Bir Şiir Meselesi

21 Mart Dünya Şiir Günü: İlk kez 1999 yılında UNESCO tarafından ilan edilen ve dünya çapında kutlanan Dünya Şiir Günü’nün amacı ‘farkındalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji sağlamak’ olarak nitelendiriliyor. Şiir okumayı, yazmayı, yayınlamayı teşvik etmeyi amaçlayan Dünya Şiir Günü, önceleri 5 Ekim’de kutlanırken 20. yüzyılın sonlarına doğru 15 Ekim’de kutlanmaya başlanmış. Uzun süredir 21 Mart’ta kutlanıyor.

Bir iki gün değiştirdikten sonra sanırım en doğru günü bulmuşlar. 21 Mart bizim bildiğimiz gece ile gündüzün birbirine eşit olduğu güne bir de şiir günü eklemişler ne de güzel eylemişler. Şiir gecedir; günün (hayatın) yorgunluğunu (acısını, hüznünü, aldatılmışlığını) ve dinginliğini (sevincini, aşkını, mutluluğunu) emanet eder gecenin sessizliğine… Bugün de bir olur, eşitlenir.

Herkes şiir yazabilir(!) mi? Bence yazar, okuma yazmaya başladığınız da ilk şiiri annenize ya da belki lise de ilk aşkınıza yazmışsınızdır. İki satır da olsa… Olmadı akrostiş mutlaka yapmışsınızdır ve bazen okuyanları kahkahalara boğmuş bile olabilirsiniz. Hatırladınız değil mi? Ne güzel günlerdi :)

Bazen öyle bir acı peyda olur ki yüreğinizde 

Dilinizden dökülmez tek bir kelime

Ama bir kara kalem bir saman kâğıdın başında, 

O acı, dökülür satırlara…

Kimi şarkı sözüne çevirir ezgisiyle

Kimi içe işleyen sesiyle can verir dizelere…

Duyguların çığlık attığı yerdir mısralar; uzun uzun anlatılamayan, heyecandan dilinizin dolandığı aşka, terk edilmişlik sancısına, kaybolmuş bir sevdaya, toprağa verdiğiniz bir can’a, hasrete, vuslata, memlekete…

Koca bir ömrün yazsan roman olur ya hani, cilt cilt kitaplar çıkar altüst olmuş hayatından, gelenler gidenler, yüreğine hançer saplayanlar, yersiz yurtsuz, kimsesiz hissettiğin zamanlar…

Sayfalar dolusu anlatmak istediğin, içinden dolup taşan bütün o sözler… 

Bir şairin dört dizelik mısrasın da okuyup “İşte bu!” demiş ve gözyaşlarını silmiş olabilirsin. Yalnız değilsin…

Unutma şiirden kaçanlar aslında duygularından kaçanlardır, yüzleşmekten… Aynı anı tekrar yaşamaktan imtina edenler.

En sevdiklerimdendir Özdemir Asaf; Lavinia’sı vardır, Nazım Hikmet’tir bir diğeri “Tahir ile Zühre”si vardır, “Memleket İsterim” der Cahit Sıtkı Tarancı ve yolun yarısına geldiğinizi hatırlatır “Yaş Otuz Beş” ile…

“O beni herhalde (belki) sevmiş, 

Oysa ben, her halde (kesinlikle) sevmiştim,” der Cemal Süreya.

İki satır insanı geçmişe götürür, anılarında dolaştırır; bir tebessüm oturur yüzüne ve gözlerinde hüzün belirir sonra da derin bir nefes alır kaldığın yerden devam edersin hayatına…

İşte şiir insanı halden hale getirir. 

Bugün bir şiir okuyun ister iki satır olsun ister yirmi satır; ister memleket koksun okuduğunuz isterse sevda… Ya da dinleyin şiire hakkını verenlerden; mesela sesine hayran olduğum Bay Bilinmeyen’den.

Şiir günümüz kutlu, tüm şairlere selam olsun…

 Ne diyoruz okuyun, okutun…

Dilek Güney

Önceki İçerikÖmür Yettiğince
Sonraki İçerikBahar Müjdelendi…