Her hikâyenin bir kahramanı bir de haini vardır.
Masallarda ise iyiler ve kötüler.
Dün nasıldı?
Bugün nasıl?
Geçmiş acımasız mıdır?
Eğer hayat bir oyunsa baş roldeki ben miyim?
Ve zaman kimin avuçlarında aslında?
Serin bir yaz sabahında, hayatımın son birkaç yılına dair görüntülerle konuşurken buldum kendimi.
‘Deneyimle, deneyerek öğreniriz. Kimse kimseye birşey öğretemez’ diyen doğaçlama tiyatronun Amerikalı annesi Viola Spolin’in görüntüsünü hatırladım hafif bir ürpertiyle.
Ve sessizce mırıldandım, ‘de-ne-dim, de-ni-yo-rum’.
Spolin’e göre yetenek, bireyin deneyimleme kapasitesidir. Kişi deneyimlerken hem entelektüel hem fiziksel hem de sezgisel gücü devreye girer. Bu güçlerden sonuncusu olan “sezgi” öğrenmenin en önemli parçası olmakla beraber günümüz toplum düzeninde geri plana itilmiştir.(*)
Hayatımızda karşılaştığımız sayısız olayda, bambaşka duygularla zamana karşı yol alırız. Sezgisel gücümüzü ve içimizden gelen doğaçlama yeteneğimizi kullanabildiğimiz durumlarda daha yaratıcı ve daha tatminkâr bir yaşam süreriz.
Einstein’ın da dediği gibi yaratıcılığımızın önündeki en büyük engel eğitimimizdir belki de. Bugün bu engelleri görmezden gelemeyiz evet, ama şartları olduğu gibi kabullenip de devam edemeyiz.
Büyüdüğümüz ortamlarda kök ailelerimizin birer yansımasıydık, bazılarımız kendimize yeni yollar çizdik, çizebildik; bazılarımız ise benzemek dışında yeni yollar bulamadık.
Ve şimdi pek çoğumuz ebeveynler olarak bizlerin birer yansıması olan çocuklarımız için çabalıyoruz. Pahalı oyuncaklar, yeni kurslar ve ‘mükemmel?’ okullar sunarken onlara, belki de en önemlisini unutuyoruz.
Oyunlar ve doğaçlama fırsatı onların deneyimleme kapasitesini geliştirmeleri için en önemli araçtır.
‘Hayat bir doğaçlamadır’ demiş Marlon Brando. Bizler de çocuklarımızın cesaret etmelerine, denemelerine ve deneyimlemelerime fırsat vererek ne çok şey sunmuş oluyoruz aslında onlara…
“Eğer çevre izin verirse herkes öğrenmeyi seçtiği şeyi öğrenebilir ve eğer birey kendine izin verirse çevre ona öğretmesi gereken herşeyi öğretir. Yetenekli ya da yeteneksiz olmanın aslında bir hükmü yoktur.” demiş Viola Spolin.
Ve bugün kendi hikayenizde kim hangisi dersiniz?
Kahraman mısınız, hain mi?
Siz misiniz suçlusu, zaman mı?
Deneyen misiniz?
Saklanan mı?
Sevgiyle,
Gülçin Gürses Eroğlu
(*) https://www.spolinist.com/tr/2017/10/13/tiyatro-ve-hayat-icin-dogaclama-kilavuzu-spolin-teknigi/