İlham Veren Bir Kariyer Sohbeti: Koray Akten ve Fotoğrafçılık

Fotoğraf çekmeyi seviyorum. Aynen kitap okumak gibi beni anda tutan ve farkındalığımı geliştiren bir eylem. Aynen kitap okumak gibi eylem bitince de izlerini bırakıyor. İşte bu fotoğraf çekme merakım beni sevgili Koray Akten ile buluşturdu. İstanbul sokaklarında yürüyerek fotoğraf çektiğimiz günleri pek sevdim ve hocamızın sabrına, hayata meraklı bakış açısına hayran oldum. Siz de tanıyın istiyorum. Buyrunuz satırlara…

Şu anda yaptığın işi kısaca tanımlar mısın?

Daha önce 20 yıldır bilişim ve telekomünikasyon sektörlerinde satış yöneticiliği üzerine süren profesyonel hayatımın yanında, her fırsatta zaman ayırdığım, tutku derecesinde sevdiğim fotoğrafçılığı Nisan 2015’den bu yana profesyonel olarak yapıyorum. Serbest fotoğrafçı ve fotoğrafçılık eğitmeni olarak çalışıyorum.

İlham Veren Bir Kariyer Öyküsü Koray Akten ve Fotoğrafçılık

Şu an yaptığın iş dâhilinde bir gün içinde neler yaparsın? Senin yaptığın işi yapan birisinin günü nasıl geçer?

Kurumsal hayatta biraz daha rutin gelen hayat şu anda her günü yeni bir macera olan, birbirine benzemeyen, hayatın getirdiği fırsatlarla birbirinden çok farklı şekilde tasarlanan günlerden oluşuyor. Kimi günler bire bir, özel temel fotoğrafçılık veya temel fotoğraf işleme derslerim kapsamında atölyeye katılan kişinin belirlediği gün, saat ve yerde fotoğrafçılık dersi verebiliyor, eğitmen kadrosunda bulunduğum İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği’nin (İFSAK) temel fotoğrafçılık programında o dönem dersim varsa, gönüllü olarak temel derslerden birine girebiliyorum. Bazen bir seyahat dergisi için bir şehri ya da İstanbul’un bir semtini fotoğraflamaya ve kısa videolarını çekmeye göreve gidebiliyorum. Kimi zaman bir emlakçı için satılık bir villanın ya da profesyonel bir mekân sahibi için o mekânın fotoğraflarını çekmeye gidebiliyorum. Kurumsal firmalardaki çalışanlar için de temel fotoğrafçılık atölyelerim mevcut ve bazı günler bu firmaların insan kaynakları ya da kurumsal iletişim yetkililerine bu tür bir atölyenin çalışanlarına neler kazandırabileceğini anlatmaya veya anlaşma sağlanmışsa çalışanlara bu eğitimleri vermeye zaman ayırabiliyorum. Yine İFSAK’da veya başka bir fotoğraf öğretim kurumunda “Sokak Fotoğrafçılığı”, “Temel Fotoğrafçılık”, “İleri Düzey Fotoğrafçılık Teknikleri” gibi atölyelerin programını hazırlıyor, sunumlarına çalışıyor veya bu atölyelerin derslerini verebiliyor, uygulama etkinliklerini sahada yaptırıyor olabiliyorum. Ayda en az iki hafta sonu facebook’daki “Amatör Fotoğrafçılık Saha Eğitimi” sayfam aracılığıyla düzenlediğim, temel eğitim almış, daha çok sahada uygulama yaparak tecrübelerini arttırmak isteyen fotoğraf meraklılarına yönelik düzenlediğim İstanbul içi çeşitli semtleri kapsayan, günübirlik saha eğitim etkinlikleri yapıyorum. Sabahtan akşama kadar İstanbul’un ilginç semtlerinde, sokaklarında güzel ışığın, ilginç karakterlerin, yaşam hikâyelerinin, fotoğraflanmaya değer karelerin ve “an”ların peşinde oluyor, aynı hobiyi paylaşan insanlarla tanışıyor, paylaşımda bulunuyor, şehirde yeni yerler ve tatlar keşfediyor, keyifli, eğlenceli bir gün geçirmiş oluyoruz. Bu tür uygulama etkinliklerine çok önem veriyorum. Örneğin “İstanbul’un 4 Mevsimi” adlı fotoğraf projem kapsamında da İstanbul’da mevsimlerin nasıl yaşandığını fotoğraflıyoruz katılımcılarla birlikte. Bu proje kapsamında da her ay bir saha etkinliğimiz mevcut. Katılımcılar bunun haricinde de kendileri fotoğraf çekip ortak facebook sayfamıza yüklüyorlar ve ben bu fotoğrafların eleştirilerini yaparak onları daha iyiye, daha doğruya olan hiç bitmeyecek yolculuklarında desteklemeye çalışıyorum. İstanbul’u ziyaret eden yabancı fotoğraf meraklılarına şehrin en fotoğrafik mekânlarında belki de kendi imkânlarıyla bulamayacakları özel köşeleri gezdirip yerel bir fotoğraf danışmanı olarak, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’da harika fotoğraflar elde etmelerine yardımcı olduğum bir web sitem de var. Fotoğrafçılık konusundaki en son teknolojik gelişmeleri, yeni çıkan makineleri, yurt içi ve yurt dışı fotoğraf yarışmalarını takip etmek, fotoğrafçılık konusunda kitaplar okumak, başarılı fotoğrafçıları, fotoğrafları internette izlemek ve incelemek de günlük aktivitelerim arasında. Her gün mutlaka fotoğraf çekmek, fotoğraf işleme konusunda yeni yetenekler kazanacak şekilde oturup çalışmak da en temel aktiviteler zaten.

DCIM101GOPROG0010551.

İş hayatına başlangıcını, geçtiğin süreçleri anlatır mısın?

İş hayatıma askerlik görevimden sonra, Netaş’da Uluslararası Pazarlama ve Satış departmanında başlamıştım. Netaş, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği okurken çok istememe rağmen staj yapamadığım, çalışmayı çok arzu ettiğim bir kurumdu. Bu nedenle çok şanslı bir başlangıç yaptığımı söyleyebilirim. Galatasaray Lisesi’nde aldığım Fransızca eğitimin üzerine kendi imkânlarımla eklemeye çalıştığım İngilizceyi de burada bol bol pratik etme ve geliştirme imkânı buldum. Çok sevdiğim farklı kültürleri ziyaret etme konusunu bu farklı kültürlerle iş yapma seviyesinde de yaşadım ve orada geçirdiğim 4,5 yıl bana çok şey öğretti. Birlikte çalıştığım yöneticilerim açısından da çok şanslıydım, orası müthiş bir okul oldu iş hayatı anlamında. Sonrasında Netaş’ın uluslararası distribütörlerinden olan bir firmanın kadrosuna geçerek Nijerya’da 1,5 yıl satış müdürlüğü yapmak tecrübelerimi adeta katladı. Hem yöneticilik, hem uluslararası bir firmanın İsrailli üst yöneticileri ile çalışmak, hem de Nijerya gibi çok farklı bir ülkede bir yandan ekip yönetmek, bir yandan da satış hedeflerini tutturmaya çalışmak olağanüstü bir tecrübeydi. Sonrasında ülkeme telekomünikasyon ve bilişim sektöründeki değişik firmalarda çalışıp, iletişim altyapısının geliştirilmesinde katkı sağlamaya çalıştım. En son bir aile gibi gördüğüm Probil firmasında geçirdiğim çok keyifli bir 6 senenin ardından Netaş’la yaşanan şirket birleşmesinin ardından yine yuvama dönmüş oldum. 2 yıl sonra geçtiğim Koç Sistem’de de yine satış müdürlüğü pozisyonunda çalıştıktan sonra Nisan 2015 itibarıyla kurumsal hayattan ayrılarak artık gerçekten sevdiğim, tutku haline gelen fotoğrafçılık ve eğitim tarafına geçiş yaptım.

DCIM100GOPROG0018693.

Örnek aldığın birileri var mı? Hangi yanlarıyla örnek aldın?

Fotoğrafçılık alanında isim yapmış, duayen seviyesindeki kişileri takip etmeye ve iyi özelliklerini, başarılarını kendime örnek almaya çalışıyorum. Özellikle açtıkları sergiler, çıkardıkları fotoğraf albümleri ve fotoğraf üzerine yazdıkları kitaplar, farklı bakış açıları ve fotoğrafa getirdikleri yenilikler bana örnek oluyor.

İşini yaparken karşılaştığın zorluklara örnek verebilir misin?

İşim eğitim ve hizmeti içerdiği için insanlarla eskisinden daha ilişki içindeyim ve biliyorsunuz insanları gerçekten çok sevmek gerekir bu tür işlerde. Benim bir de fotoğrafçı ve gözlemci yönüm olduğu için hem hizmet sunduğum insanları, hem de sokakta fotoğraf çekerken fotoğrafladığım insanları iyi analiz etmek, onları anlamak, onlarla empati kurmak konusunda epeyce yol kat ettiğimi söyleyebilirim. Sabır da eğitim işinde çok önemli. Bunlar yaptığım işin zor ama aynı zamanda geliştirici, öğretici, keyifli yanları. Manevi keyfi bir yana, fotoğraftan bir ev geçindirecek maddi kazanç sağlamak ise yaşadığımız topraklarda işin en zor yanı. Sürekli yeni proje üretmeye çalışıyorum.

Koray Akten Fotoğrafçılık 4

Gelecek için nasıl hayallerin var? Hedefler koyar, plan yapar mısın?

Ulaşılabilir, ölçülebilir hedefler koyup bunları gerçekleştirmek, en büyük hayalinize giden yolda kilometre taşlarıdır ve sizi o büyük yolculuğunuzda motive eder. Bire bir dersleri, şehir içi saha etkinliklerini, fotoğraf projemi, kurumsal eğitimlerimi, yabancılara yönelik İstanbul etkinliklerimi hep bu süreçte küçük hedefler olarak koydum ve hayata geçirdim. Gelecek için de kurumsal fotoğrafçılık kulüplerinin sayısını arttırmak, şehir dışı ve yurt dışı fotoğraf turlarında fotoğraf danışmanı olarak yer almak, adına çekim yaptığım dergilerin sayısını arttırmak, gezi muhabiri olarak hem fotoğraf çekip hem de yazısını yazarak yeni lokasyonları meraklılarına tanıtabileceğim bir mecrada yer alabilmek, “Başkalarının Hayatları” adlı bir kişisel fotoğraf sergisi açmak, İstanbul’u ziyaret eden fotoğraf meraklılarının birlikte gezmek isteyecekleri, tercih edecekleri bir Türk fotoğrafçı olarak anılmak ve neden olmasın, bir fotoğraf albümü veya bir fotoğraf eğitim kitabı çıkarmak hayallerim arasında.

DCIM100GOPROG0038838.

Çocukluğunda hayalindeki meslek neydi?

Çocukluğumda hayvanları çok sevdiğim için bir veteriner ya da belgesel yapımcısı, kameramanı vs. olmayı çok isterdim. Ergenlik çağımda dinlediğim müzik türü ve en sevdiğim müzik grubunun etkisinde kalarak klavye ve synthesizer çalmak, bir grupla birlikte müzik turnelerine çıkmak, milyonlara hitap etmek, dünyanın bir köşesinde, tanıma şansım hiç olmayacak birine şarkılarımla ulaşmak ve ona güzel şeyler hissettirmekti hayalim. Üniversite eğitiminden sonra ayaklarım yere bastığında ise uluslararası bir iş yapmak ve dünyanın çeşitli ülkelerine gitme hayalimi aldığım mesleki eğitime uydurdum. Master yapmak, akademik kariyer ya da elektronik mühendisliği yapmak yerine satış ve pazarlamada bir kariyer çizdim kendime.

Nasıl bir öğrenci idin?

Derslerine devamsızlığı olmayan, dersleri derste dinleyen, iyi not tutan, sınavlara iyi çalışan ve notları iyi olan bir öğrenci oldum her zaman. Ailemin bana verdiği sorumluluk bilinci ile hareket ettim. Öğretmenlerime saygılı, nazik, dersi asma, kopya çekme ve haylazlık yapma gibi faaliyetlerden rahatsızlık duyan bir öğrenciydim. Ama şimdiki aklım olsaydı hem derslerime, hem de ders dışı sosyal faaliyetlere ağırlık verme taraftarı olurdum. Hayatı pek çok yönüyle öğrenebileceğiniz, daha sosyal olup, daha sonraki iş yaşamında başarının en önemli bileşenlerinden biri olan “networking”i başarıyla kurabileceğiniz alan orası daha çok bence.

Koray Akten

En sevdiğin dersler hangileri idi?

En sevdiklerim tarih, Türkçe, matematik ve biyoloji dersleriydi. Resim, müzik gibi yetenek derslerinden de keyif alırdım. Dil derslerinde kompozisyonlarım iyiydi, yazarak ve çizerek kendimi ifade etmeyi severdim.

En sevdiğin öğretmenlerini hatırlar mısın? Hangi özellikleri dikkatini çekerdi?

En sevdiğim öğretmenler insan taraflarıyla, anlayışlarıyla, hoş görüleriyle, hem arkadaş gibi hem de otorite olmayı başaran kişilerdi. İlkokul öğretmenimle, lisedeki tarih öğretmenimi hiç unutmadım.

Okul hayatında ne gibi şeylerle ilgileniyordun, ne tip etkinliklere katılıyordun?

Maalesef ortaokul ve lisede önceliğim derslerdi. Sosyal pek aktiviteye katılamadım, sadece her fırsatta futbol oynuyordum arkadaşlarımla. Üniversitede ise İstanbul Teknik Üniversitesi’nin modern dans topluluğuna katılmak bana çok şey kattı. Üniversiteler arası jimnastik ve modern dans yarışmalarında aldığımız birincilikler kendimi özel hissettirdi. Orada kurduğumuz arkadaşlıklar ise halen devam ediyor.

Üniversite eğitimin sana neler kattı?

Üniversite eğitimim bana analitik düşünme ve sorun çözme konularında yetenek kazandırdı. Buna ek olarak modern dans ekibinde yer almam da vücudumu tanıma, ona iyi bakma, egzersiz yapma konusunda disiplin kazandırırken hala devam eden arkadaşlıklar, dostluklar kattı hayatıma.

Staj yaptın mı? Nasıl bir süreçti?

İkinci ve üçüncü sınıfların yaz tatillerinde iki kez Teletaş’da staj yaptım. Kurumsal büyük ve çok uluslu bir firmada staj yapmak üniversite sonrası iş yaşamımda bana büyük kolaylık sağladı. Okulda öğrendiğim teorik dersleri pratiğe geçirmek, ilk kez elektronik devrelerle uğraşmak ve ilk şifreli elektronik kilit tasarımımı yapıp çalışır hale getirme tecrübesi kazanmak güzeldi.

Okul dönemleri için gençlere neler önerirsin?

Okul dönemleri geçirilmesi zorunlu ve sıkıcı dönemler değil asla. Hayatımızın öğrenme açısından en verimli olduğumuz dönemlerinde bize sunulan büyük şanslar. Neyi sevdiğimizi, hangi konularda çalışmak istediğimizi ortaya çıkaracağımız keşif yılları. Derslerde başarı elbette önemli, ama sosyal konulara da çok önem vermelerini, mutlaka sosyal aktivitelerde bulunmalarını, hele aileden ayrı, arkadaşlarla ev tutma ya da yurtta kalma gibi durumlar varsa kendi ayakları üzerinde durma konusundaki bu müthiş deneyimleri doyasıya yaşamalarını tavsiye ederim. Çeşitli burs imkânları, Avrupa fonları, uluslararası gençlik örgütlerinin çalışmaları, sivil toplum örgütlerinde gönüllü çalışmalar gibi çok geniş bir yelpazede araştırma yaparak kendileri geliştirmeye ve üniversite sonrası hayatlarını şekillendirmeye, hayatta en çok hangi konuları sevdiklerini, hangi konularda severek çalışacaklarını belirlemeleri için bu dönemin değerini bilmelerini öneririm.

Kariyerinde kaldıraç ve kırılma anları oldu mu? Şans ve rastlantılar var mı kariyerini / yaşamını etkileyen?

Bilişim sektörü kariyerimde 1995 – 2000 arası Netaş tecrübesinden sonra Nijerya’ya gönderilmek, orada kariyerimin henüz 5. yılında İsrailli bir holdingin Nijerya ayağında bilişim sektöründe yöneticilik yapmak, Nijeryalı bir ekibi yönetmek, İsrailli üst düzey yöneticilerle çalışmak, bu denli farklı bir kültürde hem yaşama, hem de satış yapma hedefleri gerçekten çok zorlayıcı ve öğreticiydi. Bu benim için müthiş bir kaldıraç dönemiydi diyebilirim. Ancak ardından döndüğüm ülkemdeki 2001 krizi ve o dönemde ayrıldığım şirkete dönememek, 1 yılı bulan işsizlik kariyerimde uzun dönemli bir kırılma yaratmıştı. Fotoğrafçılık kariyerimde ise şansımı kendim yaratmaya, yaratıcılığımı kullanarak ortaya yeni projeler çıkarmaya ve ilgili kişilere kabul ettirmeye çalışıyorum. Şu ana kadar büyük bir şans veya rastlantı yaşamadım bu kariyerimde.

Senin geçtiğin yerlerden geçecek olan öğrencilere, gençlere tavsiyelerin, motive edecek, başarılı olmaya yönlendirecek önerilerin var mı?

Elektronik ve haberleşme mühendisliği temelli, üzerine de hem ulusal, hem de uluslararası telekomünikasyon ve bilişim sektörlerinde satış yöneticiliği tecrübeleri olan, bunların ardından da tamamen hayal gücüne, yaratıcılığa, sanata hitap eden fotoğrafçılık alanında var olmaya çalışan biri olarak hangi konuda olursa olsun öğrencilere ve gençlere içlerindeki çocuğu, o çocuğun yaratıcılığını, özgürlüğünü, sınır tanımazlığını kaybetmemeye, yaratıcılıklarını sınırlayan ne varsa hemen kabul etmemelerini, her daim sorgulamalarını, araştırmalarını, çok okumalarını, yeni fikirlere açık olmalarını, sabit fikirli olmamalarını tavsiye ederim. Hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar mutlaka iyi bir “network” oluşturmaları, sosyal olmaları, kariyerleriyle ilgili ya da toplumsal gelişmeyle ilgili topluluklara, sivil toplum kuruluşlarına üye olmalarına, gönüllü çalışmalarda bulunup sahip oldukları bilgi birikimini toplumla paylaşmalarını da öneriyorum.

Çalışma hayatın süresince iyi ki yaptım dediğin, sana değer kattığını düşündüğün işler, uğraşlar, eğitimler, farklı çalışmalar neler?

Üniversitede teknik bir eğitim alıp, sonrasında daha sosyal bir iş yaparsam daha mutlu olacağımı keşfedip rotamı akademik veya teknik bir kariyerden çok satış ve pazarlama gibi daha aktif ve sosyal bir yola yöneltebildiğim için mutluyum. Bunu anlamama ise üniversite hayatım sırasında yaptığım part-time bire bir satış işleri (Rainbow, Amway vs.) neden oldu diyebilirim. Kurumsal kariyerim boyunca edindiğim “Sunum teknikleri”, SWOT analizi, satış teknikleri, stratejik planlama gibi bilgiler hala işime yarıyor. “İyi ki yapmışım” dediğim bir başka şey de kurumsal hayatın yoğunluğu için koştururken, bir yandan da gönlümün tutkuyla sevdiği fotoğrafçılığa hobi olarak zaman ayırmak, her fırsatta o konuda eğitimler almak ve tecrübeler edinmekti ki şu anda ruhumu esas tatmin eden bir kariyeri başlatabildim ve bu yolda ilerleyebiliyorum.

Kendinde beğendiğin güçlü özelliklerin hangileri?

Beğendiğim güçlü özelliklerim arasında dürüst, açık sözlü, pratik zekâlı, esprili, sonuç odaklı, çalışkan, özverili, vicdanlı, çok yönlü, macerayı seven, analitik, güzelliğe tutkun, yönetici olarak tatlı sert, insanları seven, empati kurabilen, dinleyen biri olmamı sayabilirim.

İşinde daha iyi olmak için nelere dikkat edersin?

İşimde daha iyi olmak için sürekli araştırmak, okumak, yeni fikirlere açık olmak, hatalarımdan dersler çıkarmak, yaşadığım hayal kırıklıklarını, başarısızlıkları hayatın birer dersi gibi görüp onlardan yararlı sonuçlar çıkarabilmeyi başarmak, hayal gücüme asla sınır koymamak dikkat ettiğim konulardan bazılarıdır.

İşini daha iyi yapmak için hangi yönünü geliştirmek istersin?

Daha girişken, daha sosyal, daha ticari zekâ sahibi olmak için çalışıyorum.

Kendini daha mutlu hissetmek için neler yaparsın?

Daha mutlu hissetmek için sabahları erken kalkmak, “Tibet Beşlisi” veya “Güneşe Selam” egzersizlerini yapmak, güne ballı limonlu veya ballı elma sirkeli su ile başlamak, güçlü bir kahvaltı, daha az şeker, un ve tuz, sağlıklı beslenme, daha fazla hareket ve egzersiz, bisiklet, yürüyüş, koşu, yüzme, çocuklarla ve sevdiğim insanlarla daha çok zaman geçirmek, aşk, sevmek, hayatın güzelliklerini bulup onları görmenin, yaşamanın keyfine varmak, arka planda sürekli müzikle dolu anlar, daha bol fotoğraf, dostlarla geçen değerli zamanlar, küçük şeylerden keyif almak, fazla beklentiye girmemek, daha derin ve bilinçli nefes almak, omurgamı daha dik tutmak, okumak, yeni şeyler öğrenmek, film izlemek ve sinemanın büyülü dünyasında kaybolmak, hobilerime zaman ayırmak bence çok önemli.

Hobilerin nelerdir, nelerle ilgilenirsin?

Bisikletle dolaşmak, motosikletimle gezinmek, SCUBA dalgıçlık, arada yemek yapmak, sinema, müzik ve kitaplar. Fotoğraf şu anda profesyonel yaşamımı oluştursa bile aynı zamanda beni çok mutlu eden bir hobi aynı zamanda.

Seni yönlendiren, geliştiren tavsiye edeceğin 1-2 film ve kitap ismi alalım.

Beni etkileyip ilham vermiş filmlerden bazıları “The Big Blue”, “Dead Poets Society”, “Good Will Hunting”, “Annie Hall”, “Radio Days”, “Matrix”, “Thin Red Line”, “Cinema Paradiso”, “The World According To Garp”, “Birdy”, “La Vita e Bella”, “Killing the Mockingbird” gibi filmlerdir. İlham veren ve okumaktan büyük keyif aldığım kitaplar arasında da “Martı”, “Küçük Prens”, “Mavi Tüy”, “Simyacı”, “Moby Dick”, “Siddhartha”, “Bülbülü Öldürmek”, “Vahşetin Çağrısı (Call of the Wild)”, “Sardalya Sokağı”, “Son Kuşlar”, “İnce Memet”, “Fareler ve İnsanlar”, “Silahlara Veda” gibi kitaplar bulunuyor.

İnsanlar seni hatırlarken ya da anlatırken isminin başına hangi sıfatı eklensinler istersin?

Ben herhangi bir sıfat konmasını pek istemem, zira etiketlere biraz karşıyım. Sadece beni olduğum gibi tanımış olmalarını isterdim açıkçası.

Oğlunla ilgili en çok hangi konuda düşünürken kendini yakalıyorsun?

Onunla ilgili en çok gelecekte mutlu olmasını isterken yakalıyorum kendimi. Tabii ki “İyi bir eğitim alabilecek mi?”, “Günümüzün ülke şartları sürer ve daha da kötüye giderse o şartlarda kendini rahat hissedecek mi?”, “Ona layık olduğu gibi bir eğitimi ve geleceği hazırlarken maddi ve manevi olarak yeterince yanında olabilecek miyiz?” gibi düşünce ve sorular zihnimi meşgul etse de onun kendine güvenen, öz güveni sağlam, kendini özgürce ifade edebilen, doğuştan getirdiği sınırsız gücünü bizden, toplumdan veya eğitim sisteminden alacağı olumsuzluklarla sınırlanmış hissetmeyen, sahip olduğu müthiş potansiyele yazık etmemiş, değerini bilen ve ruhunun istediği doğrultuda değerlendirebilecek bir insan olmasını hayal ediyorum.

Süren eğitim programların var mı? Nasıl ulaşabilirler? 

Temel fotoğrafçılık bilgilerini almak, ancak kalabalık bir sınıf programına katılmak istemeyen ya da iş yoğunluğu, ulaşım ve gün içindeki programlarına uymaması gibi sebeplerden bu tür atölyelerin önceden sabitlenmiş tarih ve saatlerine uyamayan kişilerin oldukça ilgisini çeken “Bire Bir Temel Fotoğrafçılık” ve “Bire Bir Temel Fotoğraf İşleme” atölyelerim katılımcının belirleyeceği tarih ve saatlerde, evine veya iş yerine yakın kendini rahat hissedeceği kendi belirleyeceği bir mekânda toplam 3 ders ve 15 saat olarak devam ediyor. Birkaç arkadaş bir araya gelebilirse “Küçük Gruplara Temel Fotoğrafçılık” ve “Küçük Gruplara Temel Fotoğraf İşleme” adı altında, Fulya’daki bir fotoğraf stüdyosunda beş kişilik gruplara butik atölyeler de verebiliyorum. Herhangi bir yerden ya da kendi imkânlarıyla öğrenerek temel fotoğrafçılık eğitimi almış kişilerin kendilerini geliştirebilmeleri amaçlı, fotoğraf çekim ve saha uygulama etkinliklerim de devam ediyor, facebook’daki “Amatör Fotoğrafçılık Saha Eğitimi” adlı sayfamı takip eden fotoğraf meraklıları bu etkinliklerden haberdar olabilir ve katılabilirler. Yine aynı amaçla fotoğraf projeleri düzenliyorum. Şu anda üçer aylık periyotlarda İstanbul’un mevsimlerini çalışıyoruz. “İstanbul’da Kış”, “İstanbul’da İlkbahar”dan sonra şu anda 22 Eylül’e kadar “İstanbul’da Yaz” projemiz devam ediyor. 23 Eylül – 20 Aralık arasında da “İstanbul’da Sonbahar”ı çalışacağız. Temel eğitim üzerine böyle bir projeye katılmak son derece yararlı oluyor. Eylül ayından itibaren yeni dönemde tüm bunlar devam ederken, Galata Alengirhane’deki DOF Akademi’de onar kişilik sınıflar için temel fotoğrafçılık, ileri düzey fotoğrafçılık ve sokak fotoğrafçılığı atölyelerimi, İFSAK’da daha önce iki kez açtığım “Sokak Fotoğrafçılığı” atölyemin üçüncüsünü açmayı ve bir de İFSAK üyelerin katılabileceği bir fotoğraf projesi yürütmeyi hedefliyorum. Bir iki kurumsal firmayla da kurum bünyesinde çalışanlar için bir fotoğrafçılık kulübü kurulması, eğitimlerin verilmesi ve saha etkinliklerinin yaptırılması, proje yapılması ve sergi açılması ile ilgili görüşmelerim devam ediyor. Tüm bu atölye, eğitim, saha etkinliği, fotoğraf projeleri ve kurumsal fotoğrafçılık kulübü kurulması hakkında detaylı bilgi almak, katılmak için facebook’da “Koray Akten”, instagram’da “korayakten”, facebook’da “Amatör Fotoğrafçılık Saha Eğitimi” sayfası ve kişisel web sitem “www.korayakten.com“u takip edebilir, bana “koray_akten@yahoo.com” mail adresinden ulaşabilir dileyenler.

Öğrencilerinle birlikte yürüttüğün projelerin var mı?

Evet var. Temel fotoğrafçılık eğitimini benden ya da başka bir yerden almış veya kendi imkânlarıyla öğrenmiş kişilerin kendilerini daha da geliştirmesi için bir fotoğraf projesi yapmalarında, belli bir konu üzerine çalışmalarında büyük yarar oluyor. Ben de bu nedenle “İstanbul’un 4 Mevsimi” adlı bir fotoğraf projesi başlattım. “İstanbul’da Kış” bu projenin üç aylık ilk ayağı olarak 21 Aralık 2015 – 20 Mart 2016 tarihleri arasında yapıldı. Bunu 21 Mart – 20 Haziran arası “İstanbul’da İlkbahar” izledi ve şu anda da 21 Haziran – 22 Eylül arası “İstanbul’da Yaz”ı çalışıyoruz. “İstanbul’da Sonbahar” ile bu bir yıllık proje tamamlanacak ve güzel bir sergi salonunda çalışmalarımızı sergilemek istiyoruz. Bu tüm katılanlar için büyük bir motivasyon kaynağı olacak. Proje kapsamında her ay bir saha uygulama etkinliği yapıyor, birlikte fotoğrafa çıkıyor, bol bol egzersiz yapıyor ve teknik eksiklerimizi iyileştirmeye, daha iyiye doğru ilerlemeye çalışıyoruz. Bireysel olarak çekilen ya da gezilerde çekilen fotoğraflar facebook sayfamıza yükleniyor ve ben hepsini tek tek ve ayrıntılı biçimde değerlendiriyorum. Özellikle ışık ve kompozisyon bilgisinin arttırılması ve bu alanlarda kendine has yetenekler kazanılıp yaratıcılığın ortaya çıkarılması açısından çok yararlı oluyor. Projeye katılmak isteyenler de benimle temasa geçebilirler.

Mutlaka eklemek istemeliyim dediğin bir detay var mı?

Edebiyat ve şiiri seven, sanatsever, öğrenmeye, keşfetmeye ve kişisel gelişime büyük değer veren Martı dergisiyle, sizlerle ve okuyucularınızla tanışmış olmaktan dolayı çok mutluyum. Edebiyatla, sanatla, doğayla daha iç içe olabileceğimiz, kendimize ve insanlığa bu vasıtalarla daha yakın olabileceğimiz güzel günler ve aydınlık bir gelecek dilerim herkese.

Yasemin Sungur 

Önceki İçerikVladimir Nabokov: Ölümsüz Başyapıtların Yersiz Yurtsuz Yazarı
Sonraki İçerikAli Alışır’ın Yeni Sergisi Kozmos 6 Eylül – 20 Ekim 2016’de Bozlu Art Project Nişantaşı’nda
Yasemin Sungur
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz