Birkaç gün önce Fatih’i (Portakal) kitap okurken ve okuduğu kitaptan notları paylaşırken izledim ve düşünmeye başladım.
O, bir kitaba kendini vermişse dudaklarını hareket ettirerek, neredeyse içerek okur. Okuduklarını, aklına takılanları çevresindekilerle paylaşır. Kitapları neredeyse satır satır hatırlar. Pek çok detayı fark eder ve zihnine kazır, kazımakla kalmaz, hemen dışarıya yansıtır.
Bu Fatih’in özelliği olmakla birlikte mesleğinin de en önemli parçası. Yani detayları fark etmek, bu detayları çevresiyle paylaşmak. O’nun anlattıklarını dinlerken hep düşünmüşümdür, bu kadar detayı nasıl görüyor, nasıl hatırlıyor ve anlatıyor? Kitap okumadaki bu özelliği, ekrandaki haberciliğini de besliyor belki de doğuruyor. Herkesten daha fazla detay görmesini, bu detayları hatırlamasını ve çevresine aktarmasını sağlıyor.
Sonra kendimi düşündüm. Bugüne kadar sayısını bilmiyorum, çok sayıda kitap okudum. Şimdi sorsanız ve falanca kitabın özetini anlat deseniz net yapamam. Ben kitapları okumaya başlarım, sonra içimde her satırdan bir döngü başlar, çarklar çalışır, içimde bir süreç başlar.
Sanki içim bir laboratuvar ve kimyasal reaksiyon olur, bir kitap girer, dönüşür ve başka tatlar bırakır. Bana dair, benim içimde izler bırakır, kelimeler girer duygulara ve yeni düşüncelere dönüşür.
Okuduğum kitapların detaylarını hatırlamam. Fakat o kitapları okurken içine girerim. Oradaki sokaklarda yürürüm, evlerde yaşarım. Manzaralara, binalara bakarım, ben olsaydım ne yapardım, yapar mıydım, yapabilir miydim bunları düşünürüm. Mekânları merak ederim, yolculuklarını, yolculukların tadını, insanların tecrübelerini, cesaretini, cesur adımlarını…
Her kitap kocaman bir pencere olur bana. Ben ki ufacık bir noktayken ve bakış açım sınırlıyken, başka başka ve yeni bakış açılarıyla büyürüm, zenginleşirim. Bazen “benim gibi düşünenler varmış” derim, bazen “bunu hiç düşünmemiştim” diye sevinirim. Benden yaşlı ve farklı bir coğrafyada yaşayan yazarın da çocukken dört yapraklı yonca aradığını okuyunca, işte özünde hepimiz aynıyız derim. Roman kahramanının kendi kabuğundan çıkma gücüne hayran olurum, kendini zenginleştirerek büyütmesine gıpta ederim. Bir müzik takılır bazen gider CD’sini alırım. Yolculuğuna imrenirim rehberim olur.
Özetle, kitaplar benim en büyük fırsatımdır. Gözüme ve ruhuma kocaman pencere açar.
Kitap, senin için nedir, merak ettim, paylaşır mısın?