Bir film ardından düşündüklerim: Bu hayatta kalan zamanınızla ne yapmak nasıl yapmak isterdiniz?

 İnsan canlısının yıllardır rüyası zamanı durdurmak, yaşlanmamak ve  ölümsüzlüğü keşfetmek ama ne pahasına?..  

Zamana Karşı Filmi (In Time), bu konuya dokunan filmlerden biri. Yeni bir film değil,  film insanların 25 yaşında yaşlanmayı bıraktığı 2169 yılında geçiyor. Ancak 25. doğum günlerinden bir yıl sonra, ömürleri boyunca kalan süreye kredi ekleyemezlerse ölüyorlar. Bileklerinde başlayan geri sayım ile ne kadar zamanlarının kaldığını görebiliyorlar. Hikaye, annesi Rachel’e kredi yetişmeyen ve tam birbirlerine yetişecekken annesi ölen Will’e odaklanır. Will, dünyadaki seçkin insanların zaman depolarını kendileri için biriktirdiğini, en fakirlerin ise kendileri için savrulmalarını veya zamanlarını genişletme şansı olmadan öleceğini en acı şekilde öğrenir. Filmde, zamanın altın değerinde olduğunu insanların ölümsüzlük peşinde koşarak birbirleriyle olan mücadelesini konu edinir.

Netflix’de yeni vizyonda olan, CENNETE YAKIN da benzer konuyu ele almış. İnsanlar ömürlerinin belirli yıllarını satarak, borçlarını ödüyorlar ya da zaman karşılığı kazandıkları para ile yaşam standartlarını değiştirip, hayallerini verdikleri yıllar ile satın alabiliyorlar. Film çok sofistike değil ama para ile zaman satın almanın bilim adamlarının yeni buluşlar yapabilmeleri, sanatçıların eserlerini üretmeye devam edebilmeleri gibi dünyaya pozitif katkı verebilmelerine imkan sağlayacaklarını anlatsa da küresel ekonominin sınıf ayrımını nasıl büyütüp şu anda hepimiz çeşitlilik diye bağırsak da aslında ekonominin bunu desteklemediğini net gösteriyor. Film yılın bağış toplayan satış temsilcisinin hayat akışından bir kesit sunuyor. Akış boyunca değer yargılarının değişmesini ele alıyor.

Durum-Davranış-Değerler üçgeninden kendimizi de sorgulatıyor ve biraz da hayattaki anlam arayışımızı…

Ece Sueren Ok

 

Önceki İçerikUKKSA, 13. Knidos’un Sır’ı Sanat Festivali’nde Edebiyat ve Şiir’in Ötesi Yaşandı.
Sonraki İçerik“Haldun Taner Öykü Ödülü” Yarışması Yılın Öykücüsünü Seçiyor
Ece Süeren Ok
Ömür boyu gelişim için öğrenmeye düşkün, hareket etmeye tutkun ve paylaşmayı seven, zaman zaman yorucu ve zorlayıcı, yüksek enerjili Anne, İş kadını, İK aşığı , Sporcu ve hep çocuk. Doğduğundan bu yana hep seven ve de sevildiğini hissetmenin vermiş olduğu şans ile 1992 de başladığım kariyerimde sevdiğim yerde sevdiğim işi yapma şansını yakalamış olan ben, 2010 yılında hayat amacımı netleştirdikten sonra daha çok fayda yaratmak için çalışıyorum.