Bilinci Değiştirebilmek

  Şirketlerin reklam ve pazarlama faaliyetlerinde kullandığı, tam da seçim öncesi ellerinde karanfiller dağıtan partilileri göreceğimiz ve “Kadın kadındır! Çiçek babandır,” dövizlerinin yazılacağı gün geldi.  

1800’lü yıllarda tekstil fabrikasında başlattıkları grevde çıkan yangın sonucu 129 kadın, 8 Mart 1857 tarihinde feci şekilde can vermiştir. Birleşmiş Miletler, 1977’de aldığı karar ile üye ülkelere Uluslararası Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü olarak ilan etmeye davet etmiş ama ölen 129 kadın işçiye atıfta bulunmamıştır, bu ayrıntı bana hep ilginç gelmiştir.

Dünyada bazı ülkelerde protesto amaçlı ve bazı ülkelerde ise kadınlığı kutlama amaçlı ilan edilen bir sivil farkındalık günü olan 8 Mart; ülkemizde ‘Feminist Gece Yürüyüşleri’ adı altında Taksim’de, yıllar geçtikçe başka şehirlerde de farkındalık hareketleri olarak düzenlenmektedir. Dönem dönem biber gazlı müdahaleler olsa da; cinsel ayrımcılığa, kadına şiddete, sömürü ve baskıya son vermek, bir ses olabilmek için bu yürüyüşler her yıl devam etmektedir.

Çiçekli, böcekli kutlamalardan ziyade ülkemizde gün geçtikçe artan kadın cinayetlerine dikkat çekmek isterim. Zaten var olan ayrımcılık, mesleki eşitsizlikler, şiddetin yanı sıra artan kadın cinayetlerine ses olmak zorundayız. Geçtiğimiz yıl ülkemizde 438 kadın cinayeti işlendi. 135’i şüpheli ölüm, 303’ü cinayet olarak kayıtlara geçti. 

2024 yılının ilk ayında ise 31 kadın boşanmayı istediği, barışmayı, evlenmeyi ve ilişkiyi reddettiği bahaneleri ile öldürüldü.  

“Kocandır olsun, babandır sus!” denilerek savunmasız bırakılan kadınları katlettikten sonra, iyi hal indirimi alan ve hayatlarına kaldıkları yerden devam eden şiddet yanlılarının gün geçtikçe arttığı bir coğrafya halini aldık.

Her ne kadar anayasada eşit görünsek de işleyiş, bu gerçeği yansıtmamaktadır. Okutulmayan, erken yaşta evlendirilen kadınlarımızın yanı sıra, eğitimli ama içindeki zorbayı bastıramayan manipülatif erkek şiddeti ile de maalesef ki karşı karşıyayız. Dışarıdan bir numaralı kadın hakları savunucusu kibar beylerin; evlerinde eşlerini geçtim, kız çocuklarına uyguladıkları psikolojik şiddeti görmek, bir şeylerin değişmesi için sesimizi yükseltmemiz ve yolumuzu değiştirmemiz gerektiğini gösteriyor.

Öncelikle cinsiyet ayrımı yapmadan iyi eğitimli çocuklar yetiştirmek, onlara koşulsuz sevgi vermenin yanı sıra mutlu olmak için mutsuz etmemeleri gerektiğini de öğretmemiz gerekiyor. Empati yapabilen ve haklara saygılı yetiştireceğimiz çocuklar geleceğin büyükleri olacak. 

Bugün bizler hak ve adaletsizlikle baş etmeye çalışırken, onlara doğru bilinci vermek durumundayız. Çocuklar küçük fotokopi makinalarıdır. Onlar dediklerinizi değil, yaptıklarınızın izinden giderler. Eşine eziyet eden, erkekliği ile övünen, her şeyi kendisinin hak ettiğini düşünen vb. bir baba, oğluna ne kadar doğru bir rol model olabilir? 

Ya da korkan, biat eden, sesini çıkarmayan bir annenin kızında oluşturduğu ‘kadın’ imajı farklı olmayacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”

O halde bizler bu düzeni değiştirebiliriz. Kızlarımıza cesareti, oğullarımıza saygıyı ve empatiyi öğretebiliriz. 

Yılmadan, usanmadan her yeni gün mücadeleye devam eden tüm kız kardeşlerim; adil bir şekilde yaşayacağımız günlerin geleceğine olan inancımla çokça sevgiyle “Emekçi Kadınlar Günümüz” kutlu olsun.

Emel Kızıldağ

 

Önceki İçerikPerdenin Ardında Kalan Hikayeler: Beş Sevim Apartmanı
Sonraki İçerikKadın Olmak ve Menopoz