Karşıt kavramlar en güzel birbirinin varlığını destekler… Güzel çirkinle, kötü iyiyle, aç tokla çelişirken minnet nankörlükle cebelleşir. Böylelikle aralarında muazzam bir anlaşma oluşur ve her zıt sözcük birbirinin anlamını pekiştirmek için var olur.
Minnet ve nankörlük beynimizde aynı bölgeden çıkmasına rağmen tamamen karşıt kavramlar olup farklı duygulara hizmet ederler. Minnet duygusuyla karşılaştığımızda mutlu olurken nankörlük duygusunu hissettiğimizde mutsuz oluruz. Minnet şükrün taa kendisiyken nankörlük nasıl olur da onun tam tersi olup bizi üzer! Şimdi size bu iki duyguyu pekiştirerek anlatmak istiyorum. Bana göre insanlığı anlatan en güzel sözlerden biri çocukluğumdan beri babamdan sık sık duyduğum, “İnsan beşerdir ve şaşar,” kızım sözüydü…
Minnet kendi içinde çok derin anlamlara bürünüp görünmez varlığını hissettirirken, minnet eylemek, minneti görünmezlikten alıp somutlaştırmıştır. Bu görünürlük insanda ruhani ezilme yaratıp minneti, minnet olmaktan çıkarmıştır. 14. yüzyılda yaşamış ünlü divan şairi Nesimi’nin, “Minnet Eylemem” şiiri buna en güzel örnektir. Divan edebiyatının önde gelenlerinden biri olan ve tasavvuf bilinci ile yetişmiş şairimiz, En- el Hak bilinci yüzünden dönemin yönetimiyle ters düşmüştür. Yazdığı şiirlerde En-el Hak bilinci ile derin tasavvufi konulara kafa yoran Nesimi’yi anlayabilmek için onun gibi bir derinliğe sahip olmak gerekirdi. Bu derinliğe sahip olmayan her kişi devrin hükümdarıyla aynı fikirdeydi ve onu yanlış anlayıp kendini Allah ile bir koştuğunu düşünüyordu. Diğer bir yandan hükümdarın kendini yaratıcı mertebesine koyup insanlardan baskı ve zulümle minnet beklemesi, dönemin tasavvuf aydınlarından olan Nesimi’de içsel isyana sebep oldu. Hak bilincinde, haktan başkasına da minnet eylenmezdi zaten…
Nesimi şiirleri ve düşünceleriyle hükümdara karşı durup, dayatılan düzeni değiştirmek isterken bu durum onun acı bir şekilde canına mal oldu. Onun da kaderi üstadı Hallacı Mansur gibi son buldu.
En-el Hak, Allah’ın insana en güzel şekilde tecelli edip vücut bulmuş haliydi. Daima iyilikten, güzellikten, doğruluktan ve haktan yana olan bir bilinçti. Ama halk tarafından anlaşılmadığı için provokasyon ve nankörlükle iki canın acı şekilde ölümüne sebep olmuştu. Bundandır ki beyinde aynı bölgeden çıkan minnet ve nankörlük duygusu birbirine hiç yabancı değildir.
VE bugün yanımızda olan insanların menfaati değişince, karşımıza geçmesi için bir adım yeterdi.
Bu yüzden, “Rızkı veren Hüda’dır, kula minnet eylemem,” diyen Nesimi, insanın beşer ve şaşar olma özelliğini daha o yıllarda kavramış, her şeyin üstüne Hakkı koymuş biriydi ve zalimin talim ettiği yola minnet eylemedi…
Günümüzde gerçek Hak anlayışını bilen insanlara hala ihtiyaç var.
VE iyiler de kötüler kadar cesur olmadığı sürece minnet eyletenler her zaman olacak…
Ey Nesimi can Nesimi uyan!
Geçmişten günümüze bir derleme yazım.
Sevgiler
Elif Alim