Düş İşleri Bakanı Ayşe Şule Bilgiç

Merhaba sevgili Martı okurları, ilgimi çeken konularda, etkilendiğim kişileri misafir etmeye ve sorular sormaya devam ediyorum. Bu kez konuğum önce sosyal medyadan tanıdığım, sonra tanıştığım ve çalışmalarından etkilendiğim Ayşe Şule Bilgiç. O bir Düş İşleri Bakanı. İlk sorum geliyor.

Ayşe Şule Bilgiç kimdir? Ne zaman Düş İşleri Bakanı oldunuz? Ne işler yaparsınız?

Ahhh… Ben kendimi bildim bileli düş kurarım Yasemin. En ciddiyetle yaptığım en sevdiğim iştir düş kurmak. Yaşım 20’lere geldiğinde kurduğum düşleri gerçekleştirme potansiyelimi fark ettim. Aslında her insanda olan potansiyeli kullanmaya ve kurduğum düşleri bir bir gerçek hale getirmeye başladım. Pepee bu düşlerden biriydi mesela. Herkesin imkânsız yapamazsın dediği bir düş tüm Türkiye’ye okul öncesi eğitim verdi.

Ünlü Pepee nerelerde? Şu anda ne işler yapıyor?

Pepee izleyen herkesin gönlünde ve yeni bölümleri ile Düşyeri TV’de hayatına devam ediyor. Her yıl 1.300.000 çocuk doğuyor ve hepsinin hayatına Pepee tek tek dokunuyor. Bir de mezun olanlar var. Onlara Pepee mezunu diyoruz. Dijitalde 47 milyon aylık traifği olan, 3,5 milyon takipçisi olan bir fenomen Pepee.

Düşyeri nedir, neler sunuyor?

Düşyeri gelişen teknolojik dünyada 2 yaşından 10 yaşına kadar çocukların dijitalde, akıllı telefon tablet ve TV’lerde geçirdikleri süreyi tamamen yaşlarına uygun ve güvenli hale getiren özel bir yazılım. Düşyeri ile dijital kullanmaya başlayan bir çocuk dijital okur yazarlığı da dijital dünyayı tüm faydaları ile kullanmayı da öğreniyor. Çünkü Düşyeri yazılımı dışındaki dijital dünya bu yaş grupları için sınırsız tehlikelerle dolu. Düşyeri’nin içinde bu cihazlarda normalde yaşayacakları internet kullanım deneyiminin aynısını yaşıyor çocuklar ama bir farkla tüm uygulamalar, oyunlar içerikleri sadece onların yaşına özel ve uzmanlarca denetlenmiş.

Düşyeri dijital ortamda ve teknolojiyi ekran kullanarak sunuyor, ekran karşısında kalma süresini nasıl dengeliyor?

Çocuğun yaşı ekrana girildiğinde biz ona uygun süreyi otomatik olarak atıyoruz ve süresi dolduğunda dijital deneyimine devam edemiyor. Bir sonraki gün yeni süresine kadar dijitalsiz bir hayat başlıyor onun için.

Şu anda kaç kitapla hangi yaş çocuklara ulaşıyorsunuz? Dijital ortamda aktif olan çocukların kitaba ilgisini çekmek zor, bu konuda nasıl bir yol izliyorsunuz?

Şu anda hem dijital ortamda (oku-izle-dinle seçeneği ile) hem de fiziksel olarak basılmış 200’e yakın kitabımız var. Hepsi çocuğun gelişimini en üst seviyeye çıkarak özel temalarda uzmanlarca hazırlandı. Düşyeri içindeki kitap uygulamamızın kullanım rakamlarına baktığımızda aslında çocuklara doğru içerikleri sunduğunuzda aldıklarını görüyorsunuz. Kitap uygulamamız en çok kullanılan 3. Uygulama. Oyunlar birinci sırada ikinci sırada videolar var hemen peşinden de kitaplarımız geliyor. Özel bir çaba sarf etmeden iyi kitabı tüm çocukların okuyacağını biliyoruz.

Girişimci olarak kendini nasıl buluyorsun? Bu konuda ilham aldığın kimler var?

Benim girişimcilik kelimesini kabullenmem Ali Sabancı ile tanışmamla başladı. Aslında o yıllarda Türkiye’de çok konuşulan bir kelime değildi. Ali Sabancı benim öykümü dinlediğinde “Sen gerçek ve doğal bir girişimcisin!” demişti. Sonrasında ekosistemi gördüm, öğrendim ve gerçekten de bir girişimcide olması gerektiği söylenen hayal kurabilme, yaratıcı çözümler ve iş modelleri ile fikrini gerçekleştirme planları yapabilme, bunlar için çok çalışmak, hatalarda pes etmemek, defalarca düşsen de yine yine yeniden kalkmak, kim ne derse desin doğru bildiğin için sonucu görene kadar çabalamak, sonuç olumsuz olduğunda da pes etmeden hatalardan öğrenmek gibi pek çok beceri bende doğuştan var olan becerilerdi. Bu yüzden girişimci olma konusu bende doğal gelişti. Benim girişimci olmak isteyen herkes söylediğim şeyi buradan da söylemek istiyorum; “Hayatın size girişmesine hazır değilseniz, dayak yediğiniz, hatalarla boğuştuğunuz, en dipte bazen karanlıkta kaldığınız halde yola devam edebilmeye hazır değilseniz girişimci olmayınız.” Ayrıca herkes girişimci olmak zorunda da değil. Biz hep başarı örneklerine odaklanıyoruz ama popüler bir kavram olarak girişimciliğe adım atıp başaramayan canı çok yanan çok insan da var.

Düşyeri’nin hedefleri nelerdir? Geçtiğimiz günlerde aldığı yatırım, ortaklık yapısı hakkında çıkan haberleri bizim okurlarımıza da anlatır mısın?

Elbette. Düşyeri 35 milyon dolar değerleme ile SERİ A yatırım öncesi Türkiye’den bir köprü yatırım aldı. Ali Sabancı ve Öncü Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı liderliğinde gerçekleşti tur. Köprü turuna Ali Koç, APY Bilişim Vadisi GSYF, APY Start-up GSYF, Arda Kutsal, Ayşegül Akşak, Bergüzar Korel, Demir Karaaslan, Deniz Devrim Cengiz, Esat Göktekin Dinçerler, Feride Tansuğ, Finberg, Halit Ergenç, İrem Can, İTK Venture, Kaan Taşkın, Koray Bahar, Nevzat Aydın, Kenan Çolpan, Özge Doğan, Re-pie, Timuçin Öğün, Varol Civil ve Zeynep Dereli gibi şahane isimler dahil oldu. Düşyeri olarak bizim hedefimiz Türkiye ile eş zamanlı olarak 4 ülke penetrasyonuna başlamak ve dijital teknolojiler destekli yepyeni bir eğitim sistemini toplamda 9 dilde tüm dünya çocuklarına ulaştırmak.

Düş İşleri Bakanı olarak başka neler düşlüyorsun?

Aslında en büyük düşlerimden biri yıkılmak üzere olan eğitim sistemini kontrollü bir şekilde yıkacak, eğitimde devrim yaratacak, 10 yılda geliştirdiğim üstün potansiyel geliştirme programını tüm dünyanın çocuklarının kullandığını ve kendi biricik gelişimlerini sekteye uğramadan sürdürdüklerini görmek. Okula gitmek için can atan o çocukların varlığını dünyanın her köşesinde hissedebilmek. Bu düşe çok uzak hissetmiyorum kendimi. Yeni dünyanın yeni eğitim sistemi, eğitime eğitim düzleminden bakmayan düşyeri gibi bir uzman eşliğinde kurdu, şimdi yaşanacak.

Yolun açık olsun Ayşe, inanıyorum sen gerçekleştirmek istediğin düşlerine gidecek her yolu açarsın…

Yasemin Sungur

Önceki İçerikYeni Başlayanlar İçin: Makyaj Nasıl Yapılır?
Sonraki İçerikOkurun Gözünden: Kendiyle Dost Olmak Hayatı Nasıl Kolaylaştırır?
Yasemin Sungur
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...