Kent Üzerine Farklı Bir Kitap: “Görünmez Kentler”

İki yıl kadar kuruluş çalışmalarında yer aldığım Antalya Kent Müzesi Projesi sayesinde kent/kentler üzerine çok katmanlı düşünmek konusunda farkındalığım gelişti. Gündelik hayat içinde o kentte doğmuş büyümüş olanlarla, her biri farklı kentlerden gelenlerin kentin doğası, insanları, mekanları ve tarihsel malzemesi ile kurduğu farklı ilişkiyi değerlendirip, bu çerçevede kentli ile birlikte çeşitli üretimler de ortaya koyduk.

Sadece kendi yaşadığımız kentteki bilgi birikiminden yararlanmadık, farklı kentlerin hikayelerini de dinledik. Bu hikayelerde kendi kentimizin hikayesiyle paralellikler kurduk.  Yer yer onların hikayelerinden yansıyan ışık, kendi kentimizin kimi karanlık noktalarının aydınlanması için bize yol gösterdi.    

Hepsi Birbirinden Farklı “Görünmez Kentler”

Müze çalışmasındaki görevim sonlansa da kent üzerine düşünmeye ve yaşadığım kente dair yazmaya devam ettim. Derken bir gün modern dünyanın masal anlatıcısı Italo Calvino’nun kitabı Görünmez Kentler’le karşılaştım. Yazar Onur Caymaz, Antalya’da düzenlediği Yaratıcı Okurluk Atölyesi’nde Calvino’dan ve kitaplarından mutlaka okunmalı diye söz edince, yazarın önerilen iki kitabını aldım.

İlk olarak Görünmez Kentler’i okudum. Kubilay Han’ın atlasında yolculuk eden Marco Polo… Batının doğuyu gören gözünün kurduğu hayaller bir yanda, modern kentin içinden çıkılmazlığı ve geleceği öte yanda…

 

“Kentler birçok şeyin bir araya gelmesidir.”

Calvino’nun kentlerinden kendime kentler seçtim. Acaba benim kentim hangisi diye düşündüm. Her ne kadar Calvino, Görünmez Kentler bildik kentler değil, kurmaca kentler dese de yazarın kentleri arasında dolaşırken yaşadığınız kentlerde onunkileriyle benzerlikler buluyorsunuz. Kimi zaman yazarın hayaline eşlik edip yerin altındaki kente iniyorsunuz. Kitabın sonuna yaklaştığınızda bu heyecan veren kent masalı bitmesin istiyorsunuz. Kitap bittiğinde ise bütün görünmez kentlerin iyi ihtimalleriyle yeni bir kent kuruyorsunuz.

Calvino ise kitabı ile ilgili şunları söylüyor: “Kentler birçok şeyin bir araya gelmesidir: Anıların, arzuların, bir dilinin işaretlerinin. Kentler takas yerleridir., tıpkı bütün ekonomi tarihi kitaplarında anlatıldığı gibi, ama bu değiş-tokuşlar yalnızca ticari takaslar değil, kelime, arzu ve anı değiş-tokuşlarıdır. Kitabım, mutsuz kentlerin içine gizlenmiş sürekli biçim alıp, yitip giden mutlu kentler imgesi üstüne açılıp kapanıyor.”

Calvino, her birine kadın adları verdiği görünmez kentlerinden biri olan Zora’dan şöyle söz eder:

“Zora’nın nasıl olduğunu ezbere bilen biri, uyuyamadığı gecelerde kentin yollarında yürüdüğünü hayal eder ve bakır saatin, berberin çizgili perdesinin, dokuz fıskıyeli çeşmenin, yıldızlar alimine ait cam kulenin, karpuzcu dükkanının, münzevi ile aslan heykelinin, Türk hamamının, köşedeki kahvenin, limana giden kestirme yolun birbirini izleyişindeki düzeni hatırlar. Akıllardan çıkmayan bu kent bir zırhtır, ya da herkesin anımsamak istediği şeyleri karelerine yerleştirebileceği bir çapraz bulmaca: ünlü kişilerin adları, erdem, sayılar, maden ve bitki türleri, savaş tarihleri, yıldız kümeleri, bir konuşmanın bölümleri. Her fikirle güzergahın her noktası arasında, belleğin anlık çağrışımlar yapmasına yarayacak bir benzerlik ya da bir zıtlık ilişkisi kurulabilir. Öyle ki dünyanın en bilge kişileri Zora’yı ezbere bilenlerdir.” 

Yaşadığımız kentler hızla dönüşüyor. Bu dönüşüm hamleleri değiş-tokuş edeceğimiz kimi anıları da silip götürüyor. Kentin ortak hafızasından silinen her anıyla birlikte kelimelerimiz de azalıyor. Belleğimiz zayıflıyor. Belki de, tam da böyle bir zamanda bu masala eşlik etmek birlikte yaşama arzumuzu diri tutacaktır ve ortak hafızamız olan kentlere farklı bakıp farklı düşünmemizi sağlayacaktır.

Kitabın arka kapağındaki yazıda ise şöyle deniyor:

“Okur, kitabı, mümkünse, büyük bir caddenin kenarına dizilmiş kahve masalarından birine ilişerek, okumalı; göz önündeki gerçekle, göz önündeki kurguyu daha iyi görebilmek için…” 

*İtalik yazılar Görünmez Kentler kitabından alıntıdır. 

Kitap Adı: Görünmez Kentler

Yazar: Italo Calvino

Çevirmen: Işıl Saatçıoğlu

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

İlk Baskı Yılı: 2002

Seher Özen Karadeniz

Önceki İçerikŞimdiki Gençler Çok mu Farklı?
Sonraki İçerikFarklılıklarla Fark Yaratmak
Seher Özen Karadeniz
İletişimci /Eğitmen. Okur, yazarım. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünde lisans, Gazetecilik bölümünde de yüksek lisans eğitimi aldım. İstanbul’da gazeteci olarak başladığım çalışma hayatımı, halkla ilişkiler sektöründe medya ilişkileri yöneticisi olarak sürdürdüm. Yavaş kent olduğunu düşünerek 2007 yılında Antalya’ya yerleştim. Büyükşehir Belediyesi’nin Tarih Vakfı’nın danışmanlığında sürdürdüğü Kent Müzesi Projesi’nde görev aldım. Proje vesilesiyle hem kenti, hem de insanın geçmişle olan ilişkisini nereden kurması gerektiğini öğrendim. Belleğin kıymetini, tarihin sadece kahramanların hayatı üzerinden yazılamayacağını/yazılmaması gerektiğini kavradım. Bu kavrayışla kentimle ilgili fullantalya ve businessantalya kent bloglarında röportaj yapıp kent yazıları yazıyorum. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde iki yıl süreyle ‘Kurum Kimliği’ ve ‘Medya Planlama’, yaygın eğitim merkezlerinde ‘İletişim’ dersleri verdim. Halen kent içindeki en büyük yeşil alanı olan Zeytinpark’ta ‘Doğada İletişim, Doğayla İletişim’ başlılığıyla iletişim eğitimleri veriyorum. www.martidergisi.com’da 2012 yılından beri kitap yazıları, insan hikayeleri, kent yazıları, zaman zaman da gezi yazıları yazıyorum. Yaşam boyu öğrenme tam bana göre deyip AÖF Sosyal Hizmetler bölümünü bitirdim. Halen Sosyoloji bölümü 4. sınıf öğrencisi olarak öğrenim hayatımı sürdürüyorum. Evliyim ve 13 yaşında bir oğlum var.