“Hepimiz vahşiye özlemle doluyuz. Bu özlemin kültürel olarak onaylanmış pek az panzehiri var. Bize bu tür bir arzudan utanç duymamız öğretildi. Uzattığımız saçlarımızı duygularımızı saklamak için kullandık. Ama Vahşi Kadın’ın gölgesi gündüz ve gecelerimiz boyunca pusuya yatmış bir halde hala varlığını sürdürmekte. Nerede olursak olalım, arkamızda tırıs giden bu gölge kesinlikle dört ayaklı.”
Dr. Clarissa Pinkola Estes bu satırlarla başlıyor kitaba. Kitabın önsözü. Kitap ile Sohbet’te baş konuğumuz olan Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabıyla ilgili benim yorumum olmayacak bu yazıda. Kitaptan alıntılar yapacağım size. Altını çizdiğim satırlar. Üzerinde uzun uzun konuştuğumuz satırlar. Alıntı yaparak yazdığım her satırın zaten içindeyim. Yazara saygılarımla…
Giriş: Kemiklerin Üstüne Şarkı Söylemek
Vahşi Hayat ve Vahşi Kadın, ikisi de soyu tükenmekte olan türler.
“Zaman içinde kadına özgü içgüdüsel doğanın yağmalandığına, bastırıldığına ve ezildiğine tanık olduk. Uzun dönemler boyunca bu içgüdüsel doğa, tıpkı vahşi hayat ve vahşi topraklar gibi kötüye kullanılmıştır. Binlerce yıldır ne zaman arkamızı dönsek, ruhun en zavallı topraklarına fırlatılıp atıldığını gördük. Tarih boyunca Vahşi Kadın’ın ruhsal toprakları yağmalanıp yakılmış, buldozerlerle düzlenmiş ve başkalarını memnun etmek üzere doğal döngüleri, doğal olmayan ritmlere büründürülmüştür.”
“Kurtların ve çakalların, ayıların ve vahşi kadınların benzer ünlere sahip olması da o kadar rastlantısal değildir. Ortak içgüdüsel arketipleri* paylaştıkları için, yanlışlıkla da olsa, hepsi nankör, doğuştan tehlikeli ve kindar olarak tanınırlar.”
“Jungcu bir psikanalist, şair ve cantadora –eski öykü derleyicisi- olarak hayatım ve çalışmalarım bana, kadınların gücünü yitiren canlılıklarının, yine kendi yeraltı dünyalarının yıkıntılarında yapılacak kapsamlı bir ‘ruhsal-arkeolojik’ kazıyla gün ışığına çıkarılabileceğini gösterdi. Bu yöntemlerle doğal içgüdüsel ruhun durumunu düzeltebilir ve onun Vahşi Kadın arketipinde kişileştirilmesi yoluyla, kadının en derin doğasının yol ve yöntemlerinin farkına varabiliriz.”
“Sağlıklı kurtlar ve sağlıklı kadınlar ruhsal karakteristikleri paylaşırlar: Keskin bir duyarlılık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi. Sezgileri çok güçlüdür, yavruları, eşleri ve sürüleriyle yoğun bir biçimde ilgilenirler. Sürekli değişen koşullara uyum sağlayabilir, tuttuklarını koparan ve cesurdurlar.
Ancak ikisi de sürekli avlanmış, taciz edilmiş ve yanlış bir şekilde obur, sapkın, son derece saldırgan ve hasımlarından daha az değerli olarak tanımlanmıştır. Hem vahşiliği hem de ruhun vahşi yanlarını yok eden, içgüdüsel olanın soyunu kurutan ve arkada hiç iz bile bırakmayanlar için, ikisi de birer hedef haline gelmiştir. Kurtların ve kadınların kendilerini yanlış anlayanlar tarafından yok edilmesi çarpıcı bir benzerlik taşır.
Vahşi Kadın arketipi kavramı, gözümde ilk kez işte bu noktada, kurtlarla ilgili çalışmalarım sırasında açıklık kazandı.”
*Arketip: Kök örnek. Bir tür ya da türler grubunun varsayılan atasal tipi.
Arketip, ilk örnek, asıl numune. Kelime anlamıyla kalıp, şablon şeklinde ifade edilen arketipler gerçekte insan kültürünü oluşturan yapıtaşlarıdır.
Yasemin Sungur
Kitap ile Sohbet Atölyesi “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabıyla sohbet hakkında bilgi