, AŞK OLSUN!’
Can Yücel’in bu dizeleri de aldığım notlar arasındaydı. Böyle tanışmıştım Deniz, Yusuf ve Hüseyin ile…

Kitapta gördüğüm dizeleri ile Nazım Hikmet’i merak etmiştim bu kitapla…

Kitabı bir solukta bitirmiş ama ayrılmak çok zor gelmişti. Babama iade ederken, bir gün bu kitabın kitaplığım da olacağına dair kendime söz vermiştim.

Babamın deyimi ile ilk gerçek kitabımdı. Büyüdükçe okuma aşkım çoğaldı, çağladı…  Gerek harçlıklarımla satın aldığım, gerekse kütüphaneden aldığım kitapları okumaya devam ettim.

Çalışmaya başlayınca kendime aldığım ilk şey bu kitap oldu. Tekrar okudum o dönem. Tabii daha anlamlıydı.  Şimdi niceleri kitaplığımda ama onun yeri hep başka.

Geçen gün iyi bir okuyucu olan ve kendine ait bir kitaplığı bulunan 14 yaşında ki kızıma bu kitabı verdim. Senin kadardım okuduğumda, okumak ister misin diye sordum. Elbette diye karşılık verdi. Şimdi onu okuyor. Daha dün gibi olan, ama aradan 27 yılın geçtiği olayların bugün tekrarını yaşıyor gibiyim. Biraz duygulandım sanırım…

Bu ve birkaç şey dışında babamla çok fazla anım yoktur. Ama hayatıma etki eden bariz olaylardan biri bu olsa gerek. Rahmetle…

Emel Kızıldağ

Önceki İçerik19 Mayıs Coşkusu “Bu Memleket Bizim” Oyunuyla Yaşandı
Sonraki İçerikMine Söğüt: Korku Ayağımıza Dolanan, Elimizi Kolumuzu Bağlayan Bir Şey