Başka Türlü Bir Şey

Korona karantina günlerinde, lise yıllarından bir arkadaşım aradı. Fransa’da yaşayan dostum benden küçük bir ricada bulundu.

Annesi hemen yakınımda oturuyor. Ona, bir başkasına ulaştırması için, yardım amaçlı para göndereceğini söyledi. Ancak annesi altmış beş yaşın üzerinde olduğu için evden çıkamadığını anlattı. Eğer mümkünse parayı çekip ona vermemi rica etti. Ben de memnuniyetle kabul ettim.

Arkadaşım uluslararası bir transfer şirketi aracılığıyla parayı gönderdi. Ben de o işi yapıp, hemen aklımdan çıkması için firmanın anlaşmalı olduğu bankalardan birine gittim. Aman Allah’ım, sıra sıra bankaların önlerinde büyük kalabalıklar. Sosyal mesafeler de dikkate alındığında en az birkaç saat beklemem gerektiğini anladım. O anda, müşterisi çok olmayan bir bankaya sorduğumda ise, bu günlerde o işlemi yapmadıklarını söyledi. Diğer birkaç bankanın da geçici süre ile şubelerini kapattıklarını fark ettim. Belki de müşterilerdeki yığılmanın sebeplerinden biri budur.

Öte yandan, kalabalık yerlerde bulunmak istemiyorum. Virüs kapma endişem alabildiğine yüksek. Girdiğim bankada o işlemin yapılmadığını öğrenince nerede yapılabileceğini sorduğumda, parayı PTT şubelerinden tahsil edebilirsiniz dediler. Büyükçe bir PTT şubesine gittiğimde, Ramazanda pide sırasından hallice bir kuyruk gördüm, ben diyeyim yüz elli, siz deyin iki yüz metre kuyruk.

Hayal kırıklığı içinde eve dönmeyi düşünürken, aklıma daha sakin olabilecek bir banka şubesi geldi. Oturduğum yere yakın yerde bir banka şubesi görmüştüm, hemen oraya gittim. O da bir başka hayal kırıklığı yarattı bende zira onlar da geçici süre ile şubelerini kapatmışlar. Ancak hemen yanında, benim de bir başka şubede müşterisi olduğum bir banka şubesi vardı ve açıktı.

Kapının önünde de bir kaç kişi vardı. Hemen sıraya girdim ve beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra, sıra bana geldiğinde, güvenlik görevlisine bahsettiğim işlemi yapıp yapamayacağımı sordum. “Önce sistem üzerinden parayı hesabınıza almanız gerekli” dedi. “Ancak bunu mobil uygulamadan yapamazsınız web sitesi üzerinden yapmanı gerekli” diye ilave etti. “Gelin içerde bilgisayar var, ben size yardımcı olayım” dedi. Gittik, beni adım adım yönlendirdi. Parayı çok kolay bir işlemle hesabıma aktarıverdik. Ardından vezneden çekmek için sıra beklemeye başladım. O esnada bana yardımcı olan İdris’le hoş beşe başladık. Tam 17 yıldır bu işi yapıyormuş. Bana çok yardımcı olduğunu söyleyerek tekrar teşekkür ederim. Size bu konuda eğitim veriyorlar mı, yoksa senin merakın mı var sistemlere, diye sordum. “Benim merakım var, bir de insanlara yardımcı olmayı seviyorum” dedi. Sıram gelmişti. Vezne görevlisi hanımefendi, maalesef belirtilen miktarda paranın kasada olmadığını söyledi. Bende birden iki duygu belirdi. Para olmadığı için tekrar gelmem gerektiği için üzüntü, bankanın karşılayamadığı kadar bir nakit istediğim için gurur. Şaka bir yana, aslında meblağ küçük olmasına rağmen ellerinde o döviz yokmuş. Peki sorunu nasıl çözeriz diye sorunca, diğer şubelere bakmamı önerdiler. Bak bu hiç aklıma gelmemişti.

Tam kapıdan çıkarken İdris bana “Abi kartın varsa veya telefon numaran, bana bırak, ben sana döviz gelince haber ederim, dedi. İdris’e sarılasım geldi ancak malum Korona günlerindeyiz.

Müsaade istedim, arabaya bindim tam siteden çıktım, telefonum çaldı.

Telefonda İdris “Akın abi, (bana sık sık böyle hitap edildiği için hiç garipsemedim) senin arkandan bir müşteri döviz getirdi, haber vereyim” dedi. Hemen geleyim dedim. O da “işin varsa acele etme, ben arkadaşlara söyledim senin için ayırdılar” dedi. Hemen şubeye döndüğümde gülen gözleriyle beni karşılayan İdris bir iki dakika beklememi rica etti. İşlemi yapılan müşteriden sonra beni vezneye alacağını söyledi.

İşte o anda, ona, işin seviyorsun ne güzel dedim. Çok belli oluyor, diye de ekledim. İdris Anadolu insanın bilgeliğiyle bana şu cevabı verdi: “Abi, bir kişinin önünü açacaksın ki, Allah da sizin işinizin önünü açsın” dedi.

Vay canına, işini hakkıyla yapan insanları her gördüğümde Can Yücel gibi şunu söylerim içimden: “Başka türlü bir şey bu, işlerini farklı yapan insanlar nasıl da hemen fark ediliyor.”

Senin de yolun hep açık olsun İdris kardeş, ayağına taş değmesin. Ne olur devam et, sen yol aç ki, senin de yolun daima açık olsun.

Anıl Akın

Önceki İçerikFarkındalıklarla Dolu Bir Sergi, Mehmet Sinan Kuran ile Özel Söyleşi
Sonraki İçerikGünümüz Anlatısının Geçmişle Buluşması: Saatçi İbrahim Efendi Tarihi
Anıl Akın
“Eğitmenlik, danışmanlık ve koçluk yapan Anıl, uzun yıllar kurumsal hayatta çalıştıktan sonra yeni ufuklara yelken açtı. Hayat boyu öğrenci olmayı, paylaşmayı, üretmeyi çok seviyor. İTÜ Çekirdek bünyesinde yeni girişimlere mentörlük yaparken, gönüllü faaliyetlerde bulunmayı da ihmal etmiyor. Vazgeçilmezleri; ailesi, ülkesi, değerleri”