Enine Boyuna Vize Sorunumuz

Vize sorunu ve yurt dışına çıkarken ödenen harçlar ülkenin yoğun gündemine eklenen önemli konulardan. Çünkü en temel haklardan olan seyahat özgürlüğüyle yakından alakalı. Hele vize konusu. Bu konuyu enine boyuna MTF (Mediterranean Tourism Foundation-Akdeniz Turizm Vakfı) Yönetim Kurulu üyesi ve Türkiye Senatörü ve Fijet Türkiye-Aturjet Üyesi Dr. Barbaros Kon, martidergisi.com için kaleme aldı.

Dr. Barbaros Kon MTF (Mediterranean Tourism Foundation-Akdeniz Turizm Vakfı) Yönetim Kurulu üyesi ve Türkiye Senatörü ve Fijet Türkiye-Aturjet Üyesi

Türk Toplumunun Yaşadığı Vize Sorunu ve Etkileri

Günümüzde Türk vatandaşlarının yurt dışına seyahatleri sıkça vize sorunuyla karşılaşmaktadır. Bu sorun, Türk toplumu üzerinde çeşitli olumsuz etkiler yaratmakta ve bireylerin kişisel, iş ve kültürel faaliyetlerini sınırlamaktadır. Vize sorunu dediğimiz şey, bir ülkeye seyahat etmek isteyen bireylerin o ülkenin resmi makamlarından vize almaları gerekliliği olarak tanımlanabilir. Türk vatandaşları için bu durum, birçok ülkenin vize politikaları nedeniyle seyahatlerini planlarken ek bir zorluk oluşturmaktadır. Özellikle Schengen ülkeleri, İngiltere, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri gibi popüler destinasyonlar için vize başvurusu süreci karmaşık ve zaman alıcı olmaya başlamıştır.  Sizden birçok belge istemekteler, kendi ülkemizin kurumlarının bile istemediği her türlü özelimize girmekteler ona rağmen iyi niyetle hazırlanmasına rağmen ve ciddi vize başvuru ücretleri yatırmalarına rağmen size aylar sonra dönüş yaparak reddettiklerini söyleyebilmektedirler.

Bunu birkaç örnek ile açarsam geçen sene bir öğrencimi Kanada’ya dil eğitimi için yollamak ile ilgili tüm evraklarını ve işlemlerini yapmamıza rağmen bu öğrencime tam 7 ay sonra dönüş yaptılar ve öğrencim Türkiye’de profesyonel olarak çalışmasına, geri dönüşü ile ilgili şirketi garanti vermesine, ekonomik anlamda güçlü olmasına rağmen “Geri döneceğiniz ile ilgili şüphelerimiz var” diye reddettiler.  Öğrencimin uçak bileti yandı, ödediği 185 dolar yandı, aldığı izinler yandı ama en önemlisi kariyeri ile hayalleri yandı. Aynı konuyu evli küçük yaşta iki çocuğu olan bir profesyonel yöneticiyi ailesini burada bırakarak dil öğrensin gelsin diye dil kursuna yollamak istemelerine rağmen “Geri döneceğinizden şüphe var” diyerek reddettiler. Bir de öncesinden  başkonsolosluktan arayarak “İki çocuğunuza kim bakacak” gibi anlamsız sorular sorma cüreti dahi gösterdiler. Amerikan, İngiliz ve daha önce Schengen vizesi olan bir iş insanının İngiliz menşeli şirketin görevlendirme yazısı ile Yunanistan’daki bir faaliyete katılmak için vize başvurusunda bulunduğunda, “Seyahat sebebini anlamadık” diye reddettiler.  Bu vize işinde açıkçası kurunun yanında yaş da yanmak da, şirketler satışlarını artırmak ticari faaliyetlerini yapmak üzere katılacakları fuarlarda stantta çalışacak elemanlarını gönderemedikleri gibi bazen firma sahipleri  bile vize alamadıklarından yurtdışındaki fuarlara daha önceden katılım ücretlerini ödemelerine rağmen stantlarını açamamakta ve ciddi ticari kayıplara neden olabilmektedir.

Bu konuları büyükelçi, başkonsolos seviyesine sorduğumuzda artık bizim de yapabileceğimiz bir şey yok demekteler. Sakıncalı bir ülkeymişiz gibi bizi bir statüye sokmuşlar. Ülkelerinin merkezine gönderdikleri izin evraklarının schengen havuzunda tekrar şekillenerek kendilerine dönerek onayların artık merkezden ve sistemden geldiğini belirtmektedirler. Yani anladığımız buradaki yetkililerinin de çok yetkilerinin olmadığı ve bu konunun artık siyasetin ve ülkemizin konumlanması ile ilgili olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu Vize Sorunun Etkileri Nelerdir?

  1. Seyahat Planlarının Sınırlanması

Türk vatandaşlarının vize almak zorunda olması, spontane seyahatlerin önündeki engellerden biridir. Özellikle iş seyahatleri veya aile ziyaretleri gibi ani çıkışlar planlanmadan önce uzun bir vize başvuru süreci geçilmesi gerekmektedir. Bu durum, kişisel özgürlükleri kısıtlamakta ve seyahat planlarını belirsizleştirmektedir.

  1. Ekonomik Etkiler

Vize başvuru süreci, belirli ülkelere seyahat etmek isteyen Türk vatandaşları için ekonomik bir yük oluşturabilir. Başvuru ücretleri, sağlık sigortası masrafları ve gerekli belgeler için harcanan zaman ve para, seyahat maliyetlerini artırabilir ve bu da Türk bireylerin seyahat tercihlerini etkileyebilir.

  1. Kültürel ve Akademik Değişimlerin Sınırlanması

Öğrenci değişim programları, akademik konferanslar, kültürel etkinlikler ve sanatsal projeler gibi uluslararası etkileşimler vize engelleriyle karşılaşabilir. Bu tür etkinliklerin sınırlı olması, Türk toplumunun küresel ölçekte etkileşimini ve entegrasyonunu engelleyebilir. Örneğin Kanada yabancı öğrenciler için kota koydu ve okullara kontenjan verdi. Ama ne yazık ki ülkemizin vize onay oranı düşük olduğundan ve Kanada okulları da para kaybetmek istemediklerinden bu haklarını daha kolay vize alabilen ülkelerin öğrencilerin de kullanarak çocuklarımızın geleceği ile oynamaktadırlar.

Bu konuda ne gibi çözüm arayışları yapılıyor?

Türk toplumunun karşı karşıya olduğu vize sorununa çözüm bulmak için diplomatik çabalar, vize muafiyeti anlaşmaları ve vize başvuru süreçlerinin kolaylaştırılması gibi adımlar, Türk vatandaşlarının uluslararası seyahat özgürlüğünü artırmayı hedeflemelidir. Türk toplumunun haksız yere yaşadığı vize sorunu geniş kapsamlı etkilere sahip bir konudur. Bireysel seyahat özgürlüğünü kısıtlayan bu durum, aynı zamanda ekonomik, kültürel ve akademik alandaki etkileşimleri de olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sorunun çözümü için uluslararası işbirliği ve diplomasi önemli bir rol oynadığından buralarda güçlü olunmalıdır.

Biz Akdeniz Turizm Vakfı (MTF-Mediterranean Tourism Foundation)  olarak bu konuyu 25-27 Kasım arasında Malta’da gerçekleşecek Akdeniz Turizm Forumunda geniş kapsamlı çalıştayda ve ThinkTanks Toplantılarında ele alarak gündem yapmak istiyoruz.

Bu vesile ile belirtebileceğim vize engeli sorununu çözmek için çeşitli yaklaşımlar ve adımlar atılabilir. İşte bu sorunun çözümü için önerebileceğim bazı önemli adımlar:

  1. Diplomatik Girişimler ve İkili Anlaşmalar: Türkiye’nin vize sorununu çözmek için en temel adımlardan biri, Türkiye ile ilgili ülkeler arasında ikili diplomatik girişimler ve anlaşmalar yapmaktır. Bu anlaşmalar, vize muafiyeti ya da vize süreçlerinin kolaylaştırılması gibi konuları içerebilir. Diplomatik kanalların etkin kullanımı, vize prosedürlerinde iyileşme sağlamak için kritik öneme sahiptir. İlgili bakanlıkta sadece bu konuyla ilgili lobi faaliyetlerini de yönetecek bir dairenin kurulması (belki vardır ben bilmiyorum) ve odağının bu konunun çözümü olması sağlanmalıdır.
  1. AB Üyeliği Sürecinin İyileştirilmesi: Türkiye’nin AB üyeliği süreci, vize muafiyeti gibi konularda olumlu etkiler sağlayabilir. AB ile yapılan müzakerelerde vize serbestisi konusunun gündeme gelmesi ve ilerlemesi, Türk vatandaşlarının Avrupa ülkelerine seyahat özgürlüğünü artırabilir. Sürekli gündeme alınıyor ama bu konu ile ilgili görüştüğümüz ülkeler ne yazıkki olumlu olacağına vize başvurularını kapatıyorlar.
  1. Vize Başvuru Süreçlerinin Kolaylaştırılması: Vize başvuru süreçlerinin daha şeffaf, hızlı ve erişilebilir olması, Türk vatandaşlarının vize alımında yaşadıkları zorlukları azaltabilir. Bu süreçlerde dijital platformların kullanılması, başvuru sürecini daha yönetilebilir hale getirebilir. Ayrıca, başvuru ücretlerinin makul seviyelerde tutulması ve gereksiz belge taleplerinin azaltılması da önemlidir.
  1. Karşılıklı Güvenin Artırılması: Ülkeler arasındaki karşılıklı güvenin artırılması, vize politikalarının oluşturulmasında ve uygulanmasında önemli bir faktördür. Güvenlik endişelerini yönetmek ve vize başvurularının güvenilirlik kriterlerine dayandırılması, vize muafiyeti veya kolaylaştırılmış vize süreçleri için zemin hazırlayabilir. Belki vize başvurusu öncesi ülkemizin ilgili makamların garantörlüğü kapsamında o makamlardan yapılan araştırmalar sonucu alınacak referans belgesi süreci hızlandırmalı, vize alan kişide olumsuz bir durum şekillendiğin araştırmalar sonucu referans veren ülkemizin makamlarına cezalandırma yoluna gidilebilir. Böylece ön elemeden geçmiş aday güvenle süreci hızlandırmış olabilir.
  1. Sivil Toplum ve İş Dünyası İşbirliği: Sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası, vize sorununun çözümüne yönelik önemli bir rol oynayabilir. Bu aktörler, vize politikalarının etkilerini ve çözüm önerilerini raporlarla veya lobi çalışmalarıyla gündeme getirebilir. Ayrıca, kültürel ve ticari ilişkileri güçlendirerek vize muafiyeti için argümanlar sunabilirler.
  1. Alternatif Seyahat Programları ve Vize Serbest Bölgeleri: Özellikle turizm ve iş dünyası için alternatif seyahat programları geliştirilmesi veya vize serbest bölgeleri oluşturulması, Türk vatandaşlarının seyahatlerini kolaylaştırabilir. Bu tür bölgelerde vize gerekliliğinin azaltılması veya kaldırılması, ekonomik ve kültürel etkileşimleri artırabilir.
  1. Uluslararası Standartlara Uyum: Türkiye’nin vize politikalarını uluslararası standartlara uygun hale getirmesi, vize sorununun çözümünde önemli bir adımdır. Uluslararası normlara uyum, Türkiye’nin uluslararası arenada güvenilir bir aktör olarak görülmesine katkı sağlayabilir.
  1. Eğitim ve Bilinçlendirme: Türk vatandaşlarının vize süreçleri konusunda bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi, başvuru süreçlerinin daha etkin yönetilmesine yardımcı olabilir. Vize başvuru süreçlerine ilişkin doğru bilgilerin yayılması ve potansiyel başvuru sahiplerinin gereksinimlerine yönelik rehberlik hizmetleri sunulması önemlidir.

Sonuç

MTF (Meeditterranean Tourism Foundation-Akdeniz Turizm Vakfı) olarak bizler ilgili ülkelere Türk delegasyonu götürürken hatta o ülkenin cumhurbaşkanının davet yazısı olmasına rağmen Türklere yönelik  yaşadığımız vize engeli sorununun çözümü, çok yönlü bir yaklaşım gerektiren bir süreçtir. Diplomatik girişimler, uluslararası işbirliği, vize politikalarının iyileştirilmesi, ülkemizin güvenilirlik statüsünü yükseltmesi ve sivil toplumun katılımı gibi faktörlerin bir arada değerlendirilmesiyle, Türk vatandaşlarının seyahat özgürlüğü ve uluslararası entegrasyonu artırılabilir. Ancak seyahat özgürlüğünü önce şu yurtdışına çıkılırken alınan harçların arttırılması ile değil kaldırılmasıyla kendi devletimizin sağlaması öncelikli olmalıdır.

 

Önceki İçerikRipple Fiyat Grafiği Nedir? Teknik Analizde Nasıl Kullanılır?
Sonraki İçerikAtatürk’ün Makbuş’u Makbule Hanım