Şimdi arkana yaslan. Seni 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biri sayılan Küba doğumlu (1923) İtalyan asıllı, yaşadığı dönemden ve kendi hayatından çokça etkilenmiş ve bunu bir çok eserine yansıtmış, yazarlığının yanı sıra editörlük, gazetecilik de yapmış Italo Calvino ile tanıştıracağım.
Hani bu hayatta bazı şeyleri çok istersin ama bir bahaneyle sürekli ertelersin. Hissedersin belki de, o karşılaşma ve tanışma sonrası kendini sorgulayacak ve bu durumdan korkacak olmandır bu erteliyişe sebep. Ancak bir gün gelir, kaçamazsın. Artık yüz yüzesindir. Cümleler seni bir sağından bir solundan vurur geçer. Öyle kuvvetli ve ağırlardır ki altından kalkması zorlaşır. Kendinle konuşmaya başlarsın:
“Sanırım okuduklarımı ben anlamıyorum.”
Anlamamak kısmına çok takılmaz, yola devam edersin. Sonuna kadar…
Her şey bittikten sonra şöyle bir durur düşünürsün. Tek söyleyebildiğin:
“Vay canına!” olur.
“Italo Calvino’nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu adlı yeni romanını okumaya başlamak üzeresin. Rahatla. Toparlan. Zihnindeki bütün düşünceleri kov gitsin. Seni çevreleyen dünya bırak belirsizlik içinde yok oluversin. Kapıyı kapasan iyi olur; öte yanda mutlaka çalışmakta olan bir televizyon vardır. Hemen seslen ötekilere: “Hayır, televizyon seyretmek istemiyorum!” Sesini yükseltmezsen duymazlar seni. “Kitap okuyorum. Rahatsız edilmek istemiyorum!” O gürültü arasında seni işitmemiş olabilirler, daha yüksek sesle söyle, bağır hatta: “Ben, Italo Calvino’nun yeni romanını okumaya başlıyorum!”
İlk paragraftan itibaren Calvino seni etkilemeye başlar. Gerçekten de onu okumak için ilgini dağıtacak her türlü şeyden uzak durmalısın. Kitapta ilerledikçe bir kaosun içine düşmüş gibi hissedersin bir süre. Tedirgin olursun. Tatlı, keyifli bir tedirginlik hali…
“Bu kitabın iletmesi gereken ilk duygu bir telefon zilini işittiğim zaman hissettiğimle aynı olmalıdır. Gereken diyorum çünkü yazılı sözcüklerin en ufak bir fikir bile verebileceklerinden kuşkuluyum. Benimkinin bir reddetme, bu saldırgan ve tehditkar çağrıdan kaçış tepkisi olduğunu açıklamam yetmez. Bu aslında bana azap ve rahatsızlıktan başka bir şey getirmeyeceğini çok iyi bilmeme karşın yanıtlamak için telaş ettiğim o sesin buyruğuna uymaya iten ivedilik, dayanılmazlık, zorlama duygusudur.”
“Erkek okur, dalgaların oradan oraya savurduğu deniz yolculuğunun artık bir rıhtım bulmasının zamanı geldi. Hangi liman büyük bir kütüphaneden daha güvenli bir biçimde açar sana kollarını? Bir kitaptan ötekine geçerek yaptığın dünya turundan sonra döndüğün ve yola çıkmış olduğun kentinde elbette böyle bir kütüphane var. Okumaya başlar başlamaz ellerinin arasından uçup giden on romanın bu kitaplıkla bulunması gibi bir umudun var hala.”
Kitaplar… Sonsuzluk gibi benim için. Bugüne kadar okuduklarımın sayısının onlarca katı daha okunacakların olması…
Calvino’nun ismini ilk duyduğumda böyle düşünmüştüm. Moralim bozulmadı diyemeyeceğim. Zaman yetmeyecekti, belliydi. O yüzden gerçekten iyi kitaplar okumalıydım.
Okuma listemde bekleyen bir isimdi Italo Calvino. Henüz sözcüklerini görmesem de İtalyan oluşuyla sempatimi kazanmıştı. 2019-2020 dönemi Kitap ile Sohbet İzmir’in 3. sezon okuma listesinde yer alınca, aniden kişisel listemin en başına geçti. İlk okumam sonunda dövdü beni Calvino. Ancak daha çok dövülmeye ihtiyacım olduğundan Borges gibi kendisinin de bir kaç kez okunması gerektiğini düşünüyorum. Bu tür yazarların kafaları bambaşka bir alegoriyle çalışıyor. Hayatta farklı bir duruş sergilemek, arkalarında da hayranlık uyandıracak tarzda eserler bırakmak istiyorlar.
Kendi deyimiyle “Yolcu” kitabında Calvino, üst metinde, ki bu kitabın 10 bölümünü kapsar, bir kitabın yanlış basımı sebebiyle karşılaşan Erkek Okur ve Kadın Okur karşılaşmasını ve ilerleyen ilişkilerini anlatır. Altta ise, ki bu da diğer 10 bölümün olduğu ve 10 ayrı yarım kalan romanları içerir, Calvino aslında bir kitabın doğuşunu, yazarın nasıl yazdığını, okurun nasıl okuduğunu göstermeye çalışmıştır.
“Sadece giriş cümlesi olan bir roman yazmak isterdim” diyerek yola çıktığı Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu’da Calvino, yazım dilini ikinci tekil şahıs olarak kullanmıştır. Edebiyat dünyasında genel olarak görülen birinci tekil şahıs (ben dili) ve üçüncü tekil şahıs (o dili) anlatımının yanında en zor olanı denemiştir. Öyle ki, bir an durur, yazar beni mi anlatıyor acaba? diye düşünebilirsiniz.
Postmodern dünyasının yazarlarından sayılan Calvino, Yolcu isimli romanını yazmadan önce gösterge biliminden etkilenmiş ve “Kitaplarımdan Birini Nasıl Yazdım?” isimli eserinde anlattığı gibi Greimas’ın “Eyleyenler Modeli”ni kendine örnek almış, Yolcu’da metodu iyice karmaşıklaştırmıştır.
Kafa karışıklıklarına çok müsait olan bu romana ve Calvino’ya sonunda hayran olmamak elde değil. Yazmak bir matematik işidir denmesine iyi bir cevaptır Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu.
Sizi yükseklere taşımasına izin verin. Bu yolculukta çokça durup tekrar geri dönme ihtiyacı hissedeceksiniz. Sakın pes etmeyin.
Zeynep Braggiotti
Italo Calvino, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu, YKY Yayınları, 16. Baskı
Kaynaklar : https://www.mevzuedebiyat.com/calvinonun-yolcusunun-nerede-durduguna-iliskin-okuma-cabasi/
http://dipnotkitap.net/ROMAN/Bir_Kis_Gecesi.htm